Ciel Ve Sebastian Olalım Ama Biz Aşık Olalım

👨‍❤️‍👨

Jisung uyanmam için beni sarsıyordu.

'ne var jisung, ne var?'

Hiddetle kalkıp jisung'u korkutmuştum.

'yavaş. Bir şey olduğu yok. Kalkta oje sürelim dedim.'

Mavi oje sürülmüş tırnaklarını gösterip güldü.

'ben smile isem, sende black isen ojelenmekten zarar gelmez. şimdi kostümlerimiz için yol üstünde bir yerle görüşeyim. Çıkarken kıyafetleri alalım olur mu.'

Ellerime gözlerimi kapatıp kafamı salladım. Jisung telefonla konuşurken yüzümü yıkayıp çantaları ve ortalığı topladım.

'tamam, kıyafetler hazır. Hemen çıkalım istersen.'

'ne o,Ne giyeceğiz? Maid Cat fantazisi falan mı yapacağız?'

Ben gülerek konuşurken jisung telefonunu tekrar açıp kulağına götürdü.

'black butler cosplayi içindi ama çok istersen ayarlayayım bir maid Cat kostümü.'

Kaşlarını kaldırıp alayla gülerken konuştum:

'yani denemekten zarar gelmez ben severim feminen giyinmeyi. Sana çok yakışır hem, fizik desen var, güzellik desen v-'

Söylediğim şeyleri beklemediğinden telefonu kulağından çekip ellerini salladı.

'dur tamam teşekkürler. Düşünürüz bi ara.'

Panik şekilde hareket eden jisung'a bir süre gülüp hazırlandım. Jisung, biraz yürüdükten sonra üzerinde kocaman japonca harfler bir şeyler yazan dükkanı işaret etti. İçeri girdik. Jisung ne için geldiğimizi anlatırken ben etrafı inceliyordum.

'ben şunu deneyeyim. Bebek, sende şuna bakar mısın?'

Jisung elinde mavi bir takımla kabine girerken, arkasını dönüp çalışanın elindeki takımı işaret etti.

Teşekkür edip aldım elinden. Jisung'un yanındaki kabine girip üstümü değiştirdim. Aynada saçlarıma şekil vermeye çalıştım. İyi göründüğüme karar verip kabinden çıktım. Jisung hala giyinirken önümdeki puflardan birine oturdum.

Jisung kabinin perdesini elindeki bastonla açıp, göz bandını düzeltti. Ayağa kalkıp göz yaşlarımı siler gibi yapıp alkışladım.

'bocchan müsaadenizle güzelliğinize ağlamak istiyorum.'

Jisung gülmemeye çalışarak yanıma doğru yürüdü.

'sebastian, beni rich blacke götür.'

Sesini soğuk tutmaya çalışarak japon aksanıyla konuştu.

Önünde eğilerek konuştum

'yes, my lord'

Jisung'u kucağıma alıp dükkandan çıktım. Böyle otobüs durağına kadar yürüyüp, koşarak durakta ki banka oturdum. Jisung sinirli bir şekilde yanıma gelirken konuştum:

'bir iblis için bile yorucu bir yolculuktu.'

Şakalaşmaya devam edip otobüsü bekledik. Otobüs yolculuğunuda jisung'un bastonuyla tuttuğu ritmi dinleyerek geçirdim. Otobüsten inip bugün değiştirilen posterlere bakarken jisung söze başladı:

'daha iyi göründüğüm bir fotoğrafı koyabilirlermiş'

'ben hala çok yakışıklıyım.'

Giydiği kostümden mi bilinmez yaydığı enerji bana gerçekten soğuk bir phantomhive havası veriyordu. İçeri geçip dün göremediğimiz maketlerin yanına gittik.

Ben undertaker maketinin yanına gidip elinden tuttum. Diğer elimide alnıma koyup jisung'a fotoğraf çekmesini söyledim. Jisung Williamın maketinin yanına geçip işaret parmağını burnuna sokuyormuş gibi yaptı. Maketlerin yanında uzun süre vakit geçirdikten sonra tatlıların tadına bakmak için festival için hazırlanmış kafeye oturduk. Jisung sipariş vermek için kaltığında çektiğimiz fotoğraflara bakıyordum.

Jisung elinde iki fincan ile döndü. Adını bilmediğim güzel kokulu çayın tadına bakmaya çalışırken, jisung boynumdaki fotoğraf makinasını aldı. Masanın karşısına, bizi ve arkamızda ki phantomhive ikizleri posterini alacak şekile yerleştirdi.

Yüzümü ona çevirip ellerimden tuttu.

'sıra geldi hayalimizi gerçekleştirmeye.'

Bana yaklaştı, yaklaştı ve yaklaştı.

Evet, Ağustos 2021 sularında, birlikte Sebastian ve ciel kılığında, adını bilmediğim güzel kokulu bir çay içerken Jisung beni öptü.

ASLINDA O KADAR GÜZEL Kİ HER GECE AĞLPUPEIN 😭✌️

Hocam duygulandım bunu yazalı 1 seneden fazla oluyor bir senede insan çok değişiyormuş o yüzden bölümlerin yarısından çoğunu hep değiştirdim artık komiklik yok sadece acı var

Şu şekil düzenlendi.