Bölüm 2 - İstanbul'da Sonbahar

13 3 0
                                    

Bugün
10 Eylül 2021
Lotus SAĞLAM

Yeni gelmiştim bu şehre tam 10 yıl önce hayatın sillesini ilk yediğimde. Tam 10 yıl önce bugün yine tek başıma burada oturuyordum. O zaman da aynı böyle izliyordum koskoca şehri. Hep düşündüm insanlar neden bu kadar acımasız ve neden bencil diye. En son karar verdim kendini düşünmeden kimse seni düşünmez ve bu yüzden acımasız olman lazım. Ama hiç bir zaman tamamen acımasız olamazdım çünkü benim bir kalbim vardı, bir vicdanım vardı, nasıl onlar kadar acımasız olabilirdim ki...

İçimden sadece saçmalıyordum. Ben öz babamın ölmesini istemiştim. Zaten hayat beni daha on dört yaşındayken acımasız olmaya zorlamıştı. Ama yine de vicdanım buna tam olarak izin vermiyordu. İnsanlara karşı hâlâ acıma duygusunu hissediyordum bir şekilde.
Yine bu tepede oturuyordum işte. Kenan babamla tanıştığım, hayatımı kurtaran ve beni canından çok seven babamla tanıştığım bu tepeye koşmuştum iyi ki o gece... Hayatımı değiştiren o gece...

Böylesine derin düşüncelere dalmışken cebimde titreyerek çalan telefonuma baktım. Peri'm arıyordu... Muhtemelen on yıldır olduğu gibi yine bugün bana bir doğum günü partisi hazırlamıştı ve beni eve çağıracaktı. Aslında 2 yıl önce kendi evime çıkmıştım ama annem hâlâ beni bırakamıyordu. Telefonu açtım.

"Efendim anne?"

"Lotus neredesin, kızım? İnsan her sene nasıl doğum gününü unutabilir?"

"Peri'm sakin ol ya unutmadım. Sadece 'Hayat Tepesine' geldim. Birazdan yanına geleceğim. Hem bu sene nerede kutluyoruz doğum günümü?"

"Bu sene özel bir sene güzel yavrum, bu sene sana sürpriz olacak. Şimdi sana yolladığım limuzine bin, o seni buraya getirecek ve burada hazırlanacaksın."

"Vaaayyy! Peri hanım, bu sene daha büyük işler yapıyorsunuz. Hemen ışınlanmayla yanına geleceğim ve yine en çok sen mutlu olacaksın..."

"Tamam hadi bekliyorum, bak çok hızlı bin arabaya da hemen gel yanıma. Seni çok seviyorum güzel kızım, bana geldiğin güne şükürler olsun."

"Ben de seni çok seviyorum, birazdan oradayım." dedim. Telefonu kapatıp cebime geri koydum. Prensip gereği fazla çanta taşımayı sevmiyordum. Özel davetlerde, alışveriş yaparken falan kullanırdım çanta. Onun dışında hep telefon kılıfımı kullanıyordum ve bu huyumdan dolayı kılıflarımın hepsini cüzdanlı alırdım ve her renginden alırdım çünkü ciddi kombin takıntım vardı. Kombinlerimde en fazla iki renk kullanırdım mesela, daha fazla renk kullanınca boğulur gibi olduğum için hep uyumlu iki renk veya tek renk kullanırdım. Tabi ki makyajımın tonları da kıyafetimle uygun olmak zorundaydı ve bu yüzden hiç kuaföre makyaj yaptırmazdım ya da annem özellikle anlatır ve bana uygun kuaför ayarlardı.

Limuzin, İstanbul'un en büyük otelinin önünde durdu. Büyük ve ihtişamlı otele baktım.Otelin tepesinde kocaman BA harfleri vardı yanında ise kocaman ALANER HOTEL yazıyordu. Bu parti gerçekten çok büyük olacaktı, annem ve babam bu kadar büyük bir parti vermezdi, kesin önemli bir karar açıklayacaklardı ama ne olduğunu anlamamıştım.

Yavaş adımlarla içeriye girdim. Beni direk balo salonuna yönlendirdiler. Salona doğru ilerlerken arka kapının önünden bağırışma sesleri geldi. Dönüp baktığımda beş tane arka arkaya araba vardı. Arabaların hepsinin önünde adamlar ve adamların ortasında yapılı, yakışıklı bir adam vardı. Ortadaki adam o adamların birine bağırıyordu, biraz yaklaştım ve bir süre izledim.

"Nasıl yaptın lan bunu! Küçücük çocuk ne yaptı lan sana, ne hakla vurursun lan çocuğa?" Diyip karşısındaki adama bir yumruk geçirdi. Kendimi bir an kontrol edemedim ve hızla yaklaşıp adama bir yumrukta ben geçirdim. Adamların hepsi şaşkınlıkla beni izliyordu ve ben adama saldırıyordum.

LotusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin