Meraba!!!!! Nasilsiniz💞💞🤠😺🤠😺🤠🤠😺😺💞 ben cok iyiyim!! Iyi okumalar😋😋😋😋😋😋
Koca odada yalnızca bir yatak, odanın sahibi istemese de konulmuş bir masa ve masanın dibinde bulunan sandalye vardı. Her ne kadar zengin bir ailenin çocuğu olsa da yapayalnızdı.
Yanlış anlamayın, çevresinde birçok kişi vardı. Babası Arap Şeyh'i gibiydi, sayamadığı kadar çok annesi ve bunun yanında sayamadığı kadar çok parası vardı.
Buna rağmen odasından çıkmayı tercih etmez, yemeklerini dört duvar içinde yerdi. İnsanlardan rahatsız oluyordu. Yargılayıcı bakışlarından korkuyordu. Her insan görüşünde kaygı duyuyordu. Kimseyi kendisine yakın hissedemiyor, bilhassa hissetmek de istemiyordu.
Yine, o dört duvar içerisinde yemeğini yedikten sonra havanın kararmasıyla birlikte pencerenin yanına geçti. Camın hemen önünde siyah bir kedi vardı.
Kedi cama ve odanın sahibine yabancı değildi. Pencere aralandı, kara kedi içeriye girdi. İçeriye girerken pencereyi aralayan ellerin sahibi anlamlı gözlerini aya dikmişti.
Derken bir yıldızın parlamasıyla gözleri kamaştı. Parlaklık gittikçe artıyor, odanın içine giriyordu. Bunu başka kimse görmüyor muydu?
Kamaşan gözlerini en sonunda yumdu. Işık çekildiğinde yavaşça araladı. Karşısında biri vardı. Ama bu "biri"ni hayatında ilk defa görüyordu.
Kızıl saçlara ve büyük gözlere sahipti. Çıplak olması da cabasıydı. Mavi saçlı çocuk yerinden kalktı ve endişeyle dolabına gidip beyaz gömleklerden birini kırmızı kafaya fırlattı.
"Kimsin? Gömleği giydikten sonra odamdan çıkar mısın?"
Yerde çıplak oturan çocuk kafasındaki gömleği eline alıp incelemeye başladı. Yeni doğan bir bebekmişçesine gömleğe bakıyordu. Giymeyeceğini anladığında Langa yanına gitti.
Önce çocuğu yavaşça kaldırdı, ardından gömleği nazikçe kollarından geçirdi.
"Nesin sen? Gömlek giymeyi bilmiyor musun?"
Kızıl saçlı çocuk gülümsedi.
"Ben senin arkadaşınım. Adı gömlek miymiş?"
Gömleğin sahibi, düğmeleri tek tek iliklemeye başladı. Bittiğinde ise yeni kıyafetiyle birlikte odada dolanmaya başlayan kızıl bir kafa vardı.
Etrafta koşuşturuyor, sıradan eşyalara çok mükemmellermişçesine bakıyordu.
Ardından odaya hizmetçi girdi. Langa nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Hizmetçi kızıl saçlı çocuğu görmemiş gibi yemeği bırakmış, afiyet diledikten sonra odadan ayrılmıştı.
"Hey, o seni görmedi mi?"
Elindeki kara kediyle oynayan çocuk anlamadığını belli eden bir şekilde kaşlarını çattı, dudaklarını büzdü.
"Bilmem. Ona sormak gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can not believe, renga
FanfictionYıldızdan düşen bir çocuk, ülkenin Prensini nasıl bu kadar mutlu edebilirdi ki? !renga, bxb, angst¡