Sonraki Günün Sabahı
"Özür dilerim Aybike."
"Neden? Ne oldu ki?"
Asiye bariyerini aşıp Aybike'nin yüzüne bakmaya çalıştı Berk. Asiye uyuyordu. Doruk da müzik dinliyordu. Kadir ve Ömer ise navigasyonla uğraşıyordu. Berk Aybike'nin olayı unuttuğunu farketti ve "Olayı unutsunlar diye öyle dedim Aybike. Bir ara sana anlatacağım kaju ve fıstık meselesini." dedi. Aybike şaşırmıştı. Berk cidden iyi değildi ama sonra anlatacağım diyorsa öyle yapacaklardı. Berk'in elini tuttu ve "Sorun yok sen istersen uyu hala yaralısın." dedi. Berk kırık bir gülümsemeyle önüne döndü.
"Çok özür dilerim sanırım el ele tutuşuyor falandınız ama şu numarayı bir daha arar mısınız? Hani biz yol bulmaya çalışıyoruz."
Aybike "Ömer ben yaparım da direkt kapalı numara yani biraz daha ararsam polis beni ters kelepçeyle alacak tacizden." dedi. Berk "Birazdan zaten Kaju Erman ve Fıstık Ertan'ın mekanında olacağız. Az sabredin." dedi. Ömer kuruyemiş poşetini Aybike'nin önünden alırken "Kaju ve fıstık nefsimizi köreltsin de yemeyelim diye bir sürü fıstık ve kaju aldık. Ben başaramayacakmışız gibi hissediyorum. Bunca senenin fakirliğini bir saatte yenemeyiz." dedi. Kadir "Az önce öğrendim kaju hangisi fıstık hangisi sanki bizim bunlarlar tanışmamız iyi olmadı." dedikten sonra telefonu çaldı. Ağzı ve eli doluydu. Yani yanlış anlamayın arabayı sürüyor ve kuruyemiş poşetinden gürültülü bir şekilde kuruyemiş yiyordu. Ömer telefona uzandı ve "Melisa arıyor." dedikten sonra Kadir'in meşgul olduğunu görünce kendisi açtı.
"Alo Melisa abim biraz meşgul de ben açtım."
"Hele şükür gerizekalılar, benim paketim nerede?"
Ömer kaşlarını çattı. Emel konuşuyordu. Arkadan Melisa "Bırakın beni! İmdat! Bırak beni! Kadir yardım et bana!" diye bağırıyordu. Ömer "Emel Melisa'yı mı kaçırdın? Abicim bokunu çıkardın farkında mısın?" diye haykırdığında Kadir arabayı ani frenle durdurdu. Herkes keşkül gibi ordan oraya savrulmuştu. Asiye bile uyanınca Doruk "Asiye arabaya bindiğin gibi uyudun Adıyaman modun açıldı sanırım yanlışlıkla." dedi. Asiye "Hayır anana gitme modunu açtım. Nasıl beğendin mi?" dediğinde Doruk elini ağzına götürüp ayıpladı. Kadir telefonu eline almıştı ama gürültüden bir şey duyamıyordu. Arabadan dışarı çıktı. Ara sokaların birindelerdi. Doruk "Melisa kim lan benim kardeşim değil değil mi?" dedi. Kimse cevap vermiyordu. Doruk "Lan sikerim bu aileyi. Yeter lan!" diyerek Kadir'in ardından dışarı çıktı. Asiye Doruk gittiğinde "Ben ayrılacağım bu çocuktan var mı yakınınızda yörenizde yakışıklı biri?" dedi. Berk "Hayır maalesef başınıza binbir bela gelecek ve ayrılamayacaksınız. Böyle laflar etme senin şu an Melisa için endişeli olman gerekiyor çünkü Melisa iyi biri falan filan." dedi. Aybike "Bizim de üzülmemiz gerek ama Emel nedense bana küçük köpeklerin sinirlenmesi gibi geliyor. Eee yani ne yaparsa yapsın cüce mafya anca Berk'i vurdurur başkasına." dedi. Ömer kaşlarını çattı ve "Pardon? Sen benim kardeşimden mi korkmuyorsun? Ya Aybike televizyonu vermemek için girdiğin şekillere bak ya." dedi.
