Nedir bu sonsuz karanlık? Gerçekten öldüm mü? Ah ne güzel. Bu hayatta bazı şeyleri başarabiliyormuşum demek ki! Göğsümün üzerinde hissettiğim baskı beni zorluyordu. Karanlık bölünüyor ve benden ayrışıyordu. Bütün hücrelerim dudaklarımda ki dudaklardan gelen havayla tekrar can buluyordu adeta. Ve ben yine başaramamıştım. Ciğerlerime dolan bir miktar suyun genzimi yakarak dışarı çıkışını hissediyordum. Deli gibi öksürdüğümü anımsıyorum ve acıdan gözlerimi sımsıkı kapattıyorum. Koluma sarılan bir el aynı zamanda sırtımı sıvazlıyordu. Böyle kötü bir anda yanımda hissettiğim bu beden bana garip bir güven veriyordu.
Öksürüklerim bir süre sonra düzene girdiğinde sımsıkı yumduğum gözlerimi açmıştım. Yanımdaki beden bedenimi daha da dikleştirip yüzüme baktı. Gözlerim gözlerine değdiği an kalbimdeki kıpırtı beni sarsmıştı. İlk bakışta aşk hani gerçek değildi. Noel babanın gerçek olmadığını öğrenen çocuklar gibi hüzünlüydüm. Zaten daha yeni hayata dönmüş olmanın verdiği duygusallıkla da gözlem doldu ve küçük bir bebek gibi sesli bir şekilde ağladım. Yanımda ne yapacağını bilemeden bir süre bekleyen adam sonrasında bu halime acıyacak olmuş ki sırtımı ''Geçecek.''dercesine sıvazladı.
Neydi bu yaşadıklarım ve hissettiklerim öyle! 15 dakika içerisinde intihar etmiş ve ardından tekrar hayata dönmüştüm. Bir de yetmezmiş gibi beni kurtaran adama karşı garip bir şeyler hisseder gibi olmuştum. Bedenimi değil de aklımı yitirmiş olabilir miydim? Dakikalar içerisinde nasıl gerçekleşebilmişti bu! Gerçekten aklım almıyordu. Bir kurşun mu döktürsem? Ah kafam çok karışık.
Ağlamalarım artık bir iç çekme halini alınca bakışlarım beni kurtaran adama döndü. Bu hareketimle gözlerindeki paniği gördüm. Sanki aniden sözlü yapan öğretmeninin karşısında hazırlıksız kalmış öğrencinin bakışları vardı gözlerinde. Tabi ya dedim içimden. Her gün ölmek üzere olan hayır hayır intihar eden birisini kurtarmıyordu ya. O da bilememişti ne diyeceğini. Teselli mi etmeliydi? Bir dahaki sefere artık mı diyecekti! Ahahah benim gibi bir deli değilse muhtemelen demezdi tabi.
Düşüncelerimin saçmalığından hala aklımın tam olarak yerine gelmediğini anlamıştım. Bakışmalarımız artık anlamsızlaştığı için de gözlerimi kaçırmış ellerimle uğraşıyordum. Ne diyecektim ki ona. Düşünmeden konuşmaya başladım.
-T-teşekkürler. '' Teşekkürler mi ? Başka bir şey bulamamış mıydım!
- Rica ederim. İyisiniz şimdi dimi? '' Ne nazik bir beyefendi.
- İyiyim, sağ olun. Ben ... şey yani ...'' Ne geveliyordum ağzımda öyle.
-Ayağınız mı takıldı düştünüz, başınız ağrıyor ya da dönüyor mu? İsterseniz sizi bir hastaneye götürebiliriz?
-H-hayır yani ayağım takılıp düşmedim.'' Bakışları üzerimde yoğunlaştı. Bir süre dediklerime inanamamış gibi gözlerimde gezindi gözleri. Sonrasında ise bu duyguyu uzun sürdürmemek adına bakışlarını kaçırdı benden.
- Kendinizi sorumlu hissetmeyin sizden hesap soracak değilim. Size burada hayat güzeldir şöyle umudumuzu yitirmeyin böyle direnin konuşması yapmayacağım. Hayat sandığımızdan çok daha zordur. Her anında mücadele etmeniz gerekir. Sadece şunu söyleyebilirim ölümünüz ailenizi tanıdıklarınızı oldukça yaralayacaktır elbet ancak siz kendi ölümünüzden hiç yara almayacak mısınız? '' Beynimde birden yanan bir ışık gibiydi bu soru. Ölümüm beni nasıl etkileyecekti. Her şey bir karanlıktan ibaret miydi yoksa ben aynı zamanda acı çekmiş, yalnız kalmış, kimse tarafından anlaşılmamış beni de mi yüz üstü bırakıyordum. Ben de mi ona acı çektirip, yalnız bırakıyordum. Yaşadığım ruhsal acı o kadar büyüktü ki ben kendimi görememiştim. Ruhumun acısı dinerse kurtulurum sanmıştım. Ama öyle olmazdı. Asıl ben kendi hayatımı çalıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINIR
Novela JuvenilKPSS 'ye 5. kez giren ve hayattan bezmiş bir öğretmen adayı. Ölmek üzere olan kızın hayatını kurtaran bir adam , Peki her şeyin sonu olduğunu düşündüğü ölüm duygusu ve isteği, bu iki genci bir araya getirecek miydi ? Belma&Fırat 18.09.21 (#kpss'...