~Hyun
Yine uyanmıştım. Okula geç kalmaya niyetim yoktu bu yüzden hızlıca giyinip çıktım ve kulaklıklarımı takıp ayaklarımın ezberlediği yolun bitmesini bekledim. Okul bahçesine geldiğimde bir oh çekip içeri doğru yöneldim.
Sınıfa vardığımda kimse yoktu ve şuan seçecek olduğum sıraya muhtemelen yıl boyu oturacaktım. En önlerde oturmayı pek sevmem, zaten uzun boyumu şikayet edip daha arkalara gönderileceğimden emindim. En arka en köşe sıraya geçtim. Klasik ben."Selam."
Biri bana selam mı vermişti yoksa rüyaya mı dalmıştım, öğrenmenin tek yolu vardı. Kafamı kaldırıp baktım. Hep uzaktan gördüğüm güzel çocuk yakından çok daha samimi ve sıcak bir yüze sahipti. Sanırım aynı sınıfa düşmüştük.
"Selam Felix, ben Hyunjin.'
"İsmini bilmediğimi sanıyorsun, hem de her sınavda adından söz eden hocalar yokmuş gibi."
"Bu kötüymüş."
"Aynı fikirde olmamıza sevindim, kıçını kaydırırsan yanına oturmayı planlıyorum."
"Benimle oturmak istediğine emin misin? Sonra yer değiştiremezsin bak."
"Böyle bir kural olduğunu sanmıyorum."
"Ben koydum."
Tanrım, neden onunla konuşmaya bu kadar yavşak başladım ki? Etkilenmiş olabilirim ama bu kadar açık göstermek her şeyin başlamadan bitmesi olacak sanırım.
"Hyunjin buyurduysa bana da kıçımı onunkinden ayırmamak düşer sanırım."
Herkesle böyle dalga geçer gibi mi konuşuyor yoksa o da mı benimle ilgileniyor? Saçma düşüncelerinden arın Hyunjin! Bu güneş herkese parlayabilir.
Yanıma oturmuştu ve tüm gün boyu onu gözetledim. Ama benim aksime o ders dışında başka bir şey ile ilgilenmemişti. Sanırım hızlı başlayıp hızlı biten bir yaz dizisi olmuştuk. Onu takmamam gerektiğini anlamıştım ve bahçeye indim.
"Hyung buradayım."
Jeongin'in sesini de duyunca hayal dünyamdan tamamen çıktım ve ona doğru ilerledim. Bu çocuk artık benim yerime başkalarını rahatsız etmeli diye düşünmeden edemiyorum. Arada sırada verimli ders çalışsak da beni zorla gezmeye çıkarıyor. Aslında pek sosyal olmadığım için beni biraz açmaya çalıştığını biliyorum, ama bunun gezmekle olmayacağını söylediğimde bana kızıyor ve kahve ısmarlattırıyor. Paramı saçma sapan harcamamak için bu veletin istediği yerlere gitmekten başka seçeneğim kalmıyor benim de.
"Bu sefer nasıl bir yer buldun beni sürükleyecek?"
"Aslında bir yere gitmek için çağırmadım. Sadece seninle bir şey hakkında konuşmak istedim hyung."
Endişeli olduğu mimiklerinden ve ıslattığı dudaklarından belliydi. Belki de benim yerime gezecek başka biri bulmuştur. Kurtuldum.
"Hyung dün ben... ben sadece su almak için kantine inmiştim. Önümde çok sıra vardı ve susuzluktan ölecektim."
"Tüh ya öylesi benim için iyi olurdu aslında."
Sinirli bir bakış attıktan sonra göz devirdi ve konuşmasına devam etti.
"Ya hızlı halledin işinizi susuzluktan öldüm dedim. Sıradaki birisi bana döndü ve göz göze geldik. Sonra geri önüne döndü. Onun sırası geldi ve alacaklarını aldı. Sonra sıradan çıkarken elime aldığı suyu tutuşturdu."
"Hayırlı olsun kardeşim."
"Of beni bir bölmeden dinlersen ölür müsün sanki?"
Başarmıştım. Küçük ibneyi kızdırmak hoşuma gidiyordu.
"Tamam tamam, dinliyorum."
"Ben de gerek yok ben alacağım zaten dedim. İyi de bunu sana gerek olduğu için aldım dedi. Teşekkür ettim ve adımlayarak kantinden çıktık. Yarın öğle arasında kantin girişine gel bedelini ödersin dedi. Ben de kafa salladım ve bugün dediğini yapıp onu bekledim. Geldiğinde hadi gidiyoruz dedi. Anlam veremedim ama takip ettim. Beni arka bahçeye götürdü. Bir banka oturduk ve konuşmasını bekledim.Ben sana hayat suyu verdim, o zaman sen de bana çiçek açmalısın dedi. Bunu dedikten sonra kafam karıştı, bulutlara baktıktan sonra etrafa göz gezdirdi, daha sonra iç çekip bana döndü. Hüzünlü olduğunu düşündüm. Dudaklarıma yapıştı ve beni öptü hyung. Tanımadığım biri bana su aldı ve beni dudaklarımdan öptü. Geri çekildim ama o buna gülümsedi. İznim olmadan bunu yapacak cesareti nereden buldu ki. Yakasını tutup buna nasıl cüret ettiğini sordum. Çicek kızgın açtı eyvah dedi. Yakasını bir anda bırakıp sinirle oradan ayrıldım sınıfa döndüm."
"Bir takım aksiyon iyi gelmedi mi?"
"Hyung saçmalama. Tanımadığım biri yaptı bunu, sevdiğim kişi falan değil."
"Ne dememi bekliyorsun jeong ben bu konuda bir şey yapamam olan olmuş."
"Hyung...Ben ne yapmalıyım?"
Suç işlemiş bir çocuk gibi çaresizce bana sormuştu.
"Sakin ol. Bir şans vereceksen sadece ayak uydur onu tanımaya çalış. Ama eğer rahatsızlık duyuyorsan onu gördüğünde beni ara hemen gelip geçireyim kafasına arkasından."
"Şans mı vereyim? Ben bilmiyorum hyung, sanırım onu tanıyıp anlamam gerek, ama aradığımda geleceksin değil mi?"
Bebek.
"Sıkıldıysam gelirim."
"Neyse soranda kabahat."
-
Selammmmmmm!!!
Kısa bir bölüm oldu çünkü ilk defa fic yazıyorum ayrıca umarım çok klişe olmamıştır 😫
Gördüğünüz gibi Hyunlix'in yanında Jeongchan'ımız da var nasıl ama😋
Yeni bölümü çok kısa süre içinde atacağım çünkü hazır 😌
Sağlıcakla kalın~ 🖤