chapter eighteen

1.1K 138 17
                                    

bunu cok uzatmayacagim bu arada 25 max 25te biter diye planliyorum insallah

sabah kalktığımda alnımdaki saçlarımın ıpıslak olduğunu fark etmiştim. üzerimdeki kazak çoktan çıkmıştı. kaşlarımı çatarak yerimde kıpırdandım. o sırada belimdeki kolunu fark etmiştim. "günaydın, sana söyledim ama değil mi? elimi alnına koyduğumda yanıyordun seungmin. hala da vücut ısın düşmedi."

ona dönecekken dudaklarını çıplak omzumda hissetmiştim. ben tişörtten vazgeçmekle gerçekten daha büyük bir hata yapmıştım. kazağı üzerimden o çıkarmış olmalıydı ve yanında bu şekilde yatmıştım. "ben.. gece üşürüm sanmıştım."

"benden utanıyorsan eğer sorun değil. istediğin gibi giyinebilirsin, utanmana gerek yok." arkam ona dönüktü. hafifçe yutkundum ve bir elimi ıslak saçlarımdan geçirdim. ona kendini iyi hissettirmek isterdim ama bundan korkuyordum. bu yüzden öpüşmeden sonrası ciddiye bindiği için kaçıyordum.

"ben, duş alayım o zaman. böyle kalırsam hasta olurum." kaçmak için doğruldum ve kafamı iki yana sallayıp saçlarımı karıştırdım. yorgan üzerimden düştü ve utansam bile ayaklanıp çantamın yanına ilerlemiştim. üzerime bir tişört geçirdim ve odadan çıkıp lavaboya girdim.

derin bir nefes verip aynadaki halime baktım. saatlerce sevişmiş gibi terliydim ve saçlarım birbirine girmişti. kısacası berbattım.

kısaca bir duş alıp hemen saçlarımı kuruttum. tişörtümü ve eşofmanımı tekrar giydim ve lavabodan çıkıp aşağı indim. jisung ve felix çoktan uyanmış kahvaltı için bir şeyler hazırlıyorlardı. onlara katıldım ve yardımcı oldum.

kahvaltıdan sonra hep birlikte salona geçip gün planlaması yaparken ben yine su gibi terlemeye başlamıştım.

//

"senin yerine ben yanıyorum burada yemin ederim. boncuk boncuk terliyorsun ve hala kazağın içinde duruyorsun." minho hyung konuşurken hyunjin ile göz göze geldik. nedenini bir tek o biliyordu. "ben iyiyim hyung. başını sevgiline çevirebilirsin."

gülmeye çalışarak konuşmuş ve önüme dönmüştüm. "kaslarını saklamak için yapıyor."

jeongin gülerek konuştuğunda başımı iki yana sallamıştım. "olmayan şeyleri niye saklayayım jeongin."

"chan hyung, yalan söylüyor değil mi? son zamanlarda karın kası için çalıştığını hepimiz biliyoruz." omuzlarını kaldırıp indirdi. bilmiyorum demenin bir yolu olmalıydı. "bilmem."

biliyordu. dün kazağımı çıkarttığına göre karın kası yapmaya başladığımı görmüş olmalıydı. "nasıl bilmiyorsun ya? gece aranıza yastık mı koydunuz? sarıldığında bile anlarsın."

"daha yeni çalışmaya başladı. kaslar birdenbire oluşmuyor. belli olması için zamana ihtiyacı var."

"tabi, bay kas adam bunları çok iyi biliyor. her yeri kastan oluşuyor." jisung gülerek konuştuğunda bakışlarımı telefona çevirmiştim. daha fazla vücut hakkında konuşmak istemiyordum. zaten terliydim ve ortam benim için yanıyordu.

"neyse ne, benim uykum geldi. uyumaya gidiyorum, size iyi geceler." kaçar gibi yerimden kalkıp yukarı çıktım. odaya girdim ve kendimi yatağa bıraktım. cidden bugün yorulmuştum ve chan'ın odaya gelmesini beklemeden uyuyakalmıştım.

//

"hayır, o istemeden böyle bir şey söz konusu olmaz." gece yarısı gözlerimi konuşmalarla aralamıştım. balkonun kapısı aralıktı ve sesler balkondan geliyordu. "ama seungmin istese bile bunu sana belli edemez. bak söylemem doğru mu bilmiyorum ama hyunjin konuşurken ağzından kaçırmıştı. bundan utanması dışında korkuyor ve çekiniyor. daha önce hyunjin'e söylemiş. hatta hyunjin bir erkekle asla birlikte olamaz falan demişti."

hyunjin.. ağzının ayarını o an bozmak istemiştim. bunu bir tek o biliyordu ve gidip changbin hyunga karşı ağzından kaçırması doğru değildi. "mutfaktan duyduğumda, minho bir şey bilmediği için alttan alttan ima yapmıştı ve hızla konuyu kapatıp cevap vermemişti. belki de bu yüzden evin içinin bu sıcağında biz sıfır kol ile gezerken o senden çekindiği için kazak giyiyordur."

"bilmiyorum ama olabilir." odanın kapısı aralanırken merakla gözlerimi kapattım. biri içeri girmiş ve balkona çıkmıştı.

"neden bahsediyordunuz?" gelen hyunjin'di. bir yumruğumu sıksam da sakince beklemiştim. uyuyor numarası yapmalıydım. "seungmin ve davranışlarından."


"bu psikolojik bir şey ve eğer isterse bunu yenebilir. bu herkes için geçerli, korkularımızın üzerine gitmezsek onları yenemeyiz. ben her zaman onun yanında olacağım. neyi, ne zaman isterse, öyle olacak. ama hyunjin, bu ispiyonundan haberi olacak."

"hyung ama ya. ben normalde asla böyle şeyleri söylemem. sizin ilişkiniz için söylüyorum. ona göre yaklaşırsan senin için daha iyi olur. ve sen küçük kardeşine gerçekten acımayacak mısın? haberi olursa bu sefer beni tavayla kovalar ve aylarca yoğun bakımda kalırım. sonra benim biricik, şirin sevgilim, kaslı ve yakışıklı aşkı olmadan nasıl aylarca durur?"

"o kadar abartma. en fazla kafanı duvara sürter ve saçlarını yolar. bacaklarını da kırabilir, benim sevgilimde o potansiyel var ama hasarının aza inmesine yardımcı olabilirim."

"çok insaflısın hyung. gözlerim yaşardı yemin ederim."

"biraz daha bağırarak konuşursanız seungmin uyanacak."

"yok, uyanmaz o. uykusu derindir, kendi kendine olmadığı sürece çevre etkenleri onu etkilemez."

beni tanıyordu ama şu an kendi kendime uyanmıştım. ve onlar böyle konuşmaya devam ederse uyuyamazdım ve chan'a sarılarak uyumak istiyordum.

hafifçe gerindim ve kıpırdanıp yerimi değiştirdim. yavaş yavaş gözlerimi araladım. "şom ağızlı bu. hani çevre etkenlerine uyanmazdı?"

"kendi kendine uyanmıştır hyung." onlara bakıp doğruldum. elimle saçlarımı karıştırdım. "bu saatte orada ne yapıyorsunuz?"

"uyku tutmadı, sohbet ediyorduk. rahatsız mı oldun güzelim?" başımı iki yana salladım ve ayaklanıp yanlarına gittim. esen rüzgar ile hafifçe titresem de yanına gidip ona sarılmıştım. hemen kollarını bana sardı. "size uyanmadım ama şimdi geri uyuyamayacağım."

changbin hyung ve hyunjin bana bakıp gülmüştü. "ben demiştim işte."

"hmm, arkamdan mı konuşuyordunz gece gece?" başımı chan'ın omzuna koydum ve saçlarımda bir öpücük hissettim. bir elini belime sarmıştı. "fazla sesli konuşuyorlardı, uyanacağını söyledim ve uyandın. hyunjin de kendi kendine uyanmıştır, dedi."

hafifçe başımı salladım. changbin hyung hemen konuyu çevirip sanki minho hyung ve jisung'un arkasından konuşuyormuş gibi onlarla dalga geçmeye başladı.

benim aklıma ise hyunjin'e yapacağım işkenceler vardı.

ufak seyler katacagim dedim ama ne katacagimi bilmiyorum inanin cok dogaclama gidiyorum sadece bir problem var ve buna genelde travma sebep olur ama yazamiyorum off

skz ile kalin staa💗

sorry, i love youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin