bölüm altı - aloha! (final)

74 22 4
                                    

temmuz ayı.

chanyeol'le ilk defa sinemaya gidiyoruz geleceğe dönüş diye bir film. chanyeol sınıftakiler defalarca kez gitti çok güzelmiş deyip sürüklüyor peşinden beni. son seansı kaçırmayalım diye pembe kalpli pijamalarımla geliyorum. olsun. başta dalga geçiyor benle olmamış diye ama sonra "yalan söyledim," diyor. "bu dünyada sana yakışmayacak hiçbir şey yok."

gezilmedik müze, gidilmedik sergi bırakmıyoruz. birlikte part time işlere giriyoruz birkaç ay, kendimize peruklar alıp palyaçoluğa başlıyoruz. çocuklar hep çok seviyor chanyeol'ü. arada öpüyor beni boyalı burnumdan, gülüyorlar kocaman. şeker koması.

ay ışığında yürüyüşler yapıyoruz. her gece. 9 olmadan dönüyoruz. onunla kucak kucağa uyumayı çok seviyorum.

bir gün evine götürüyor beni. ilk gidişim. aşırı heyecanlıyım. serçe parmağımı kavrayıp bir odaya sürüklüyor. ışıklar kapalı. açtığında rengarenk oluyor. bir sahneden kesit gibi. "bak," diyor, "sana seyirci yaptım."

şarkıcı olmak istediğimi söylediğim günden beri buna uğraştığını öğreniyorum, odada belki bir yüz tane irili ufaklı heykel var. hepsi beni izliyormuş gibi görünüyor.

elime kağıttan bir mikrofon tutuşturup heykellerden birini kaldırıyor, yerine oturduğunda gülüyorum. heykel artık kucağında. hafif kel ortaokuldaki matematik öğretmenime benziyor.

ıslık çalıp "söylesene bir şarkı," diyor.

aptal. onu çok seviyorum.

bazenleri benimle hastaneye geliyor. gelmemesi için götümü yırtmam haricinde bir sorun yok. 333'le tanışıyor sonra. pek iyi anlaşıyorlar. dedesine benziyormuş, öyle diyor. halbuki yalancı çoban dedesini hiç tanımamış bile terk edip gitmiş ta çocukken yaşıyor mu onu bile bilmiyor.

bahçede oturuyoruz. sağ baştan 333 chanyeol ve ben.

bize askerlik tavsiyesi veriyor. savaşta bir sevdiği varmış, ondan bahsediyor hafif. biz hep kızmış gibi dinliyoruz da yanımda vuruldu bir şey yapamadım deyince anlıyoruz erkek olduğunu. ilk defa söylüyor yıllar sonra bile gözleri doluyor hatta omuzlarım ağırlaşıyor o böyle yapınca.

onu teselli etmemize izin vermiyor, "aloha," deyip kalkıyor yanımızdan. apar topar gözden kayboluyor. baş başa kalıyoruz chanyeol'le "aloha ney?" diye soruyor omuz silkiyorum.

bir iki hafta geçiyor üstünden. 333'e sormaya utanıp gidiyor sözlükten buluyor. böylece chanyeol de öğrenmiş oluyor alohanın hawaii dilinde hem bir selam, hem de bir hoşça kal olduğunu.

üçte ikisini çoktan yaşadığım ömrümün bir kelimesine sıkıştırıyorum onu. boğazımda kekremsi bir tat bırakıyor. ölmekten çok korktuğum için ağlamaya başlıyorum.

bu aralar pek sık oluyor, galiba bir şey geliyor ve hissediyorum. böylesi daha korkutucu. hissetmek yani. insanın en büyük laneti bence bir şeyleri hissedebilmesidir.

chanyeol'ün dokunuşunu fark ettiğimde boynuna saklanıyorum. ve ödülü.

ağlamamı görmekten nefret ediyor ama yalnız da bırakmıyor beni asla. anca beraber kanca beraber diyor hep. ben ağlarken o da ağlıyor biraz. gizli yaptığını sanıyor hatta. hepsini anlıyorum.

"aloha." fısıldıyorum. tekrar ediyorum bir kez. chanyeol'e hep merhaba demek istiyorum. yalnız merhaba.

"yürüyemezsek uçarız," derdi bana, "korkma." aslında en iyi o bilirdi uçamayacağımızı ama hep inandırmak isterdi beni bu yalana. ben de sonunu bile bile inanırdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 14, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

aloha! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin