minho, çalan kapıyla elindeki gitarı çalışma masasının üzerine bıraktı. tam kapıya doğru yönelecekken masasında yazdığı sözleri unuttuğunu hatırladı, alelacele kağıtları çekmeceye sıkıştırdı. minho, yazdığı sözlerin kimse tarafından bilinmesini istemiyordu. beğenip beğenmemesi bile bunu değiştirmiyordu ki bazen minho, yazdığı sözlere hayran bile oluyordu. ancak bu konuda oldukça utangaçtı. insanların fikirlerini bilmek istemiyordu. jisung'a gösterdiği zaman bile çok utanmıştı. jisung olumlu yönde konuşsa da o, insanların kendi hakkındaki fikirlerini bilmekten her zaman nefret etmiş ve de utanmıştı.
kağıtları görünmeyen bir yere koyduğundan emin olduktan sonra koşar adımlarla kapıyı açtı. jisung'u karşısında görünce sevinmişti fakat biraz da endişelendiğini gizleyememişti, saat 1'di bu saatte ne için gelmiş olabilirdi ki? minho endişeli bir şekilde jisung'u içeri davet etti.
'jisung, iyi misin? yorgun görünüyorsun'
jisung, onun sorusuna aldırmadan salona doğru yürümeye devam etti. minho peşinden gelirken hâlâ tek bir kelime bile etmemişti.
minho onu daha fazla zorlamamak adına koltuklardan birine yerleşti, gözleri hâlâ jisung'un üzerindeydi.
jisung onun oturduğunu görünce kendi oturduğu koltuktan kalkıp minho'ya yaklaştı.'hyung! senin yanında oturacağım.' diyerek minho'nun yanına oturdu kollarını beline sararak ona sarılır pozisyona gelmişti.
minho, jisung'la ilk kez bu kadar temas halindeydi genelde jisung temastan hoşlanmazdı. minho, ne zaman ona sarılacak olsa jisung kaçacak yer arardı. ama şimdi kendi isteğiyle kollarını beline dolamıştı.
jisung, minho'ya sarılırken etrafı izlemeye başlamıştı. aslında aklı yerindeydi ancak biraz uyuştuğunu hissediyordu. ne yaptığını farkındaydı, o gerçekten de şu an minho'ya sarılıyordu ve emindi ki yarın kendisinden çok utanacaktı. sadece şimdi minho'ya sarılmaya devam etmek istiyordu.
kaç dakika sessizlik oldu jisung sayamamıştı hâlâ etrafı izliyordu. minho'nun evi ona çok güvenli bir yerde hissettiriyordu, her yerde kedi stickerları ve de tabloları vardı. hatta evin birçok eşyasında kedi desenleri vardı. dışardan bakan bir insan minho'nun kafayı yediğini bile düşünebilirdi ancak jisung için bu oldukça sevimliydi.
jisung gözlerini minho'ya çıkararak birkaç saniye baktıktan sonra konuşmaya başladı.
'sen kedileri çok seviyorsun hyung! '
minho onun durup dururken neden böyle dediğine bir anlam verememişti, arkadaşının biraz sarhoş olduğunu farkındaydı yine de davranışları biraz garipti.dediği şeye gülmeden de edemedi.
'evet jisung, kedileri seviyorum.'
'kediler ve minju çooook sevimli senin için.'
jisung sinirli bir şekilde söylemişti, ancak sesi ne kadar sinirli çıktı kestiremiyordu. şu an tek istediği yanındaki adamı öpmekti.
'ben de sevimli miyim? ' bu sefer daha sakin olduğunu düşündüğü bir sesle sormuştu.
minho, jisung'un saçlarını okşayarak 'elbette sevimlisin jisung, bu nasıl bir soru? 'dese de bu jisung'u daha da sinirlendirmişti.
jisung birden ayaklandı, pekâlâ artık hiçbir şeyi kendi isteğiyle yapmadığını fark etmişti.
'ya hyung ben gidiyorum.' dedi yüzünü asarak.
minho da onunla birlikte ayağa kalktı. itiraz etmek için jisung'un kolunu kibar bir şekilde tuttu. minho, birisiyle temas ederken her zaman dikkatli olurdu.
'jisung, seni bu şekilde gönderemem.'
jisung zaten ne yaptığını farkında değildi, minho'nun sözleriyle ona tekrar döndü. aralarında çok mesafe yoktu ama jisung'a yetmemişti bu da minho'ya daha da fazla yaklaşmasına sebep oldu. kollarını minho'nun boynuna dolarken sevinçle konuşmaya devam etti.
'hyung bak! sana bir şarkı yazdım sözleri şimdi geldi aklıma.'
minho yakın temasa hâlâ şaşırsa da arkadaşı sarhoştu, normal karşılamaya çalıştı. jisung, minho'nun konuşmasına izin vermeden şarkıyı mırıldanmaya başladı.
'kediler ve şarkılar bize yeterli değil, sana sana sana.. '
sözlerin devamını düşünmek için biraz duraksadı. minho'ya ne kadar yakın olduğunu, hatta minho'nun kendisininin dudaklarına bakıp hemen çektiğini bile fark edememişti sözleri düşünmeye odaklıyken.
'kediler ve şarkılar bize yeterli değil, sana sana sana ben gerek!!'
minho, şu an neler olduğunu anlayamıyordu bu kadar yakın temastan dolayı heyecanlandığını düşündü ancak gözlerini jisung'un dudaklarından çekemiyordu.sadece, sadece jisung'un şarkı söylerken sesi çok derindi ve dudakları çok güzeldi. minho ilk kez fark ettiği şeylerle biraz rahatsız hissetti. hemen karşısında şarkıyı söylemeye devam ederken, bedenini ritme uygun olarak hafifçe sallayan arkadaşının gözlerine bakmak istedi.
jisung mırıldanarak şarkısına devam ederken gözleri minho'nun yüzünde geziyordu. son kez nakarat olduğunu düşündüğü kısmı söylerken, gözleri minho'nun dudaklarında takılı kaldı.
'kediler ve şarkılar bize yeterli değil.. '
sonunu bile getiremedi,daha fazla dayanamamıştı. dudakları minho'nun dudaklarına kapandı.
hayatında ilk kez yapmak istediği şeyi yapıyordu, yarın neler olacağını bilmek istemedi.ikisinin de dudakları hareket etmiyordu sadece öylece duruyordu, ancak jisung bu haliyle bile yemin edebilirdi ki hayatında en huzurlu hissettiği andı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kediler ve şarkılar / minsung
Fanfictionkediler ve şarkılar bize yeterli değil, sana ben gerek.