chapter fifteen

1.4K 148 34
                                    

arkadaslar 1.18k olmusuz?? of heyxanlandim tesekkur ederim ben bunu eglencesine yazar sadece kendim okurum saniyodum🥺💞💓💖💗

gergince ellerimi birbirine sürttüm. sözlü olarak belirtmesek de, çıkıyor gibiydik. denemeyi geçmiş olmalıydık. ki iki akşam önceki öpüşmemiz hala aklımdan çıkmıyordu. bana zaman tanıdığı için ben yaklaşmadığım sürece bana yaklaşmıyordu. sadece elimi tutuyordu ve bunu bildiğim için o akşam bir anda onu öpmüştüm. ufak bir öpücük ile bırakmamıştık ve sokağın ortasında dakikalarca öpüşmüştük.

ilk öpücüğüm olsa bile, onunla olduğu için önemli değildi. bundan pişman değildim ve bu tür şeyleri çok umursamazdım. sadece ilk defa biriyle öpüşmüştüm işte. ve bu deli gibi güzel hissettirmişti.

birden belime sarılan kolları hissettiğimde gülümsedim. başını omzuma koydu. "özledim."

arkamdan bana sarılırken bende ellerimi onun kollarının üzerine sardım. "bende."

ona döndüm ve kollarımı boynuna sardım. deneme fikri iyi gelmişti. gerçekten onunla zaman çok çabuk akıyordu ve her zaman gülümsüyordum.

"öyle birbirinize sarılıp soğukta dikilmek yerine evde sevişmeyi tercih edebilirdiniz gerçi ama arkadaş ve kıdemli çift önerisi işte."

minho hyungun sesini duyduğumda geri çekilip ona bakmıştım. jisung ile dışarı çıkmış olmalılardı ve işte evet, evlerimiz dip dibe olduğu için sürekli karşılaşıyorduk.

"kıdemli önerilerini kendi ilişkin üzerinde kullan hyung. siz nereye?" onlarla sohbet etmiş ve hyunjin'e gittiklerini öğrenmiştik. ama bizim önce jeongin'in yanına gitmemiz gerekiyordu. onlardan ayrılıp yürümeye başladık. "jeongin ile ne oldu?"

"hyunjin'den hoşlanıyormuş. grupta mesajlaşırken birden jeongin benim yazınca falan, birde öpüşmüşler." mırıldanarak konuştuğumda az çok bunu bekliyormuş gibiydi ama öpüşme kısmına şaşırmıştı. "jeongin'le basketbol kursuna gittikleri için ders çıkışı onlar kalmış ve biraz daha oynamışlar. sonra jeongin'in ayağı kaymış ve hyunjin onu tutayım derken birlikte yere düşmüşler. hyunjin de bir anda onu öpmüş."

"bu.. fazla hızlı. hemde jeongin için." hafifçe başımı salladım. jeongin bunu hatırladıkça kalp krizi geçirecek gibi oluyordu.

"jeongin'i de alıp hyunjin'e gitmeye ne dersin? belki changlix çifti gibi peri dokunuşu yaparak onları da birleştirirsin." ikimizde kıkırdamıştık. elimi sıkıca tutmuştu ve onu onaylamıştım. birlikte jeongin'e gidip onu evden aldık.

sonra hyunjin'e gitmeye başladık. jeongin ısrar etse bile zorlamıştık. "hyung, istemiyorum ben. aramızda hiç bir şey yok zaten. eskisi gibi olmayız."

"eskisi gibi olmayacaksınız. eskisinden daha iyi olacaksınız." bunu söylediğimde kaşlarını çatarak bana baktı. "nereden biliyorsun hyung?"

"karşında deneyimli biri duruyor." kısaca chan ile bakıştık. demek istediğim şeyi anladığını çok iyi biliyordum. "evet, sadece bir şansa ihtiyacın var. onu da güzel kullanman gerek."

"ve onu güzel kullanırsan, bizim gibi mutlu bir çift olursunuz." jeongin dudaklarını büzmüştü. "çok emin konuşuyorsunuz hyunglarım ama benim için aynısı geçerli olur mu?"

"deneyim konuşuyor, seungmin'e onu sevdiğimi söylediğimde bana karşı hiç bir şey hissetmiyordu. her şey zamanla oldu." bakışlarımı kaçırdım. hiç bir zaman aşk gözüyle bakmadığım içindi ama şu an geç kaldığım için kendime kızıyordum. onu daha önce fark edebilirdim. "aslında biz geç bile kaldık. şimdi sizinde aynı şeyleri yaşamanızı istemiyoruz."

binanın önüne gelince başını salladı. hyunjin'in annesi kapıyı açtı ve ona selam verip içeri geçtik. hyunjin'in odasına gittiğimizde yatağında top olmuş bir haldeydi.

"beni asla sevmeyecek biliyorum. o akşam bile bir şey söylemeden gitti. benden nefret ediyor değil mi hyung?" sesi ağlıyor gibi geliyordu. ve gariptir ki, minho hyung onu teselli ediyordu. bakışları bize döndü ve jisung ile minho hyung, jeongin'e baktılar. bende ona döndüm. gözleri dolmuştu. "hyung, o başkasını seviyor. ben yapamayacağım."

jeongin fısıldayarak başını iki sallayıp kapıdan çıkmaya çalıştı. kolundan tuttum ve gitmesini engelledim. kapının arkasına soktum ve susmasını söyledim. "kimden bahsediyorsun hwang? kim senden nefret ediyormuş?"

dönüp ikimize baktı. jeongin'i görmüyordu. "jeongin. onu izni olmadan öptüm ve o zamandan beri yüzüme bakmıyor. benden nefret ediyor ve beni asla sevmeyecek.."

hala bize dönükken hafifçe gülümsedim. "jeongin ile konuşmadın mı?"

"benimle konuşmuyor ki hyung. mesaj atsam tersliyor ve işim var diyor. hep birlikte buluştuğumuzda benden kaçıyor ve kursa gelmiyor. o gerçekten beni hiç sevmeyecek. tam bir aptalım."

bize dönüp yatağında doğruldu ve sinirle bağırıp uzun siyaha boyattığı saçlarını dağıttı. gülümseyerek ona baktım. "hyunjin,"

bana baktığında kapının kolunu tutup kapattım. böylece jeongin açığa çıkmış oldu. gözleri şokla açıldı. "hyunjin.."

jeongin titreyen sesiyle konuşmuş ve yanına gidip yatağına oturmuştu. bir anda hyunjin'e sarıldı. "hyunjin ben özür dilerim. korktuğum için ve utandığım için senden kaçtım. senden nefret edemem."

"nefret etmiyor musun? gerçekten mi?" jeongin'e sarılırken daha çok gülümsemiştim. "hayır aptal. seni seviyorum. bu yüzden senden kaçtım."

ikisi birbirine kavuşurken jisung onları videoya almıştı.

ona da dalga konusu çıkmıştı.

jisung mood

regl oldum ve thunderous dance break kismini yaparken kaslarimi zorladim bacaklarim berbat halde iki gundur yuruyemiyorum ve okula zor gidiyorum ama umarim cocuklar boyle benim gibi agrilar cekmiyordur

sizi seviyom ve okudugynuz icin cok cok tesekkurler

skz ile kalin staa💘

sorry, i love youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin