Profesör, düşünceli bir halde arabasını sürerken, okula yalnızca birkaç kilometre kalmıştı ki, tanıdık bir sima gördü kaldırımda yürüyen insanlar arasında.
Kim Seungmin.
Kaşlarını çattı, kamp tatilinde organizatör olan çocuk değil miydi bu? Döndüler demek ki diye düşündü, Profesör. Biraz rahatlamış hissetti, kulüp tekrar açılabilecekti. Böylece, derslere tam gaz devam edebilirdi. Öyle sanıyordu az azından. Okula vardığında, öğrencilerinden Lu Yin'in arkadaşı olan Nancy'i durdurdu.
"Nancy, Lu Yin ile diğer kızlar döndüler mi geziden?"
"Hayır hocam, nereden çıktı bu?"
Profesör'ün kaşları çatıldı. Seungmin'i gördüğüne emindi ama. Kendi ayarladığı bir geziyi bırakıp da okula dönecek değildi ya sonuçta.
"Tamam, sağ ol. Gidebilirsin." hızlıca binadan içeri girip, uzun koridoru yürümeye başladı. Tedirgindi. Şu gezi işini adam akıllı öğrenmeliydi. Kafeteryanın girişinde Jihyo'yu görmesi ile ona ilerledi. Okuldaki çoğu kişi hakkında az çok bilgi sahibi olan bu kız, bilmeden yardım ediyordu Profesör'e ve Profesör de çok iyi kullanıyordu onun bu saflığını.
"Jihyo."
"Ah, merhaba hocam."
"Bir şey soracağım; Kim Seungmin'i tanıyor musun? Hani şu kamp gezisini organize eden çocuk."
"Evet hocam, Bilgisayar Bilimi bölümünden. Ah bir de istatistik dersleri alıyor, aynı dersleri alıyoruz, oradan biliyorum."
Tamam... Bu tehlike arz ediyor gibiydi, yani profesör için. Karşısında son derece zeki bir öğrenci vardı.
"Bang Chan'ın arkadaşı olma ihtimali var mı bu çocuğun?"
Jihyo, bir şey hatırlamış gibi kafasını salladı, "Ah! Evet, hocam. Onları beraber görmüştüm, diğerlerini de hatırlıyor gibiyim... Seo Changbin, Lee Min Ho ve... Diğerleri kimdi ya?"
Jihyo kendi kendine konuşurken, Profesör yumruğunu sıktı. Tahminlerinin doğru çıkma olasılığı git gide artıyordu. Ve bu durum onu korkutuyordu. Nasıl en başında anlamamıştı ki? Durup dururken bir öğrencinin çıkıp da ona yardım etmek istemesi normal değildi. Başta, kulübe alabileceği ve yakınlık kurarak kandırabileceği öğrencilerden biriymiş gibi duruyordu ama belli Chan ile ilgili başka şeyler vardı. Bu çocuk, kesinlikle bir şeylerin peşindeydi.
"Ama hocam, neden soruyorsunuz? Şu sıralar onlarla fazla ilgilisiniz, kulübünüz için üye mi yapmak istiyorsunuz yoksa? Katılacaklarını hiç sanmıyorum."
Bakışlarını tekrar Jihyo'ya çevirdi Profesör, "Nedenmiş o?"
"Hocam, sizin kulübünüzde olan iki öğrenci vardı ya; Bambam ve Yugyeom."
"Hapse girenler."
"Evet. Bang Chan, onlarla çok yakındı. Siz de, diğer öğretmenler gibi onlara inanmadığınız için sizinle muhabbete gireceğini sanmıyorum. Onlara inanmayan herkesle mesafe koydu arasına. Bu yüzden kendi hallerinde bir ekipleri var, onlar; ne olursa olsun Bambam ile Yugyeom'un masumluğuna inanıyorlar."
Bang Chan'ın en çaresiz anında o yedi çocuk vardı yanında. Onun gibi, Bambam ile Yugyeom'un böyle kötü işler yapmayacağına inanan yedi çocuk. Min Ho ile Felix, ilk günden beri yanında olmuşlardı Chan'ın, onlar da asla ihtimal vermiyorlardı bu olanlara. Changbin, Bambam hakkında kötü konuşan bir çocuğa haddini bildirmesi ile tarafını belli edip de girmişti ekibe. Jisung, Felix ile aynı bölümde olduğundan, Chan ile tanışma fırsatı elde etmişti ve koşulsuz yanlarında olacağını söylemişti. Seungmin, her zamanki gibi mantığı ile olaylara bakmış, Bambam-Yugyeom ikilisinin kötü çocuklar olmayacağını savunmuş, Chan'ın yanında yerini almıştı. Ona, her türlü yardımı sağlayabileceğini göstermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flare | Stray Kids
FanfictionBir deniz fenerini izleyerek hayallere daldık. Bir gün bu evden, bu cehennemden kurtulacağımıza inandık. Başta yardım istedik o fenerden. Ama tüm umutlarımız yerle bir olduğunda, beklemekten başka bir çözüm yolu kalmadı elimizde. Biz de sustuk. Bul...