133 11 138
                                    

İnsanların yaratılışından önce, iki ilahi ırk arasında (Titanlar) ve (Olimposlular) on bir yıl boyunca süren amansız bir savaş başlamıştır. Bu savaşın temelleri Zeus'un, babası Kronos'un yer altına hapsettiği Kyklopları ve Hekatonkheirleri kurtarmasıyla atılmıştır. Hekatonheirler ve kykloplar Zeus'a minnettar kalmış ve ona yakıcı şimşekleri ve ateşlerini hediye etmişlerdir. Böylece Zeus gücüne güç katmış, babası Kronos'u ve Titanları hezimete uğratarak Olimpos'un mutlak hakimi haline gelmiştir. Tahta geçtikten sonra kardeşi Poseidon'u denizler tanrısı, diğer kardeşi Hades'i de yer altı tanrısı yapmıştır. Kendisi de gökyüzü tanrısı ve diğerlerinin lideri olarak Olimpos Dağı'nın zirvesine kurulmuştur. Zeus'un oğlu Ares(Savaş Tanrısı), Olimpos'un hakimiyeti için babasıyla bir savaşa girmiş ancak ağır bir şekilde hezimete uğramıştır. Şiddet içerikli davranışları yüzünden zaten diğer tanrılar ve Zeus tarafından sevilmeyen Ares için bu, son nokta olmuş ve Olimpos'tan sürgün edilmesine sebep olmuştur.

Oğlunu sürgün eden Zeus ise Olimpos'ta hüküm sürmeye devam etmiştir. Zamanın getirdiği güçsüzlük ve hastalık yüzünden Hades, Poseidon ve en nihayetinde Zeus, tahtı çocuklarına devredip kendi soylarını devam ettirmelerini istemiştir. Olimpos halkı, yeni krallarıyla birlikte barış ve huzur dolu bir şekilde yaşamını sürdürmüştür. Ancak...

Yüz yıl süren bu barış ortamı, Ares'in oğlunun tahta geçmesi ile tekrar bozulmak üzeredir.

☆☆☆☆☆☆☆

Not: Başlamadan önce bir açıklama yapmak istedim. Bilerek kötü karakteri Woojin yaptım, hiçbir şekilde ona karşı sempati duymayın diye. Zaten gerçekte olduğu gibi ficde de tam bir piç kendisi, o yüzden rahatça sövebilirsiniz ehehehe

☆☆☆☆☆☆☆

Ares: ''Beni görmek istemişsin.'' tahtta oturan babasının yanına yaklaşıp yavaşça diz çöktü Woojin.

Woojin: ''Seninle konuşmak istediğim bir şey var, baba.''

Ares: ''Dinliyorum.''

Woojin: ''Yalnız.'' kafasını kaldırıp doğrudan babasının gözlerinin içine baktı. Ares, yavaşça elini havaya kaldırıp işaret yaptığında askerler, odayı terk etti. Woojin herkesin çıktığından emin olduktan sonra tekrar ayağa kalktı ve pelerinini düzeltti.

Ares: ''Ne konuşmak istiyorsun benimle?'' tek kaşını kaldırıp sorgularcasına oğluna baktı bir süre.

Woojin: ''Ne zamandır düşünüyordum da...'' yavaşça tahta doğru adımlamaya başladı.

Woojin: ''Artık ordunun başına geçme vaktim geldi bence.'' duydukları karşısında küçük bir kahkaha patlattı Ares.

Ares: ''Buna müsaade edeceğimi mi düşündün gerçekten?''

Woojin: ''Düşünmedim. Ancak ordunun gerçek bir lidere ihtiyacı var. Güçlü bir lidere.'' Ares'in yüzündeki gülümseme anında kaybolurken Woojin, tahtın arkasına doğru aheste adımlar atmaya başladı.

Ares: ''Benim güçlü bir lider olmadığımı mı düşünüyorsun?''

Woojin: ''İkimiz de eskisi kadar güçlü olmadığını biliyoruz. Artık komutayı birine devretmen gerekecek.''

Ares: ''Orduyu yönetecek güçte biri varsa o da benim ve bu, hep böyle kalacak.''

Woojin: ''Söylediğin kadar güçlü biri olsaydın eğer, Zeus'u yenip Olimpos halkına diz çöktürebilirdin ama yapamadın-''

Ares: ''Yeter!'' yumruğunu sert bir şekilde tahta geçirdiğinde, Woojin de adımlamayı kesmişti. Kafasını yana çevirip ayağa kalkan babasına bir bakış attı.

ᴡᴀʀ ᴏꜰ ᴛʜᴇ ɢᴏᴅꜱHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin