577 69 13
                                    

Boş odada gözlerini gezdirirken düşen yaşlar yanında olan tek kişiydi onun için. Pahalı bir otelin en üst katındaydı, karşısında şehri gösteren dev bir cam duvar vardı ama yanı boştu. Kimle geldiğini hatırlamıyordu yada tam anlamıyla ne yaptıklarını.

Gece hakkında hatırladığı son şey güzel bir ses tonuyla onu çağıran kişinin dudaklarına yapışmış olduğuydu. Sonra ne olmuştu, nasıl gelmişti buraya? Çarşafın altındaki bedeni tamami ile çıplaktı ve bunun farkında olmak dahada ağlamasına sebep oluyordu. Sadece yarım saat sonra gerçekler yüzüne vurmuş bazı şeyleri kabullenirken buldu kendini. Saat daha sabah altı civarıydı her taraf gri iken üstünü giydi.

Gece giydiği bu kıyafetlere nefretle bakıyordu şimdi. Kot ceketin iç cebinde bütün eşyaları duruyordu. Kart cüzdanı ve telefonu ev anahtarı da cebindeydi. Ayakkabılarını giydikten sonra yatağa tekrar bir bakış attı.

"Bana bak meleğim."

Sesinin tınısını hatırlarken yüzünü hatırlamıyordu. Bölük bölük kısımları hatırlamak için kendini zorluyordu ama zaten sonradan bilicekti. Hep sonradan hatırlardı o. Saçma bir rezilliğini unutmak için geldiği yerden çok daha rezil bir şekilde çıktı.

Dün gece yaşadığı şeyler belkide hayatının hatalarıydı. Daha okula gidiyordu ve hamile kalması demek herşeyi bozardı.

Eve yürüme mesafesinde ki bir otel de kalmak tek artısıydı. Jisungla yolda konuşmuş onun hastahanede uyandığını hatta akşam kavga dövüşten kendini zor kurtardığını öğrenmişti.

Evinin sokağı ilk kez bu kadar uzun geldi ona, evin önündeyken karşılaştığı Chris in garip gülümsemesini bile farketmedi. Sadece eve girdi ve koltuğa kendini bıraktı. Kesinlikle hamile kalıcaktı fazla emindi. Doğum kontrol hapıydı düşük şansıydı bunların hiçbir faydası yoktu ona. Her ne yaşadıysa bedelini ödeyecekti. Asla bu kadar içmezdi normalde çok dikkatli olurdu ama bu sefer saçma bir olayı büyütüp kendine bir yara daha açmıştı.

Sabah ağlamamış gibi hıçkırırken yorgunluğu yüzüne tekrar tekrar çarpıyordu.

Sadece bir saat daha verdi kendine ve sonra ceketini kaptığı gibi çıktı evden. Yan evin önünden geçerken gelen bağırışları duymak onu biraz duraksatsada bahçede ağlayan star ı görmek onu korkutmuştu. O an o bahçe kapısı açık olmasaydı üstünden atlama potansiyeli bile olabilirdi. Hızla küçük kızın yanına giderken star ondan önce davranıp koşarak yanına gelip sarılmıştı.

Ne kadar tutmak istesede oda gözyaşlarını minik bedene sarılırken akıtmaya başladı. Vay be bugün ne çok ağlamıştı, hemde belkide daha oluşamamış bir mucizesi için. Onlar bahçenin ortasında ağlayıp sakinleşirken camdan atılan alyans pat diye hyunjin in kafasına düşmüştü. Zaten yere yakın durduğu için eğilip aldığında içinde yazan ~L~ harfi bu yüzük kimin ki düşünmeye atıyordu? Ama otele gitmeliydi. Starıda bırakmak istemiyorduki?

Onun bu isteğinide içerden çıkan Mina karşılamıştı. Mina Fey in kız kardeşiydi ve kulaklıklarıyla çıkıyordu evden. İçeriye doğru bağırdığı "star ile parka gidiyoruz." cümlesinden sonra dönüp hyunjin e gülümsedi. Mina fazla kulaklıkların çıkaran biri değildi zaten, insan gürültüsündense müzik onun için en iyi seçenekti.

Onlar parka ilerlerken hyunjin de otele geri döndü. Resepsiyonla yaptığı uzun bir konuşma sonucu kamera kayıtlarına bakması şansı bile yoktu, ve müşteri gizliliği için kimin o odayı tuttuğunuda söyleyemiyorlardı.

"Bakın hanfendi benim bunu öğrenmem gerek ben ben-"

Nasıl pat diye hamile olabilirim diyebilirdi ki?

"Üzgünüm efendim anlıyorum öğrenmek istiyorsunuz ama bunu yapamayız birimde uyduğumuz kurallar ve yaptığımız büyük anlaşmalar var, kişisel veriyi korumalıyız."

Hyunjin şuan öyle bir kafadaydıki müdür ile konuşup resepsiyonluk için işe alınıp alınamayacağını düşünüyordu. Sonra eli ceplerine gitti, neden veya nasıl olduğunu bilmiyordu bir an öyle gerçekleşmişti. Cebinde hissettiği kağıtı çıkarıp bir yandan da dışarı çıktı. Orda bir telefon numarası vardı ama altında

"Sadece ihtiyacın olduğunda aramalısın, ikimizinde bazı şeyleri unutması gerekli"

Yazıyordu? Unutması mı? Ne düşünmeliydi? Ya da ne yapmalıydı hatırlamıdığı bir gece yaşamıştı ve unutması istenmişti.

Sonra otel önüne çok tanıdık bir araba yaklaştı, bu kadarı olmamalı diye düşünürken içinde çıkan Chan hyunjin için o anki bir şok dalgasıydı, bugün kaçıncıydı bu? Ayrıca o neden bu otele geliyordu?

Dayanamadı. İhtiyacı falan varmıydı bilmiyordu ama bu konuyu konuşmalılardı. Numarayı hızla girerken elleri titrese bile kendini durdurmadı. O numara çalarken gözlerini birkere christen ayırmadı.

Derken Chan iç cebine elini attı ve 2. telfonunu çıkardı. Hyunjin hayır hayır diye geçirmeden duramazken telefon açıldı, Chan eş zamanlı kulağına götürdü ve o can alıcı kelime duyuldu.

"Alo?"

Numara Ona aitti. Sesi ve görüntüsü herşeyi açıklıyordu.

Ama o an hyunjin neye üzülüp neye ağlıyacağını bile bilmiyordu. Taşındıkları ilk aydan beri aşık olduğu adamdan muhtemel hamile olduğuna mı? Bu olay ile ilgili hiçbir şey hatırlamamasına mı veya Chan ın gerçek bir evliliğe ve çocuğa sahip olmasına mı? Ne yapıcağını bilmemezi gerçekten çaresizliğin dibinde hissettiriyordu. Artık neler olucaktı?

this life | hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin