0.8

1.5K 167 152
                                    

"İngilizce klavyeye o kadar alışmışım ki şu harfleri yazmayı unuttum."

Chifuyu dudak büzmüş, üç saattir aynı soruya baktığı için Baji'nin dediğini duyamayacak kadar dalmıştı. Baji bu manzarayı daha erken fark etmediği için kendine kızdı ve kalemini bırakıp Chifuyu'yu izlemeye başladı.

Chifuyu kaşlarını çatmış, bir eliyle alnına bastırırken hala sorudan bi' bok anlamamıştı. Edebiyat mı çözüyordu matematik mi anlamak zordu. Baji, sarışın çocuğun streslendiğini fark edince hafifçe saçlarını okşadı. Chifuyu aniden kendine gelmişçe gözünü açtı.

"Sakin ol oğlum, soru kaçmıyor ya."

"Bu soru tyt'de çıksa siki tutmuştum."

"Onu düşünmen için daha zaman var." Baji yanındaki çocuğun yanağını okşadı. Chifuyu bu hareketle mayıştığını hissetti.

"Baji-san..."

Baji karşısındaki görüntüye yeterince dayandığını hissederek hızlı bir hamleyle dudaklarını Chifuyu'nun dudaklarıyla buluşturdu. Chifuyu, dudaklarını ayırmadan Baji'ye yaklaştı. Ellerini Baji'nin omzunda birleştirerek saçlarıyla oynamaya başladı. Baji normalde saçına dokunulmasından nefret ederdi fakat Chifuyu'nun dokunuşları apayrıydı.

Baji ellerini Chifuyu'nun belinde birleştirerek nazikçe hareket ettirdi. İkisi de bu anı doyasıya yaşıyordu.

Ta ki Baji'nin telefonundan görüntülü arama gelene kadar.

Arama sesiyle ikili hızlıca birbirinden ayrıldı. Ekrana bakmadan önce ikisinin de umduğu şey arkadaşlarından biri olmasıydı.

Fakat böyle olmadı.

"Baji-san annen arıyor."

"Anancılık zamanı değil."

"Ciddiyim annen arıyor."

İkili olabildiğince hızlı şekilde kendilerini düzeltip telefonu yanıtladılar. Gerçi, pek de başarılı olmuş sayılmazlardı. Saçlarının dağınıklığı, dudakları ve yanaklarındaki renk değişimleri, birbirlerine çekingen bakışlar atmaları kendilerini ele veriyordu.

"Alo, anne?"

"Umarım rahatsız etmedim çocuklar. Ne yapıyorsunuz diye aramıştım."

Chifuyu hızlı bir şekilde cevap verdi. "Ne rahatsızlığı, biz de şimdi ders çalışıyorduk."

"Anladım yavrum, iyi çalışmalar. Öpüyorum ikinizi de." Orta yaşlı kadın güldü.

"Sağ ol anne görüşürüz."

Telefonu kapatır kapatmaz Chifuyu konuşmaya başladı. "Kesin anladı! Çok eminim anladığına!"

"Ne olacak, buraya gel sen."

"Çok temkinsizsin!"

Chifuyu böyle yakalanmaktan kesinlikle utanmıştı. Baji'yse biraz utansa da fazla umursamamış, aklı yarım kalan öpüşmelerindeydi.

Chifuyu yüzünü yıkayıp gelince Baji'ye bakmak yerine kafasını kitabına gömmüştü bile. Gerçi uzun saçlının bakışlarıyla soruya odaklanmak pek de mümkün değildi. Chifuyu dönüp sarılmamak için büyük bir kararlılık sergiliyordu.

"Chifuyu... Özür dilerim," Siyah saçlı oğlan sarışının suratını kendine döndürdü. Yanağına nazik bir buse kondurarak sarışına kendini affettirmeyi başarmıştı. Chifuyu'dan çıkan mırıltılar da bunu belli eder nitelikteydi.

"Boş ver ben de abarttım."

Sarışın şirin olduğunu düşündüğü bir gülümseme saçarak -ki gerçekten şirindi- kitabına geri döndü. Chifuyu bazen dersler için çok stresleniyordu. Baji'ninse o kadar umrunda olduğu söylenemezdi. Sınıfı geçmek yeterliydi ona göre.

Baji test çözmekten de nefret ederdi. Ya konu anlatımı yapar ya da test kitabında soruyu okuyup cevap anahtarından cevaba bakar, bu şekilde direkt doğru şıkkı ezberlerdi. Chifuyu ise karşıydı bu çalışma şekline. Önce eksikleri olan konuyu gözden geçirerek olabildiğince temiz notlar alır, çünkü Baji de o notları kullanırdı, daha sonra test çözerek yanlış yaptığı kısmın notlarını baştan okurdu. Baji bu çalışma yöntemini zahmetli bulmuştu hep.

''İnek misin Chifuyu o kadar eve çağırıyoruz ders çalışıyorsun.''

''Ne yapmak isterdiniz beyefendi?''

''Düşüneyim.''

*

Uzun süredir yazdığım en uzun bölüm

Kisaki Piçi / BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin