"şu an yüzümü görebiliyorsun diye aptal aptal şeyler söylersen kapatırım. sonra ağzına sıçarım. haberin olsun, miya."
"ya yok, ne diyeceğim? sen de iyice ağzını bozdun."
yine, atsumu'nun ısrarıyla görüntülü konuşuyorlardı. kiyoomi bunu birkaç ay önce asla yapmazdı.
"grupta ne diyorlar arkamdan? senden başkasına güvenemem bu konuda, biliyorsun. bak mesela osamu'ya sorsam verdiği cevabı üç gün düşünürüm bu dediğinin ne kadarı doğru, ne kadarı yalan diye."
"arkandan konuşmuyorlar ki. bir zamanlar grupta olduğunu falan unuttular sanırım. söyleyeyim mi geri alsınlar diye?"
"yok yok, sakın varlığımı hatırlatma. hatırlatırsan hem gruba almazlar hem de ben yokum diye sikik sikik şeyler anlatırlar."
atsumu'nun tarafından bir kapı sesi geldi, peşine de görüntü bozuldu. kiyoomi kendini tavanı izlerken buldu.
"sikik mikik deme çocuğun yanında. o şehirlidir, ağzı yüzü düzgündür, sen de yanında kenar mahalleli abuzettin gibi konuşuyorsun."
"sana sormadım, 'samu! siktir git odamdan."
"burası benim de odam amcık. sen çık, suna geliyor."
"sen bi' daha onunla bu odaya girebileceğini zannediyor musun? siktir, çık şu odadan."
kiyoomi ekranda bir şeyin uçtuğunu gördü. atsumu telefonu yeniden eline aldığında bir kapı sesi duyuldu.
"pardon ya. bu da hiç götümden ayrılmaz. sanki beraber doğduk."
kiyoomi kaşlarını kaldırdı.
"düzeltme sakın. en büyük acımı hatırlatma..."
"sence de biraz abartmıyor musun?"
"bilmem. kesin abartıyorumdur. ben hep abartırım."
kiyoomi güldü. atsumu, onun maskesizken daha çok gülmesi gerektiğini düşündü.
"yuh, kapı çaldı. suna cidden geliyormuş. ben şu kapıyı kilitleyeyim."
atsumu kamera açısından çıkmasına rağmen konuşmaya devam ediyordu.
"bir daha asla bu odayı başıboş bırakmam. imkanı yok. ne zorluklarla temizledim biliyor musun? tüm vücut temizlik kıyafeti satın aldım, osamu fotoğrafımı çekti, şimdi de sana atmakla tehdit ediyor, derdi neyse..."
atsumu görüntüye yeniden girdiğinde kiyoomi sordu:
"neden ben?"
"bilmem. ben de anlamadım. ona at n'olacak dedim, garip garip baktı sonra. rezilliğimi görmeni niye umursayayım ki, zaten rezilliğim sayesinde tanıştık."
kiyoomi istemsizce gülümsedi.
"hatırlatma diyorum."
"hiç kızmışa benzemiyorsun."
"sen yine de hatırlatma. geçen maçta da gülüyordum hatırlarsan."
atsumu güldü.
"evet, doğru. güzel gülüyordun."
"ne?"
sarışın umursamazca omuz silkti. hiç mi utanması yoktu? kiyoomi'nin kızardığının farkında değil miydi?
"ses mi gitti? güzel gülüyordun dedim. daha çok gülmelisin."
kiyoomi'nin gözleri büyüdü. komik bir tepkiydi.
"patavatsız patavatsız her şeyi söyleme. bu kadar dürüst olmana gerek yok."
"niye ki? ben söylemezsem inanlar ne düşündüğümü nereden bilecek? bu patavatsızlık değil."
atsumu bir an duraksadı, kapıya baktı. ama devam etti.
"eminim kimse sana daha önce daha çok gül dememiştir. o yüzden gülmüyorsun. bundan sonra gülersin."
"ha."
atsumu'nun beklediği cevap bu değildi ama alınmış gibi gözükmüyordu.
"nah gülerim. utandırdın beni. ben gidiyorum."
atsumu'nun kahkaha atmasıyla nefesinin kesildiğini hissetti kiyoomi.
"tamam, tamam, bir şey demedim. ben de kapatsam iyi olur. bu osamu'yla yanındaki otçunun yanlış işler yapmadığından emin olmam lazım."
"tamam. görüşürüz miya."
"görüşürüz omi-omi."
kiyoomi derin bir nefes aldı.
"miya?"
"hı?"
"sen de güzel gülüyorsun."
atsumu sırıttı.
"iyi, ben de daha çok gülerim o zaman."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
top toplama sanatı √ sakuatsu
Fanfictionsuna ANANISIKIM BU ATSUMU ITACHIYAMANIN ASIYLA OPUSMUS LAN QWOSYSKWPAI - √ sakuatsu (+sunaosa? gibimsi) √ kufur icerir canim sikildi hepsini ayni gun paylastim