"Televizyonu ben versem annem gelip akşam alacak siz ailecek gerizekalısınız ama evet Emel denen yerden bitmeden de korkmuyorum. Ne yapacaksın? Hatta kaju mudur fıstık mıdır nedir onlardan da korkmuyorum ben gidip abimi alıyorum siz de burda kalın. Çok sıkıldım bu işten."
Aybike arabadan indiğinde Berk de peşinden arabadan çıktı. Aybike hızlı yürüyordu ama Berk'in kendisine yetişebilmesini umuyordu. Berk sefalet köpek gibi topallayarak peşinden ilerlerken "Lan Aybike! Orda değiller yanlış yöne gidiyorsun orası İbanettin Halil Hazretlerine çıkıyor. Diğer taraftan gideceğiz." dedi. Aybike arkasını dönüp Berk'in gittiği yerden ilerledi. Berk "İbannettin Halil yarı Yahudi bir sarraf. Elini veren kolunu kaptırır aman diyeyim onunla bir işimiz yok çok şükür." dedi. Aybike "Yine ne sikim sokum şeyler anlatıyorsun ya." diye düşünürken Berk durdu. Bir gazinonun önüne geldiler.
"Neden içeri girmiyoruz?"
"Aybike sen bu insanları bilmediğin için biraz fevri davranıyorsun ama bu insanlar gerçekten korkunç yani..."
Aybike "Öp beni! Şu an cesaretin yerine gelsin diye beni öpmene izin vereceğim." dedi. Berk, Aybike'nin yüzünü avuçladı ve dudaklarını dudaklarına dokundurdu. Dudakları Aybike'nin dudaklarını iyice içine çekerken Aybike kendini itti ve "Canımızı mı alacaksın dürzünün evladı, yavaş ya!" diye haykırdı. Berk gülümsedi. Aybike'nin utandığını biliyordu ama bu öpücük onun cesaretini doping hafıza kullanmadan arttırmıştı. Aybike'nin elinden tutttu ve "Başaracağız." diyerek içeri daldı. İçerisi karanlıktı. Aybike telefon ışığını açacakken etraf aydınlandı. Gazinonun pistinde Oğulcan ve Ayda Özkaya bağlı oturuyordu. Aybike "Abi!" derken Berk "Anne!" diye haykırdı. Oğulcan "Çabuk çıkın buradan!" demeye kalmadan etrafları silahlı adamlarla kuşatıldı. Ayda Özkaya "Ben senin annen değilim ucube! Anne olamayacak kadar güzel ve gencim ben." diye haykırdı. Bir adam elinde kuruyemiş poşetiyle Aybike'ye doğru yaklaştı. Berk ve Aybike kaçamasın diye kafasıyla işaret verdikten sonra adamlardan birkaçı ikisini tuttu. Aybike korkmadığını belli etmeye çalışsa da korkuyordu.
"Kaju yemek ister misin güzel kızım?"
"Ona yedirme şerefsiz bana yedir! Onu bırak! Kız diye gücün ona mı yetiyor he?"
Erman elindeki kajuyu Berk'in yüzüne fırlattı. Berk yakalayamadı. Kaju Erman hızlıca yaralı bacağına bir tane tekme savurdu. Berk ağrıdan iki büklüm olurken Ayda Özkaya "Baban nerde şerefsizin evladı? O gelecek diye sabah sekiz akşam beş böyle durmaktan cildim bozuldu." diye bağırdı. Aybike "Ne demek abi bu? Ne oluyor burada?" diye Oğulcan'a döndü. Oğulcan tatsızca etrafına baktı.
"Sandığınızdan çok daha fazla büyük bir oyunun içindeyiz. Anlatacağım Aybike."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kartal ve Pendik Gittik Gittik Geldik
HumorArkadaşlar hikaye biraz şey 18 yaşından küçükler okumasın canım sıkılmasın yetişkin mizahı yaptım. İyi günler.