Bölüm 3 - Gizli Sığınak

9 3 0
                                    

"Neredesiniz Lotus hanım ya biz artık beraber çalışacağız siz hep bu kadar geç mi uyanırsınız?"

Şaşkınlıkla karşımda elma kemiren adama bakakaldım. Mümkünatı yoktu bu arsaya girmesinin bile imkanı yoktu.
Tek bir seçenek vardı.

"Offff be baba! Yaktın adamın başını."
diye söylene söylene adamın karşısında ki tekli koltuğa oturdum.

"Ne işiniz var evimde?" diye sordum tehditkâr bir sesle.

"Evinizde ne işim var acaba durun bir düşüneyim. 'mmhh' diye bir ses çıkarttı.' Bilmem buradan geçiyordum bir uğrayayım dedim." dedi gıcık bir sırıtışla.

Bu adam dünden beri acayip sinirimi bozuyordu. Babamın hatrı olmasa, bu adamla ortak olmasam anında işini bitirirdim ama babam böyle bir karar verdiyse bir bildiği olmalıydı ve ben de bu yüzden kendimi tutmak zorundaydım.

"Sadede gelin evimde ne işiniz var?"

"Bir bakalım? Dün adamımı öldürdünüz, ardından bütün gece bana laf sokuşturdunuz, üzerime şerefsiz ve haysiyetsiz damgası yapıştırdınız sizce de bir özür dilemeniz gerekmiyor mu?"

"Ya sen manyak mısın be adam?" diye bağırdım. "Sırf kendinden özür diletmek için mi evime girdin, hem de habersiz? Bu yaptığın haneye tecavüz yalnız, şimdi gidip seni ihbar etsem bu yaptığın suç be!.." diye deli gibi bağırıyordum. Zaten öfke kontrol problemim vardı. Bir de bu adam ikidir sinirlerimi tepeme çıkartıyordu. İyice deliriyordum sinirlenince.

"Ama şimdi neden sinirleniyorsunuz Lotus hanımcığım... Bakın ben sakin sakin oturuyorum sizin gibi güzel bir kadına hiç yakışıyor mu ama böyle bağırmak pardon çemkirmek? Aaaa yoksa öfke probleminiz mi var?" dedi sırıtarak. Adam karşıma geçmiş alayla gülüyordu. Bir anda yerimden kalktım ve masanın üzerinde duran soda şişesini bir hışımla duvara geçirdim. Kırılan şişenin keskin kısmını adamın boğazına dayadım.

"Evet sevgili Bulut Beyciğim deli gibi öfke problemim var ve ne zaman, ne yapacağım hiç belli olmuyor biliyor musunuz? Yani şu an gırtlağınızı kessem kimse garipsemez biliyor musunuz? O yüzden ölmek istemiyorsan derhal evimi terk et!" diye bağırdım. Ama kendimde değildim, öyle bir bağırmıştım ki bir anda ben bile korkup elimde ki şişeyi kenara fırlattım. Bir anda yere çöktüm, dizlerimi kendime çektim ve ellerimle kulaklarımı kapattım. Kafamın içinde birisi bağırıp duruyordu, her krize girdiğimde bunu yaşıyordum. Ne kadar kulaklarımı kapatsam da, kendimi sıksam da bu ses gitmiyordu. İlacımı almam gerekiyordu ama kriz esnasında kendimi kaybettiğim için hiç bir şeyi algılayamıyordum. Bulut Alaner yanıma doğru eğildi ve ne olduğunu anlamaya çalışır gibi baktı bana. Bir süre sonra ne yapacağını bilemedi ve babamı aradı. Sonra nereden bulduğunu bilmediğim bir şekilde ilacımı getirdi ve zorlukla da içirdi. Sonra sıkıca sarıldı ve beni sakinleştirmeye çalıştı. Yaklaşık on beş dakika sonra yavaş yavaş kendime geliyordum. Kolları üstüme sarılan adamı iyice ittirdim.

"Sakın iş dışında bir daha benimle konuşma, sakın! Seni beş metre yakınımda görürsem, oracıkta öldürürüm. Acımam, anladın mı beni? Şimdi derhal terk et evimi!" dedim ve adamın suratına bakmadan çantamı alıp evden çıktım.Çantamda ki anahtarla arabayı açtım, bindim ve sürmeye başladım. Çok sinirliydim. Babama da acayip sinirlenmiştim. Beni sakinleştirebilecek tek bir yer vardı ve şimdi oraya doğru gidiyordum.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra İstanbul trafiğinden anca çıkıp ÇİÇEK YUVASI'na ulaşmıştım sonunda.

Burası bana ait olan işletmelerden birisiydi. Anasınıfı çağında ki çocukların yuvasıydı burası. Burada yaş skalası 0-7 arasında olan her türlü çocuk vardı.
Bir çoğunun anne ve babası ölmüştü ve devletin kötü yönetilen yurtlarından toplamıştım onları ve buraya bu sıcak yuvaya getirmiştim. Bir çoğu evde anne veya baba tarafından istenmeyen çocuklardı, onları da tek tek tespit edip toplamış ve bu güzel yere onları da getirmiştim. Buranın sadece kurucusu değil bir nevi annesiydim. Onları her şeyden daha çok seviyordum. Burada onlara çok değer veren insanlarla çalışıyorduk. Onlara en güzel geleceği yaratmak için sürekli düzenlemeler ve çalışmalar yaptırıyordum. Buradakiler küçük yaş grubuydu. 7 yaşını dolduranları az ilerideki 7-18 yaş arası çocukların olduğu yuvaya götürüyordum ve kalan eğitimlerine orada devam ediyorlardı. Hepsine 'Sağlam Group' bünyesinde bursta veriyorduk ve eğitimlerini kendi istekleri doğrultusunda tamamlıyorlardı.
Onları çok seviyordum. Ve her sinirlendiğimde, her öfke nöbeti sonrasında beni bir tek onlar sakinleştirebiliyordu. Onlarla beraberken bütün dertlerimi unutuyordum.

LotusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin