16.Bölüm

35.9K 1.5K 451
                                    

"Senden nefret etmiyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Senden nefret etmiyorum. Çünkü ne hissedeceğimi bilmiyorum. Tepkisizim." Ondan nefret etmem bile bir duyguydu ama ben ona karşı tepkisizdim. Ne bağırıp çağırmak ne de kavga etmek istiyordum. Bu hiçbir şeyi değiştirmezdi. Kendimi yormama gerek yoktu.

"Anladım." Dediğinde yüzüme bakmadan  odadan çıkıp gitti. Onu üzecek bir kelime söylememiştim. Sesinde zaten alınmış gibi bir havada yoktu. Ben kendi kafamda kuruyor olabilirdim.

Yatağın üstünde duran telefonum titrediğinde bakışlarımı telefona indirdim. Gördüğüm isimle öfkem tekrardan gün yüzüne çıktı. Okan'ın hâlâ beni yüzsüzce aramasına ne demeliydim! Aramayı yanıtladığımda ses tonumun yüksek çıkmasına bilerek dikkat ettim.

"Sen hangi yüzle beni arıyorsun?" Nefret dolu sesimi ona ulaştırmaya çalışmıştım ve başarılı da olmuştum.

"Orada zorla tutulduğunu biliyorum istersen şuan gelip seni alabilirim." Bu adam geri zekalı olmalıydı ki böyle konuşuyordu.

"Sen kimsin de beni alacaksın. Sana hesap da vermeyeceğim. İster zorla kalırım ister kendi istediğimle. Sanane!" Bu kendisini ne bok sanıyordu da benimle böyle konuşuyordu.

"Sana yardımcı oluyorum." Alaylı bir şekilde kahkaha attım.

"Bence yardıma senin ihtiyacın var niye biliyor musun? Çünkü sen ruh hastası bir pezevenksin!" Telefonu suratına kapatıp başımı yastığa gömdüm. Yüzü önüme geldiğinde elimde olsa da vurabilsem diye düşündüm. Başımı hızlıca yastıktan kaldırdığımda odadan hızlıca çıkıp Cihangir'in odasının önünde durdum.

"Cihangir!" Odasının kapısını çalmadan içeri girdim. Üstü çıplaktı ama dert etmedim.

"Ne oluyor?" O da kaşlarını çatmıştı ve tepkime anlam vermeye çalışıyordu.

"Ben sana bir söz verdiğim için burada kalıyorum." Devam etmemi beklediği için devam ettim.

"Ben işime devam edeceğim. Hemde hemen yarın sabah!" Sesimi sert çıkarmaya çalışıyordum ki beni ciddiye alsın.

"Alya ben sana ne zaman çalışamazsın dedim?" Sağ kaşım havalandığın da rezil olduğumu hissettim.

"Olsun ben yinede söyleyeyim de pürüzlük çıkmasın." Arkamı dönecektim ki bileğimden yakaladı. Başımı ona çevirdiğimde yüzüne odaklanmaya çalıştım.

"Sende biliyorsun ki etrafımızda düşmanlar var. Bu yüzden yanında korumalar olmalı."

"Gerek yok." Cihangir'in çatılan kaşlarıyla bileğimi elinden çektim.

"Kızım ben seni-" Sözlerini bitirmeden gözleri gözlerimi buldu. Neden susmuştu. Ben seni neydi?

"Zarar görebilirsin ve eminim ki böyle bir şeyi istemezsin."

TABLO • TEXTING •  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin