"Büyüyünce ne olacaksın hyung?"
"Bilmem hiç düşünmedim. Sen?"
"Ressam olacağım. Senin resimlerini çizeceğim hep."
"Ah peki. Neden benim resimlerim?"
"Güzel şeyler düşünmeye çalışıyorum. Düşünebildiğim en güzel şey sensin."
"Sıkılmaz mısın aynı şeyi çizmekten?"
"Hm farklı saç renklerini denerim."
"Ondan bahsetmiyorum aptal. Sürekli aynı suratı çizmek sıkıcı olmaz mı?"
"Çizeceğim surat seninkiyse sıkıcı olmaz."
"..."
"Yine kızardın hyung. Okuduğum bir kitapta insanların utandığında da kızardıkları yazıyordu. Yoksa utandın mı?"
"H-hiç de bile!"
"Oh bak daha da kızardın."
"Kes şunu Tae."
"Tamam, tamam."
***
"Hyung ailen nerede?"
"Yoklar."
"Nasıl yani?"
"Doğduğum zaman beni istememişler ve teyzeme bırakmışlar. O da barda çalışıyor eve nadir uğrar."
"Nasıl seni istememişler ki? Ailenin şanslı olduğunu düşünmüştüm."
"Neden öyle düşündün?"
"Çok güzelsin hyung."
"Erkeğim ben."
"Güzel bir erkek."
"Öyle olur mu ki?"
"Senin yüzüne bakıyorum hyung. Ve olabileceğini söyleyebilirim. Sen gördüğüm en güzel insansın."
"Uhm teşekkürler."
"Hyung."
"Efendim?"
"Evde yalnızken korkmuyor musun?"
"Korkmalı mıyım?"
"Hayır sadece kıskandım ben geceleri çok korkuyorum."
"Senin yaşındayken bende korkuyordum. Hatta bir kere yağmur yağıyordu ve elektirikler kesilmişti. Sabaha kadar kendimi banyoya kilitleyip ağlamıştım."
"Sen ağlama hyung. Ağladığını düşünmek canımı acıtıyor."
"Artık önemli değil Tae geçmişte kaldı."
"Önemli değilse neden gözlerin doluyor?"
"Ah bu..."
"Eğer sana böyle kollarımı dolarsam rahatlar mısın? Büyükannem sarılmanın insanları rahatlattığını söylemişti."
"Keşke büyükannenle tanışabilseydim."
~Taegiyle kalın~