Sarkiyi seviyorum bu yuzdwn eklemek istedimmm😩😩💞💞💞✌🏻
"Umarım ben yokken de yaşıyormuş gibi hissetmeye devam edersin Langa."
Odaya karanlık çökmüştü. Akşam olduğundan değil, güneş yeni yeni doğuyor ve gökyüzünü bir ressamın paletine çeviriyordu. Fakat odada hissedilebilecek bir karanlık olmuştu.
Güneş tepeye ulaşıp doğduğunu göz kapaklarına vurmasıyla ilan etti. Mavi saçlı çocuk da bunu fark etmiş ve gözlerini açmadan konuşmuştu.
"Günaydın Reki."
Sesi yastığa çarptıktan sonra gözlerini açtı. Yanında kimsecikler yoktu.
"Reki?"
(Kotu kisim geliyo goz yaslarinizi hazirlayinn)Nereden geldiği bilinmez bir süratle ayağa fırladı, odanın her yanına baktı. Odadan çıktı, sanki insanların bakışlarından rahatsız olan kişi gitmiş gibiydi.
Umursamazca her yeri aradı. Köye bile inmişti ama hiçbir yerde yoktu. Göz yaşlarıyla birlikte odasına döndü.
Nasıl aniden gelmişse o şekilde aniden gitmişti. Yoktu eski günlerdeki anıları, sanki hiç olmamıştı.
Dokunduğu yerlerdeki izleri bile silinmişti. Odasındaki kokusu kalkmıştı.
Ağlamaktan şişmiş olan gözleri artık boş bakıyordu. Camdaki kara kedi yerindeydi. Masa yerindeydi. Ama o yoktu.
Dün geceden kalan üzerindeki altın işlemeli mavi ceketi çıkarttı, dikkatlice masanın önündeki sandalyeye astı.
Sonrasında kapısı tıklatılmış, babasının spermlerinden biri içeriye girmişti.
Bu onun küçük kardeşlerinden biriydi. Küçük desek yalan olur, on yedi on sekiz yaşlarında vardı.
Fakat Langa kendisini bildi bileli ondan haz etmiyordu. Bazen gelip mavi saçlı çocuğun eşyalarını alır, daha sonra da hiç getirmezdi.
"Gözlerin şişmiş abicik, Karadeniz'de gemilerin mi battı?"
Odanın sahibi konuşmuyordu. Sadece çabucak odasından gitmesini, gidince de ağlamaya devam etmeyi istiyordu.
Fakat üvey kardeşin planı bu şekilde değildi. Boş odayı yavaşça dolandı. Bir şey ararcasına her yere baktı.
Bu dakikalarda Langa daha çok boğuluyordu. O kadar çok sıkkın hissediyordu ki kendisini oracıkta öldürebilirdi.
Üvey kardeş masanın önündeki sandalyenin yanında durdu. Altın işlemeli ceketi eline alayazdı.
Mavi saçlı çocuk ayağa fırlamış ve gencin kolunu tutmuştu. O kadar sıkı tutuyordu ki kendisi bile fark etmiyordu.
"Bunu almayı düşünüyordum...iznin var değil mi? Asla balolara katılmadığın için hiçbir zaman giymeyeceksin zaten."
Langa'nın gözleri öfkeyle parlıyordu. Böyle biri değildi. Kimseye sinirlenmezdi. Ama şu an eğer o, cekete dokunsaydı, parmaklarını tek tek kırabilecek çılgınlıktaydı.
"Bırak onu. Seviyorum bu ceketi."
Yarrak gibi final
Baska renga ya da haikyu fici falan yaziyim mi, su an biraz sardi hikaye yazmak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can not believe, renga
FanfictionYıldızdan düşen bir çocuk, ülkenin Prensini nasıl bu kadar mutlu edebilirdi ki? !renga, bxb, angst¡