7. Bölüm

14 5 4
                                    

Selamlar selamlar ben geldim yeni bölüm istemiştiniz boll bol yorum yapın iyi okumalar... (bu bölümde T ile konuşma bulunmamaktadır malum)

***

Kalktığımda sabah saat 9 civarıydı güneş odamın penceresinden yüzüme vuruyordu. Kendimce kararlar almıştım ne olursa olsun bunu dışarıya belli etmeyecektim, yeni bir hayata yeni düzene adım atıyordum şu an’dan itibaren, sadece kendime değer vericektim kendimle daha fazla vakit geçirecektim…

Telefonumu elime dahi alamaya tenezzül etmemiştim çünkü aldığım zaman illa ki bir terslik çıkacaktı bugün tatil günüydü yarın okul vardı ve bu yüzden zamanımı iyi değerlendirecek kendimi şımartacaktım. T’nin kim olduğu, kimin bu saçmalıkları uydurduğunu şimdilik tozlu raflara kaldırıyordum… hemen odadan çıktım ve lavobaya gittim ve elimi yüzümü yıkadım, stresli olduğum zamanlarda genellikle spor yapardım evimizin yakınlarında koşu için ormanlık sessiz bir yer var kahvaltıdan sonra oraya gidecektim. Hemen spor kıyafetlerimi giyinip aşağıya kahvaltıya indim babam sofra da çayı elinde gazetesini okur haldeydi annem de telefonda birşeylerle ilgileniyordu. Yanlarına giderek selam verdim.

-kızııım nereye böyle yürüyğşe mi gidiyorsun?

-evet şimdi çıkıcam biraz yürüyüş yapsam güzel olucak.

Hemen kahvaltımı yapıp telefonumu ve kulaklığımı alıp evden çıktım.

Telefonumda 23 mesaj 9 cevapsız arama yazısını gördüm fakat aldırış etmedim. Bu günümü batırmayacaktım. Yürüyüş yerine geldiğimde kullaklığımı kulağıma takıp bluetooht’u bağlayıp müzik açtım ve yavaş adımlarla koşmaya başladım…

Müzik beni benden alıyor bütün dertlerimi unutmama sebep olan birşeydi gözlerimi kapadım ve öyle yürümeye başladım. Herşey çok güzel gidiyordu fakat birisinin koluna çarpıp sendeleyene kadar.

-önüne baksana be görmüyor musun? Diye çıkışmıştım.  Arkamı döndüğümde kağan ve mert’i gördüm.

- gözlerin kapalıydı farkındasın değil mi bir sağa bir sola dönüp duruyordun suç bizde mi? Bu ses sinir olunası mert’in sesiydi. Kağan onu dürterek susması gerektiğini söyledi.

- sen de mi yürüyüş yapıyorsun bade daha önce hiç rastlamadım da sana

-canım çok sıkkın olduğunda evet yürüyüşe çıkmak iyi geliyor rahatlıyorum…

- anladım bi gelsene diyip kağan kolumdan çekiştirdi.

-heey dursana ne yapıyorsun be adam! Sadece sırıttı ve beni bir kenara çekiştirdi.

Geldiğimiz yer ormanın biraz daha derinliği ve karşımızda göl vardı burayı neden daha önce görmemiştim! Bir yere oturduk ve elinde 2 tane simit vardı birini bana uzattı diğerini de kendine aldı birkaç dakika orada öylece oturduk ve sonra sessizliği bozup konuşmaya başladı.

-Neyin var bade? Bir sorun varsa bana anlatabilirsin?

Söylediği şeye şaşırmıştım

-Ne zamandır bu kadar yakınız acaba?

-konuyu çevirme sadece sana destek olmak istiyorum. Ayrıca şu andan itibaren yakın olabiliriz bence.

- birşey yok sadece bir tanıdıkla tarştıştık.

İstemsizce gözümden bir damla yaş gelmişti.

-sadece tartıştınız öyle mi o yüzden mi ağlıyorsun?

-Bilmiyorum bir öyle bir böyle davranıyor. Mesela diyelim ki senin hakkında yalan yanlış şeyler çıkıyor ve konuştuğun kişi bu yalan yanlış şeylere inanıyor ve konu kimin üzerineyse ona sormaya dahi tenezzül etmiyor ve seninle konuşmuyor 2 hafta boyunca ama sen bu kişiden hoşlanmaya başlıyorsun ve o da senden hoşlanıyor. Ama sonra bir konu yüzğnden aranız bozuluyor yalan şeyler yüzünden.

Hıçkırıklar içinde ağlamaya başlamıştım kağan beni kollarının arasına aldı ve göz yaşlarımı sildi.

-sakin ol bahsettiğin her kimse gerçekten aptalın tekiymiş.

-biliyorum şuan kendimi iyi hissetmediğim için karışık anlattım ama sen anla…

-anladım ben senin ne demek istediğini hıyarın yaptığına bak sen.

- şimdi sakin ol ve derin nefes al ağlamayı kes.

Sessizce kafamı sağladım ve burnumu içine çekip gülmeye başladım.

-ne oldu şimdi niye güldün? Diyip sırıttı.

-sadece en kötü günümde senin yanımda olacağın hayatta aklıma gelmezdi

-bundan sonra istersen yanında olurum ne olursa olsun ben sana numaramı vereyim istediğin zaman ara, yaz cevapsız kalmazsın

 Kafamı salladım ve telefonuma numarsını kaydetti simitlerimizi yiyip gölü izledik. Saat 11 olmuştu

-kağan sana birşey soracağım?

-hıımm  bu sor demek oluyor sanırım.

- bizim okulda benimle alakalı bir olay olmuş mete ile ben çıkıyormuşum kim çıkarttı bu olayı bir bilgin var mı?

-haa evet şu olay  (*sinirlenmişti) çiğdem yaydı sanırım öyle biliyorum.

-ne-neden bahsediyorsun çiğdem ne alaka?

-bildiğim kadarıyla DC oynuyorlarmış burak çiğdeme cesareti seçtiği için mete ve bade’nin çıktığını bütün okula yaymasını istemiş sonra olanlar olmuş.

Ağzım açık şekilde olanları algılamaya çalışıyordum.

-peki mete ve diğerleri durdurmamış mı?

-dediğim gibi pek bilgim yok bende ilk başta yanlış anlamıştım da sizin deniz bizim bora’ya anlatmış bizde öyle öğrendik.

Şimdi dipten çökmüştüm.

-artık kalkalım mı saat 11 olmuş

Kafasını salladı ve kalktı ardından ben kalkıcakken başım dönüp yere düştüm bu olanlar çok ağırdı. Bir oyun için bu olayların olması ve o şahısın beni yargılaması çöküntüye düşmemin sebepleriydi.

-iyi misin?

- hı hı iyiyim birşeyim yok.

Yavaştan ayağa kalktım ve bir süre beraber yürüdük

-ben buradan gideyim

-istersen seni eve bırakabilirim iyi görünmüyorsun bade

- yok ya giderim saol

-eve gidince mesaj at merak ederim.

Kafamı sallayıp eve doğru yürümeye başladım. Neden bana bu kadar iyi davranıyordu hiçbir fikrim yoktu. Eve gelmiştim ve kağana mesaj atıp uyumuştum. Yorgundum…  ruhsal olarak…

Y/N (BİLİNMEYEN NUMARA) /Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin