Sanki artık kafamda dolaşan polyanna düşüncelerimin yerini alan bir kötümserlik vardı. Çıkmaz bir sokaktı sanki bütün o olanların içinden sıyrılıp çıkmaktı hayal... Çok değil az bir süre sonra kafamın içinde bir şarkı çalıyor gibiydi. Evet , evet bu şarkıyı biliyordum hea- heav- heaven in tears ama çok anlamsızdı. Nereden geliyordu ki bu ses , bulmam çokta zor olmamıştı bu ses o köşedeki kaptanın bile içinde ne olduğunu bilmediği kutudan geliyordu. Yavaş adımlarla yaklaşmaya başladım. Kutunun yanına gelmiştim artık. Kapağını açtığımda gördğüm şey karşısında çok şaşırmıştım. Elime aldığımda bir anda bommm.
David Racer'dan
Çığlıklarla uyandığımda bunun sadece kötü bir kabus olduğuna artık uyandığıma kendimi inandırmam zor olmuştu yoğun müzik sesleri arasında çünkü bu ses benim alarm sesimdi. Alarmı kapatıp gidip elimi yüzümü yıkadım. Üzerimi giyindim , işime gitmek için evimin önünde duran yeni model kırmızı bmw'me bindim. Çalıştırmak için ne kadar çaba sarf ettiysem de yok araba buğday tanesi kadar ilerlemiyordu. Tam da bugün olacak şey miydi bu ? Lanet olsun geç kalacaktım başka birşey bulmalıydım. Durağa gitmeliydim ki o da nerden baksan yarım saat uzaklıktaydı oraya hiçbir şekilde zamanında varamayacaktım. En yakın arkadaşım Johnny Odelyn'ı aramalıydım.
................the person you're looking for is currently unavail..............( ...............aradığınız kişiye şu anda ulaşılamı.............)
Sende mi Johnny ?
Artık şimdi kesinlikle emindim ki bugün o denizaltının kalkışına yetişemeyecektim. Arabamda boş boş oturmak yerine tabanları yağlamak daha iyi olabilirdi. Kesinlikle mükemmel bir fikirdi.
Bir saat sonra..........
Aman tanrım artık kesinlikle eminim ki o denizaltı gitmişti. Beni beklememişlerdi bile.... Ee tabi o aşağılık makinistin kaptanlık tecrübesi olmasaydı görürdüm ben onları. Neyse artık yapabileceğim birşey yoktu. Şimdi en iyi yapabileceğim şey hemen hemen her gün uğradığım kafeye uğrayıp bir kahve içmekti.
Daha henüz yarıya gelmiştim ki ordunun bize özel olarak verdiği telefon çalıyordu hemen açtım. Arayan General Queen'di. Lavaboya gidip orada konuşsam fena olmazdı.
......................
- Birinci deniz bölüğü ikinci tabur binbaşı ikinci kaptan David Racer buyrun efendim.
- David iyi misin ? ( Sesinde bir titreme vardı sanki ve bana böyle davranmasını da beklemiyordum. Yani daha şey iyi.)
- Efendim çok özür dilerim.( Daha sözümü bitirmeme izin vermeden.)
- David bu hat artık güvenli değil çabuk karargaha gelmelisin.
- Karargah ?
- Eve14 mDavi2481'*?=d
- Anlayamadım efendim sesiniz bozuk geliyor.
- 4ns5'kdk34a7m5ı ordusu hatları bozuyo'42!2 dinleniyoruz. ( Son kelimesini anladığıma eminim.)
Telefonu kapattım. Lavabodan çıkıp hesabı ödemek için kasaya doğru yürüdüm. Tam parayı uzattığımda arkamda takım elbiseli iki tane iri yarı adamın olduğunu farkettim. Birisi keldi ve korkunç görünüyordu diğeri ise siyah bir güneş gözlüğü takmıştı. İçlerinden siyah güneş gözlüklü olan bana seslendi.
- Bay Racer !!!
- Siz de kimsiniz.
- Bizimle gelir misiniz ? ( Tavırlarından anladığım kadarıyla benim için iyi şeyler düşünmüyorlardı. )
- Iıııı sizi reddetmek zorundayım beyler ahah sanırım siz beni birine benzettiniz sanırım. ( Yavaştan yol almaya başlayacaktım ki... )
Kel olanın hareketlerinden anladığım gibi bana bir yumruk salladı. Refleks bu ya eğilirken arkamdaki metal sepeti kapıp adamın kafasına geçirivermiştim. Diğeri de hazırlıklı gelmiş olmalı ki sol iç cebine sağ elini sokarken elini kıvırıp arkasına geçtiğim gibi cebindeki silahını aldığım gibi onu bir tekmeyle kenardaki masaya serdim. Silahı ona doğrulturken kel çoktan kalkmış hatta bu da yetmiyormuş gibi elimdeki silaha tekmeyi vurmasıyla silahın ileriye uçması bir olmuştu. Ardından bir yumrukta yüzüme indirdi. Diğeri ise yavşakça gülerek yanıma kadar geldi yarı yerde duruyordum ve ikisi de başımda dikiliyordu. Ani bir hareketle kel olanın ayağına tekme atarak onu yere düşürdüm. Diğeri kafama vurmak için yaptığı hamleyi bozarak onun tekrar arkasına geçerek bir yumruk atıp kaçmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Kalanlar...
PertualanganDünyanın en iyi denizaltı kaptanı...... Ruhundaki güzellik yüzüne vuran bir biyolog...... İyi olan tek nokta birbirlerini bulmaları...... Fakat..... Yanlış yer ve yanlış gün...... ...