-20-

7.8K 554 95
                                    

23.08.2021

***

Günün ikinci bölümüdür, karıştırmayınn❤️

Pati: Günaydın aşkımm

Kaya: Günaydın Pati

Pati: Ayağın nasıl oldu?

Kaya: Çok daha iyiyim

Pati: Sevindimm

Pati: Okula gidecek misin bugün?

Kaya: Evet, raporumun süresi doldu maalesef.

Pati: Tamam çok yorma kendini.

Kaya: Tamamdır merak etme.

Pati: Benim de okul için hazırlanmam lazım

Pati: Kendine iyi bak

Pati: Seni seviyorum

Kaya çevrimiçi

Kaya yazıyor...

Kaya çevrimiçi

Pati: Beni haberdar et

Kaya: Tamamdır iyi dersler

Pati: İyi derslerr ✌🏻

Kaya çevrimdışı

Pati çevrimdışı

***

Hocanın tahtaya yazdığı destanlarca yazıyı deftere geçirirken elim felç olmuş durumdaydı. Oflaya oflaya yazmaya çalıştım. En son Kaya koluma dirseğiyle vurdu. "Oflama artık."

"Çok yoruldum." dedim dudaklarımı aşağıya sarkıtarak. Bu hareketime sırıtmış, az sonra bakışları dudaklarıma kaymıştı. Bir süre bakmaya devam ederken öksürük sesiyle kendine gelmişti. Hayır ikimizden biri değildi. Kafamı çevirdiğimde en ön sıradaki kız öksürüyordu.

"Tüm mikroplarını bize bulaştırdın bee!" dedi biri.

"Kendin bir mikrop olduğun için yabancılık çekmezsin Mert." Kızın söylediği şeyle sınıf gülmeye başladı.

"Susun!" Hocanın bağırmasıyla herkes susmak zorunda kalmıştı. Az sonra zilin çalmasıyla rahat bir nefes aldık. Zaten bu son dersti. Hızlıca telefonla tahtanın fotoğrafını çektim. Evde yazardım artık.

Telefonuma bakıp Fırat'a mesaj attım. Onunla tekrar konuşmam gerekiyordu. Az sonra spor salonuna geleceğine dair bir şey yazmıştı.

"Kim o?" Kaya'nın sorusuyla panik olmuştum. Bunu bilmemeliydi. "Hiç..." Hızla eşyalarımı alıp kapıya yürüdüm. "Nereye?"

"Bir işim var, sen gidersin eve. Bugünlük böyle olsun." dedim mahcup olmuş bir ifadeyle.

Kaşlarını çatmış, sorgular bir ifadeyle bakmıştı suratıma. Ancak sonrasında kafasını onaylar şekilde salladı.

Ben sınıftan çıkıp merdivenleri hızlı hızlı inmeye başlarken bir yandan da telefona bakmaya çalışıyordum. Az sonra birine çarpmam sonucu merdivenlerden yuvarlanacağım esnada belimden tutulmamla gözlerimi şokla açtım. "Osman!"

"Oğlum dikkat etsene, düşecektin az kalsın."

Kendimi geri çekip duruşumu düzelttim. "Nereye?"

"Spor salonuna." Bunu söylediğimde bir şey hatırlamış olacak ki elini savurup bacağına vurmuştu. "Tabi ya... Spor hocası benden bir şey istemişti. Ben de geleyim seninle." Fırat'la konuşacağım konu için yalnız olmam gerekiyordu.

"Hadi oyalanma. Hemen alıp çıkmam lazım." dedi kolumdan tutarken. Hemen gideceğini söylediği için kafamı salladım ve koşmaya başladım.

Spor salonuna girdiğimizde ben nereye oturup bekleyebileceğime bakındım. O da içerideki küçük odaya girip bir kutu ile geri döndü. "Hadi ben kaçtım."

"Onlar ne?" Gideceği esnada sorduğum şeyle adımlarını durdurdu. "Bilmiyorum ki. Hoca istedi anlamadım." dedi, aynı esnada kutuyu açarak. İkimiz aynı anda kafamızı kutuya eğdiğimizde, kafalarımız birbirine çarpmıştı. Kahkaha atarak geri çekildik ama kafam da acımadı değil.

Ovarken bana bakıp: "Oy oy acıdı mı? Hep de sana denk geliyor bunlar abicim. Vallahi elimde öleceksin bir gün." dedi.

Suratımı okşarken elini çektim gülerek. Yanaklarımı sıkmaya çalışırken eline vurmaya devam ediyordum. "Ya Osman dur!"

Bizim gülüşmelerimizin yankılandığı salonda ani bir şekilde çarpan kapıyla ikimiz de susmuştuk. Kapıya baktığımızda kimse yoktu. "Biri mi geldi acaba?" diye sordu. Omuz silkip: "Bilmem." dedim.

"Neyse ben gittim. Görüşürüz." El sallayarak giderken ben de gülümseyip el salladım Osman'a.

O gittikten sonra duvar dibindeki minderlerden birine oturup Fırat'ı beklemeye başladım. Umarım Hakan'a çaktırmadan gelmeyi başarabilirdi.

SAHTEKÂR | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin