Bölüm 4

126 7 7
                                    

Bu bölüm kısa olacak ben de biliyorum 500-600 kelimeyi geçmez maalesef.Bölümlerimin uzun, kısa veya normal olup olmadığını söylerseniz sevinirim, bu hikayeyi silmek gibi bir niyetim asla yok ve gerçekten emek veriyorum. Ayrıca, hikaye karakterlerini girdim. Oyuncu girmedim, ben Fanfic yazmıyorum, sadece kendi yarattığım karakterler. Bir de, kendi hikayelerinize oy vereyim diye yorum yapıp beğenmeyin hikayeyi lütfen. Benim gerçek okuyuculara ihtiyacım var, hileli beğenilere değil.  Eleştiren, düşüncelerini yazanlara gerçekten çok teşekkür ederim.  

Bugün birçok şey yaşadım, Marisha ve Gervase birbirlerini sevdiklerini söylemişlerdi, Okyanus'un hayatını öğrenmiş, okuldan ilk defa çıkmıştım. Lunaparkta çok eğlenmiştik, Gervase ve Marisha günlerini birlikte geçirmişlerdi. Dördümüz dönme dolaba binmiştik, üstelik defalarca. İlginç bir olay olmamıştı ama buna biraz daha yakın bir şey olduysa, o da Gervase'in annesini görmemizdi. Annesi sarı saçlı, koyu kahverengi gözleri olan, beyaz tenli, uzun boylu,zayıf bir kadındı. Yeşil bir kolyesi vardı,siyah elbisesi ve kırmızı ayakkabılarıyla ilgi çekiyordu. Aslında tamamen sürpriz oldu, Gervase'in de haberi yoktu. Annesi hala sevinçliydi, dediğine göre Gervase daha dokuz yaşındayken, annesi oğlunun sanata olan ilgisini fark etmiş. Öncelikle kurslar almış, daha sonra okullarındaki küçük yarışmalara katılmış. Bendeki resim yeteneği de, altı yaşındayken ortaya çıkmış, şu ana kadar hiçbir kursa gitmememe rağmen gerçekten güzel resimler yapıyorum. Eğer bir yeteneğim olmasaydı, şu anda burada olamazdım. İstanbul'da, okulumda olurdum.

Gervase'in annesi iyi birisiydi. Okyanus'un yaşamı da gerçekten ilgi çekiyordu. Okula döndüğümüzde ise, Haruna ile vakit geçirdim. Bana ailesinden, yaşadığı yerden bahsetti. Tokyo'da yaşıyormuş, ablası Sakura ise Keio'da okuyormuş, Tokyo'daki en iyi üniversitelerdenmiş. Ablasının sanata fazla merakı yokmuş, Fransızca  konuşabiliyormuş, şimdi ise İngilizce öğreniyormuş. Annesinin de sanata merakı ve ilgisi varmış. Haruna kurslar almış elbette ancak annesinin de yardımı büyükmüş.  Babası İngilizce öğretmeniymiş. Haruna'nın İngilizce bilgisi ve sanat merakı ailesinden geliyormuş. Ben de ona kendimden bahsettim. Melek'i merak ettiğini söyledi,Melek'i görmek istediğini de söyledi. Okulumuzu çok seviyordum, Haruna'yı da ancak Melek'e olan özlem duygum her geçen gün büyüyordu. 

Okula geldiğimden beri onu özlüyordum, şu ana kadar çok mesajlaştık. Arada sırada, birbirimizi aradığımız da oluyordu. Ancak onu görmek istiyordum. Birlikte vakit geçirmek... Türkçe konuşmayı ve Türkiye'yi de özlemiştim. Anne ve babamı da. Güneşi'de... Gervase'i kıskanıyordum, hem de çok. Annesi, babası, kardeşi, arkadaşlarıyla aynı şehirde yaşıyor. İstediği zaman görebiliyor, bu çok iyi. Akşam, Melek'e mesaj attım ve konuştuk. Haruna'nın onu merak ettiğini de söyledim. Bu yaz tatilinde Türkiye'ye gidebilirim, bilmiyorum. Annemleri ve arkadaşlarımı özledim. Ceren'i bile özledim!

Size Ceren'den bahsedeyim, okulda pek anlaşamadığım bir kız. Birbirimizden nefret etmiyoruz, sadece anlaşamıyoruz. Hava atmayı seven birisi. Ağabeyi Emre, basketbol ile ilgileniyor. Ağabeyinin başarılarını anlatıp duruyor, ona ne ki ağabeyinden, kendi yaptıklarıyla hava atsa daha iyi en azından. Kendisi de en sevdiği ders Beden Eğitimi de değil, ''Boş ders''  olan gruptan. Derslerde başarısı yok, sanat ve sporla da alakası yok, ama sorsan kusursuz. Saçlarını yukarıdan toplayarak havalı gözüktüğünü sanıyor. Okula oje ve makyajla geliyor. Böyle bir kızdı işte. Öğretmenlerimizin yarısı sevmezdi, hele Derya öğretmen... Derya öğretmen iyi bir kadındı, dersi de iyi anlatırdı ama Ceren ve Ceren gibileri sevmezdi, disiplinli birisiydi. Ceren de Derya öğretmeni sevmezdi.

Kendisi Kimya öğretmenimizdi. Espriler yapardı, soğuk öğretmen esprilerinden değil, komik olanlardan. Bütün sınıf gülerdi, ön sıra, arka sıra... Hiç fark etmez. Derste çok ama çok eğlenirdik. Sarışın ve yaşlı bir kadındı. Zaten on ikinci sınıfa geçtiğimizde emekli oldu. Karıştığı tek şey makyajdı. Başka şeylere pek karışmazdı. Eğer Türkiye'de olsaydım bile Ceren'i göremezdim, çünkü on ikinci sınıfı bu sene bitirdim. Burası da çok güzel, yaz tatillerinde Türkiye'ye gitmeye de kararlıyım. Şu an şubat ayının sonlarındayız, bakalım yazın neler olacak?

Bu bölümün kısa olacağını söylemiştim bölümün kısalığı dışında eleştirilerinizi bekliyorum. Umarım güzel bulursunuz

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hayallerimdeki OkulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin