0.4

229 34 25
                                    

Merabaaaaa nasilsinizzzzzz ben iyiyim cisimi yaptim!!💞😩

Dev balo odası iki kişi için boşaltılmıştı. Mavi saçlı çocuk normalde bunu yapacak biri değildi fakat tek bir arkadaşının üzmek istemiyordu. (Yalan yok bu kismi Leyla Erbil'in kitabindan dizladim, Nermin'in Halit'le olan bir mektubunda Halit Nermin'e "Yanaşma o burjuvalara, anlayamazlar seni. Üzerler benim tek bir kızımı." diyordu. Romantik)

Odada sadece iki kişi vardı bir o, bir de kendisi. Kuyruklu piyanonun karşısına kuruldu mavi saçlı genç, çocukken ezberlediği bir şarkıyı çalmaya başladı.

Piyanonun başındaki çocuğun üzerinde, geçen gün kırmızısının çok beğendi gömlek vardı. Kızıl saçlı çocuğun üzerinde de Langa'nın dolabındaki, annesine ait olan, tek elbise vardı.

Beceriksizce dans ediyor, sırf eteği hareketlensin diye etrafında dönüyordu. Piyanonun sesi kesildi, mavi saçlı ayaklandı.

Önce Reki'nin bir elini tuttu. Ardından diğer elini gencin beline yerleştirdi. Şimdi sessiz odada ikisi ahenkle dans ediyordu. Kızıl olan kahkaha atıyor, belli ki çok eğleniyordu.

Langa ise sadece gülüyordu. Diğer gülümsemelerine nazaran buruk bir gülümseme değildi bu. Içtenlikle, samimiyetle gülümsüyordu.

İkili yorulduğunda dans durdu. Gülüyorlardı. Pahabiçilemez anın ardından usulca odalarına kapanmışlardı.

Geceye kadar susmak bilmediler. İlk defa Prens Langa'nın odasından bu kadar ses geliyordu. Hizmetçiler "Prens delirdi, yalnız başına konuşuyor." diye dedikodu bile çıkartmışlardı.

Bazıları onun bir cadı tarafından ele geçirildiğini bile söylüyordu. Sorun şu ki kızıl çocuk kendisini yalnızca istediği kişilere gösteriyordu ve bu kişiler arasında maalesef ki hizmetçiler yoktu.

Boş oda adeta canlanmıştı. Her yerde dolaptan dökülen kıyafetler, yastık savaşından kalan tüyler vardı. İkili devasa yatağın üzerinde birbirine sarılarak duruyordu.

"Sen hayatımda olmadan önce yaşadığımı hissetmiyordum."

Reki kıpırdandı, yüzüne ufak bir sırıtış ekledi.

"Nasıl yani?"

"Hayat düz ve sıkıcıydı. Bu odada çürüyecektim."

Sonra kızıl kafasını Prensin göğsüne gömdü. Birden üzülmüştü. Gencin önceki hayatına mı üzüldü, yoksa canını bir şey mi sıktı bilinmez.

Büyük aralıklı birkaç cümleden sonra uyuyakalmışlardı. Öyle bir sarılmışlardı ki, tek vücut olmuşlar gibilerdi. Kokuları birbirlerine karışmış ve bütün odaya sinmişti.

Yatakta kıpırdanma oldu. Bir fısıltı adetâ odada yankılandı.

Bolumleri hic kontrol etmiyorum...kimse okumaz diye galiva ://///

i can not believe, rengaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin