Bölüm 5

61 5 0
                                    

Aslı'ya yaptığımız bütün şantajların ardından bizi arabasıyla gideceğimiz kafeye kadar bırakmaya ikna olmuştu. Yolculuk boyunca Bulut olayını Ceyda'ya anlatıp anlatmaya arasında gidip gelirken geldiğimizi fark etmemiştim. Tam benim tarzımı yansıtmasa da güzel bir mekandı.

Genelde elit mekanlara gitmeyi tercih ederdim. Sigara nargile tarzı şeylerin kullanıldığı yerlerden de pek haz etmedim. Yine ve yine benim aksime Ceyda ve arkadaşları hep öyle tarz mekanları tercih ederlerdi. Salaş yerleri. Beni de götürmeye çalışmıştı ama hiçbir zaman başarılı olmamıştı.

Arabadan inerken Aslı'ya teşekkür manasında kısa bir gülücük atıp kapıyı arkamdan kapattım. Ceyda'yla bakıştık ve kapıya doğru ilerledik.

Kimle karşılaşacağı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama heyecanlı değilim desem yalan olurdu.

Içeri girmemizle sıcak hava yüzümüzü yalayıp geçti.
Etrafa göz gezdirip tanıdık var mı diye baktım. Ceyda'nın ilk defa böyle lüsk bir yerde takıldığı görüyodum.

Bir tane garson bize doğru yaklaştığını gördüm ve Ceyda'yı dürtükledim.
"Merhaba rezervasyonunuz var mıydı acaba ?" Diye sordu garson. Tamam elit yerleri severdim ama burası biraz fazla gibiydi.
"Bir dakika arkadaşımla konuşacağım. " Dedi ve uzaklaştı bizden. Garson da omuz silkip geldiği yere geri döndü.
Bende fırsat bulmuşken etrafı incelemeye karar verdim.

Etrafta genel olarak kahverengi ve bej hakimdi. Tavanlar yüksekti ve bunları süsleyen kocaman avizeler vardı. Ferah bir yerdi.

Bir süre sonra Ceyda yanıma geldi. Onun gelmesiyle garson tekrar gelip önümüzde durdu.
"Arkadaşlarımız 2. katta bizi bekliyor." Dedi.
"Peki ben size eşlik edeyim." Diyen garson hızlı adımlarla önümüzde ilerledi. Bir asansörün önünde durup kapıyı açtı bize. Sonra kendi içeri girmeden '2' numaraya bastı ve kapıyı kapattı.

2. kata geldiğimizde Ceyda etrafa göz gezdirdi. 2. kat da giriş katı gibiydi, hiçbir farkı yoktu.

Ceyda balkon kısmına ilerlemeye başladı. Tabi ki ben de peşinden. Kendimi annesinin peşindeki küçük bir kız gibi hissediyordum.

Dışarı çıktığımızda hafif üşümüştüm ama biraz daha ilerledigimde ufodan gelen sıcak hava bütün bedenimi ısıttı.

Ceyda her masaya tek tek baktıktan sonra 3 tane erkeğin olduğu bir masada durdu.
"Sizi bulana kadar dokuz doğurdum." Diye atar yaptı Ceyda.
"Bu sefer kimden ?" Diyip güldü mavi gözlü çocuk. Yanındaki kumral da ona eşlik etti. Ben de poker faceimi koruyarak 'Buna mı gülüyosunuz ?' der gibi baktım.
Ceyda ise sadece gülüşlerini taklit etmekle yetinmişti.

Ceyda havuç kafalı ve biz geldiğimizden beri bizimle ilgilenmemiş ve telefonuyla oyalanmış olan çocuğun yanına kuruldu ve omzuna yavaşça yumruk attı. Çocuk sadece bize göz gezdirip Ceyda'ya başıyla selam vermekle yetinmişti.
ÖKÜZ.

Ben de sanki birinin bana komut vermesini bekliyormuş gibi ayakta dikilmeye devam ettim. Rahatsızca kıpırdandığımda biri bana elini uzattı. Elin sahibini görmek için kafamı kaldırdığımda müthiş mizaha sahip (!) olan mavi gözlü sarışın çocugu gördüm. Yakışıklı değildi ama sempatikti. Aslında tam Ceyda'nın tipiydi.

"Merhaba ben Alp."
"Asya" Diyip elini sıktım. Demek Alp bu, peki arkadaşı hangisiydi ?

Tam karşımda oturan çocuk da elini uzattı.
"Aras" Dedi.
Ne kadar güzel bir adı vardı.
Aras kumraldı ve yemyeşil gözleri vardı. Ne yalan söyliyim yakışıklıydi.
"Asya" dedim.

Onun da elini sıktıktan sonra Ceyda'nın yanında oturan ve bu tanışma süresi boyunca bizi dikkatle izleyen çocuğa döndüm. Bir süre bakıştıktan sonra ondan bir hamle gelmeyeceğini anlayarak elimi uzattım.

"Asya." Dedim.
Çocuk beni süzdü ve kafasını eğip telefonuyla ilgilenmeye devam ettiği sırada ağzından mırıltı şeklinde
"Her neyse." Dediğini duydum.

O sırada ağzımın 5 karış açık kaldığını hissedebiliyordum. Elimin hala havada olduğumu hatırladığımda yavaşça indirdim. Hayatımda bu kadar mahçup olduğumu hatırlamıyorum. Ne kadar kaba bir çocuktu.
ÖKÜZ !

Kıpkırmızı olduğumdan emindim. Önümdeki sandalyeye hızla çekip oturdum. Aklıma rezil olduğum an geldikçe daha çok yanaklarım alev alıyordu. Istemsizce 'Acaba tanıştığı herkese mi böyle ?' diye düşündüm. Eğer hep böyleyse dayanılmaz biriydi.

Masaya bir sessizlik çökmüştü. Kollarımı önüme bağlamış otururken Ceyda ortamdaki gerginliğe son vermek için
"Hadi sinemaya gidelim. Vizyona yeni bir korku filmi girmiş. Kaçırmamamız lazım." dedi.

Daha geleli 5 dakika bile olmamıştı. Ayrıca ben zırt pırt yer değiştirmeyi seven bir insan değildim. Hem korku filmi de sevmezdim. Itiraz etmek için ağzımı açacaktım ki Ceyda'ya mızmızlanmama hakkında verdiğim söz aklıma geldi ve susup oturmaya devam ettim. Hem yeni tanıştığım insanların önünde daha da rezil olmak istemiyordum.

Kimse Ceyda'yı takmayınca "Ee millet ne diyorsunuz ?" Diye sordu.
"Bana uyar." Dedi Aras ve bana göz kırpti. Çok sempatikti. Ben de ona gülümsedim. Benden hoşlanan kimdi bilmiyorum ama içimden bir ses bu kişinin Aras olması için dua etmeye başlamıştı.

"Ben de gelirim." Dedi Alp. Benden ses seda çıkmayınca Alp bana artistik yapan çocuğa dönüp
"Doruk sen de gelsene. Zaten yapacak başka işin yok."
Dedi. Nedensiz heyecan yapmıştım. Vereceği cevabı merak ediyordum. Adının Doruk olduğunu öğrendiğim çocuğa sinir olmuştum ama yakışıklılığı beni büyülemişti.

Verdiği cevap beni ikinci kez bende yok olma istegi uyandırsa da o an neden bana böyle davrandığını düşünüyordum sadece.

"Şu da gelecek mi ?"

Multimedya Aras

DomuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin