Parasızım

48 6 8
                                    

Seungmin uyuyordu, ben ise karşı koltukta oturuyordum. Gerçekten yorulmuşa benziyordu.

Kaçacağımı düşünüyordu. Asla kaçmazdım, o eve geri dönmek benim için bir aptallık olurdu. Burda gayet mutlu hissediyorum. Mesela dün gece uyuduğum en huzurlu uykuydu. Seungmin haklıydı, sonuçta o beni tanımıyordu. Kim onu kaçıran hırsızlarla aynı evde kalmak ister ki. BEN!!!

Hyunjin ve I.N merdivenlerden iniyorlardı. Bana garip garip baktılar. "Seungmin nerde?" Dedi Hyunjin bana doğru gelerek. "Uyuyor" "NE!! SENI YANLIZ MI BIRAKTI!! YA KAÇSAYDIN O ZAMAN NE OLACAKTI" aptal bağırıyordu. "Öncelikle bağırma, Seungmin'i uyandıracaksın. Eğer beğenmediysen uyumayıp sen burda benimle kalsaydın. Seungmin tek başına benimle ilgilendi ve yoruldu. Ayrıca artık kaçmayacağım kafanıza sokun. Burdan kaçmayacağım" son cümleyi üzerine basarak söylemiştim. "Gerçekten garipsin, bu konuyu herkes uyanınca konuşacağız. Biz mutfakta kahvaltı hazırlayacağız. Mümkünse gerekmedikçe içeri girme" I.N'e göz kırpmıştı. "Mutfak fantezisi yapacağınızı niye bana üstü örtülü bir şekilde söylüyorsunuz. BANANE SİZİN FANTAZİNİZDEN" ben bunları söylerken I.N'in utanmasına karşı bir şekilde Hyunjin umursamıyordu bile.

Onlar mutfağa gittiler, oda da yine ben ve Seungmin kaldık. Biraz daha durduktan sonra ayaklandım. Önce Seungmin'in üzerini örttüm, sürekli üzerini açıyordu aptal çocuk. Mutfağa doğru ilerledim. Mutfak kapısında Hyunjin ve I.N'i izledim. Pozisyonları tam olarak şöyleydi; I.N tezgaha karnını yaslamış ve kafasını geriye doğru çevirmişti. Hyunjin karnını onun beline yaslamıştı. Bu pozisyonda öpüşüyorlardı. Bende mutfak kapısına yaşlanmış kollarımı önümde birleştirmiş onları izliyordum. Sonra ikiside birbirinden ayrıldılar. I.N beri görmüş olacakki bir anda Hyunjin'i itti. "Ne yapıyorsun sen orda" I.N sesini biraz yükselterek konuşmuştu fakat bağırmamıştı. Hyunjin kafasını benim olduğum tarafa doğru döndermişti." Hani sananeydi, niye geldin?" "Içerde sıkıldım bende buraya geldim" sandalyeye otururken konuşmuştum. Hyunjin göz devirip tekrar tezgaha döndü.

Onlar kahvaltı hazırlarken onları izliyordum. Gerçekten seviyorlardı birbirlerini. Hyunjin ona sürekli gülümsüyordu, I.N ise sanki onun kalbini kırmaktan korkuyormuş gibi sürekli nazik ve kibar konuşuyordu ona karşı.

Hazırladıklarını masaya koyuyorlardı. "Günaydınnnnn" biri içeri girmişti. Henüz isimleri öğrenememiştim. Açıkçası yanakları birazcık tombuldu, üst çenesi biraz öndeydi, saçları açık kumraldı. Birazcık sincabı andırıyordu hatta birazcık değil çok fazla sincabı andırıyordu. Hyunjin ve I.N'de ona günaydın dedikten sonra. Sincap bana baktı. "Günaydın sincap" dişlerimi gösterek gülümsüyordum. "Sincap... sevdim seni, gözüm tuttu ayrıca sanada günaydın" "Diğerleri hala uyuyor mu?" Hyunjin ellerini suya tutarken konuşuyordu. "Changbin ve Felix uyandı, Lee Know hala ayı uyuyor"

"Bu arada Seungmin nerde, dün kaçtık diye çok fazla sinirlenmiş olmalı" demişti sincap sırıtarak. "Hemde çok fazla kızdı. Zaten sinirle uyudu belki uykusunu alamayacak bile. Hem niye öyle yaptınız ki. Gece neredeyse hiç uyumadı. Eğer biraz daha sabretseydiniz kararlaştırabilirdik" sitemle konuşuyordum. "Sana ne oluyor senin yüzünden uyuyamadı. Hem niye bu kadar üzüldün ki ona, uyanınca siniri büyük ihtimal geçer"

Seungmin gelip sincabın kafasına vurmuştu "demek bütün sinirim geçer" ben gülmüştüm. O sırada sincap bana sinirli bir şekilde bakıyordu. "Abicim niye vuruyorsun kafama" Seungmin gerçekten sinirliydi.

"Ne bu ses, ne bu gürültü neye bağırıyorsunuz bu kadar?" Mutfağa iki kişi girmişti. Konuşan Felix'di sincabın dediği aklıma gelince diğerinin ismi Changbin'di. Geriye kalan Lee Know olmalıydı. "Seungmin dün öyle yaptığımız için bize kızıyordu, onun için bağırıyoruz" diye sitem etmişti minik sincap. "Çocuk gayet haklı" demişti Changbin. -Bu çocuk niye bu kadar kaslı- "lan haklıysam niye sende kaçtın aptal"

"O kadar çok bağırıyorsunuz ki uykumdan uyandım lan" içeri Lee Know gelmişti

Hepsi kavga ediyordu. O ona laf atıyor o ona sataşıyordu. Sonra benim varlığımı hatırlayıp susmuşlardı.

"Hadi kahvaltımızı yapalım sonra şu zengin ama parasız olan kişiyle ilgilenelim" Felix gözleriyle beni göstererek konuşmuştu.

_________________________

"Şimdi her şeyi anlat. Nasıl koca bir villada yaşayıp parasızım diyorsun." Yüzüme doğru cümleleri bastıra bastıra konuşuyordu Lee Know.

"Baştan başlayım o zaman" demiştim hepsine karşı. "Nerden başlarsan başla ama bize her şeyi anlat" demişti Seungmin.

"Öncelikle-" "DUR BEKLE" şaşkınlıkla sincaba bakıyordum. "Ismin ne?" Şapşal şapşal sorduğu soruya gülmemek için kendimi zor tutuyordum. "BangChan" tam ben söyleyecekken Seungmin söylemişti. Herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. "Ne bakıyonuz lan! Eğer dün ben yerine siz burda olsaydınız sizde bilirdiniz" "konu dağıldı of, sen anlatmaya başla BangChan" dedi Hyunjin. "Kimse sözümü kesmesin" dediğimde hepsi başıyla onaylamıştı.

"Öncelikle o villada ben yaşamıyorum" "NE!" hepsi bir ağızdan söylemişti. "Şşt sözümü kesmeyin. Evet o villa benim yaşadığım yer değil. Ben o villanın deposunda kalıyorum-" "Ama neden ki" heycanla sormuştu I.N "bebeğim bekle zaten anlatıyor" Hyunjin onu kolunun altına alarak konuşmuştu. "Önceden o villanın hizmetçileri annem ve babamdı. Villanın sahibi babamı çok severdi ama benden pek hoşlanmazdı. 3 yıl önce a-annem ve b-b-babamı kaybettim" "şşş tamam sakin ol şu iç istersen biraz" Changbin yanıma gelip elini omzuma atmıştı "hayır teşekkür ederim, devam etmem sizin için daha iyi. Annem ve babam ölünce adam benden daha çok nefret etti, beni evinden göndereceğini sandım. Çok korkmuştum çünkü daha öğrenciydim bir gelirim yoktu. Ama o bana dediki 'annen için burda kalmana izin veriyorum' böyle söylemişti. Neden böyle bir şey dedi hiç bir fikrim yoktu. Depoda kalacağımı söyledi. O haldeyken gururumu düşünmüyordum bile. Zaten pek sosyal bir insan da değilim ki arkadaşım falan olsun. Derslerim hep iyidi ve ayrıca bilgisayardan çok iyi anlardım. Eğer beni hala o evde tutuyorsa sebebi bu. Sürekli beni işlerinde kullanıyor. Matematiğim iyi olduğu için hesaplarını bana yaptırıyordu. Bana para vermiyordu. Oğlu eğer bir kıyafeti giymiyorsa bana veriyordu. Sürekli oğlundan geçiniyordum. Tek isteğim iyi bir meslek edinip ordan kurtulmaktı. Hayatım bok yolunda gidiyordu ki siz beni kaçırdınız" son cümleyi burnumdan gülerek söylemiştim.

Herkes bana şaşkınlıkla bakıyordu "Ne yani biz seni boşuna mı kaçırdık" demişti Lee Know. Sincap onun kafasına vurup "ona bakma sen" demişti. Changbin'in zaten omuzunda olan eli daha çok açılıp beni kendine çekmişti. Herkesin yüzüne bakıyordum. Hepsi bana bakarken Seungmin yere bakıyordu. Serçe parmağı ile gözünün ucunu silmişti. Ağlıyor muydu? Ama neden ki? Hikayem öyle çok can acıtıcı bir şey değildi. Changbin'e bakıp ona gözümle Seungmin'i işaret etmiştim "şşş bir şey deme şuan ona" demişti şaşırmıştım.

"Biraz bize zaman tanı bir kaç gün sonra tekrar bu konuyu konuşucaz" Changbin bana doğru dönüp konuşmuştu.

______________________

Aşırı boş yaptığım bir bölüm oldu. Ama diğer bölüme göre kısa oldu.
Umarım beğenirsiniz.

Chan bebeğime yazık oldu.
Olayları başlatmak istiyorum ama daha erken diye düşünüyorum. Bir kaç bölüm sonra her şey daha aksiyonlu olacak.

Byee <3333 💋

Thief | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin