5. Kokun Gerdanımda

9.4K 1.2K 489
                                    

Bölümle ilgili yorum bırakır mısınız 🥺 yorumlarınızı çok fazla önemsiyorum ve kitabı yazmaya devam etmek için güç veriyor bana 💪😔

🌕🌕🌕

Taehyung ile akşama kadar çarşının içerisinde gezmiştik, kendisine alışveriş yapmış ve ailesine hediyeler almıştı. Bense yeterince eşyam olduğu düşüncesiyle bir şey almaya yanaşmamıştım. Aslında bir nedenim de altın kesemi aceleden yanıma almayı unutmuş olmamdı fakat bunu tabi ki söylememiştim yanımdaki deltaya. Birkaç parça dikkatimi cezbetmişti fakat bunu belli etmeyerek her defasında almayacağımı söylemiştim. Yalan da sayılmazdı bu yaptığım, çünkü yeterince giysim, mücevheratım ve bakım malzemem mevcuttu.

Öğle yemeği için onu şehre ne zaman insem gidip orada yemek yediğim çorbacıya götürmüş, favorilerimden birini tavsiye etmiştim. Aslında mekan biraz pejmürdeydi, aristokrat kesimin gidip yemek yiyeceği bir yer değildi ama onun samimiyetine güvenerek Taehyung’u oraya götürmek istemiştim. Sahipleri çok sıcakkanlıydı ve bir keresinde ben orada yemek yediğim için müşterilerinin arttığından da bahsetmişti.

“Redania seni seviyor.” Dönüş yoluna girmiştik, daha doğrusu önce konağa gidecek, bir sıcak çay içecek, daha sonra saraya dönecektik.

“Hm? Anlamadım.”

“Redania diyorum, ülkeniz, halkınız seni seviyor. Az önceki satıcı istesen önünde paspas olacakmış gibi bakıyordu sana fark etmedin mi?” Benzetmesi hoşuma gitmediğinde çıkıştım “Kimsenin önümde pas pas olmasını istemiyorum.”

“Onu kasdetmedim Prens Jungkook. Demek istediğim, seni seviyorlar. Aslına bakarsan insanlara o kadar güzel davranıyorsun ki seni sevmeyecek bir insan olduğunu düşünmüyorum bu dünyada.”

Boynumun ve kulaklarımın yandığını hissettiğimde bu sefer gözlerini kaçıran taraf ben olmuştum. Hem arkamızdan gelen Namjoon’u da kısa süreli olarak gıcık tutmuştu, işime gelmişti aslında. Utanınca dili tutulan bir insandım ve iltifatlara ne kadar alışkın olsam da o iltifat edince utanıyordum sebepsiz yere.

“Teveccühünüz Prens, fakat beni gözünüzde o kadar da yüceltmeyin. Ben onlara nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranıyorum.”

“Hayır kesinlikle abartmıyorum.” Kısa süreli yürüyüşün ardından konağın önüne geldiğimizde Minho bizi karşılamış, askerlerin beklediğini söyleyerek bizi bekleme odasına almıştı. Omegam deltayla geçirdiğimiz vakitten o kadar memnundu ki dışarıya çıkmak ve mavi gözlerini deltaya göstermek istiyordu.

Neyse ki dizginleri elinde tutan bendim, omegama kalsa on gün sonra hayatımdan çıkacak bir adamın üzerine atlayacaktı neredeyse. Bu tutumuna akıl erdiremiyordum, beni hiç etmediği kadar deli ediyordu.

“Size özel çayımdan demleyeceğim Prens, buraya her geldiğimde bundan içiyorum. Bence seveceksiniz.”

“Eminim seveceğim.”

Boğuk çıkan sesinin nedenini anlayamadığımda ona dönerek yüzünü inceledim fakat bir şey bulamadığımda kaftanımı çıkarak yanımızda duran omega hizmetliye verdim.

“Akşama kadar o kukuletayla dolaşmak öyle zordu ki.”

“Size çıkartın demiştim, hem emin olun onunla daha çok ilgi çekiyorsunuz.”

Dediklerine aldırış etmeden küçük masaya giderek üzerindeki çay otlarından bir karışım yaparak iki fincana böldüm. Üzerine kaynar suyu dökerek tahta kapak ile demlenmesi için üzerlerini örttüm.

“Biliyorum, fakat bu gizlenmenin nedeni sandığınız gibi halkın beni fark etmemesini sağlamak için değil, nasıl desem, erkek bir omega görmek herkesin isteyeceği türden bir deneyim olsa gerek. O yüzden bir gören bir kere daha bakmak istiyor. Bunun aşırısı beni rahatsız edecek seviyede oluyor.”

Moon Lover - Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin