8. bölüm

250 16 4
                                    

Devamlı  okuyucularım var ve onlara burdan sevgiler! Ben tarafından sewiliyosunuz♡

Not: Günleri hikaye başlangıcı gibi yazmaya üşeniyorum, açıkçası bir gün de belirtmek istemiyorum. Bu yazılanları kısa olaylar gibi düşünürseniz beni mutlu edersiniz♡♡♡


Chuuya'nın ağzından:

22 yaşındaki biri için fazla kısayım, fakat bununla ilgili dalga geçmezseniz mutlu olacağım. Bu  Liman Mafyası'na katıldığımda 15 yaşımdaydım. Bugün Liman Mafyası'na katılışımın yedinci yılını kutlayacağız. Bu benim için önemli bir gün, bu önemli günün berbat olmasını istemiyorum. Aslında bu önemli günü eski dostumla, yani Dazai ile kutlamak isterdim ama o intihar meyilli piç Liman Mafyası'ndan, hiç kimseye bir şey söylemeden ayrıldı. Silahlı Dedektif Ofisi'ne katıldığını söylediler. Aslında SDO'ya (yazar bunu yazmaya üşendi) katılması mantıklı. Mafyan ayrılmadan önce bana insan öldürmek istemediğini, aksine bu şehri korumanın daha iyi bir yol aradığını söylemişti. Bunu söylediği gün içten içe şüphelendim.

Çünkü bunu Odasaku'nun öldüğü gün söylemişti...

Her neyse, bugün önemli bir gün  ve şu sikik Dazai'yi anacak değilim.
  Ceketimi evimden çıkarken omzuma aldım. Bugün kendimi ayrı bir düzen göstermiştim. Marketten birkaç gıda malzemesi alacaktım, belki şarap? En sevdiğim şarap Rose'dur. Çok ekşi ve sert bir tadı olsa da bağımlılık yapan bir tadı var. (O şarabı yazar da seviyor,  merak edip denemişti ama babası onu şarapdan uzak tutuyor çünkü daha küçük) Markete girdiğim anda o ekmekler, süt ürünleri ve meyvelerin kokusunu alınca rahatlarım, çünkü sanki etrafta rahatsız edecek bir şey olmamasını aklıma getirir. Hızlıca alkol rafına ilerledim. Çünkü alacağım şey belliydi; şarap! Şarap rafından az uzakta şapkam öneme düştü, kaldırmaya üşendim. Az ilerledikden sonra birine çarptım. Şapkamı kaldırınca benden yaklaşık 10 cm uzun beyaz saçlı bir gençle karşılaştım. Genç dediğime bakmayın benden 5, belki 4 yaş küçük gibi gözüküyordu. Rengarenk gözleriyle bana endişeli gözlerle bakıyordu.

"Ö-özür dilerim efendim.:

Özür dilemesi gereken o değildi. Bugün özel bir gündü ve bugün pozitif olmaya yemin ettim.

"Hayır, ben üzgünüm. Önüme bakmıyordum."

Özür dilemekten nefret ederim. Başıyla onaylayıp uzaklaştı, ben de şarap rafına ulaşmış oldum.

Nefret Sevgiye Dönüşebilir Mi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin