2; math project

394 49 7
                                    

aralikli olarak atarim bolumleri, yani bir gun teacher's pet, bir gun de buna atarim diye umuyorum bakmayi unutmazsam..

keyifli okumalarr.

ertesi gün jeongin, hyunjin'i bulmuş ve yanına gitmişti. derdi neydi onu da anlamamıştı. 'ne oldu?'

hyunjin gelen küçüğüne gülümsemiş ve omuz silkmişti. "hiç, sabah sabah canım seni çağırmak istedi."

jeongin göz devirdi. canının isteklerine göre davranamazdı. jeongin'in ders çalışması gerekti. 'ders çalışmam gerekiyor.'

"ondan önce, bana olan borcunu ödemen gerekiyor. sonuç olarak dün seni kurtardım, değil mi?" jeongin derin bir nefes verdi. dışarıdan bakınca çok egoist birine benziyordu ve jeongin'e göre öyleydi de. 'ne istiyorsun?'

"bilmem, daha karar vermedim. bugün çıkışta benimle gelebilirsin." jeongin hafifçe başını salladı. ardından yanından ayrılıp kendi sınıfına ilerlemişti. çıkışa kadar teneffüslerde ders çalışmıştı. hyunjin onu bahçede göremeyince sınıfına göz atmış ve bir köşede test çözdüğünü görmüştü. birileri onunla uğraşmazsa, gerçekten çok çalışıyordu.

minho'nun yanına gidip saçlarını karıştırmıştı. minho ters bakışlarını ona yönlendirdi ve pipetini kolasından çıkartıp hyunjin'in saçlarına soktu. hyunjin iğrenerek pipeti yere attı. "bana bak, jeongin'i çıkışta nereye götüreyim?"

"ne bileyim ben oğlum? git nereye istiyorsan götür." hyunjin dönüp 'mal mısın', der gibi ona bakmaya başladı. "sevgilinle it gibi gezmediğiniz yer kalmadı. bir tane bile önereceğin yer yok mu yani?"

"chan'ımı karıştırma. hem chan ile jeongin bir mi gerizekalı? jeongin'in nelerden hoşlandığını bilmeden müneccim boku yemiş gibi onu şahane bir yere götüremezsin. basit bir kafeye gidin işte. bir kahve içersiniz falan."

hyunjin göz devirse de, bir bakıma minho haklıydı. oflayarak arkasına yaslandı. bir süredir jeongin aklında dönüp duruyordu ve çıkmıyordu. onu yanında tutmanın tek yolu da buydu.

---

çıkışta buluştuklarında jeongin ona döndü. 'gelmek zorunda mıyım?'

"evet, hatırlatırım bana borçlusun. seni o aptallardan tamamen kurtardım." jeongin iç çekmiş ve hyunjin'in peşinden adımlamıştı. bir kafeye geldiklerinde jeongin limonata söylemişti ve hyunjin karamelli latte söylemişti. birlikte oturup içeceklerini içerken ara ara sohbet etmişlerdi. hyunjin onunla ilgili daha çok şey öğrenmek istiyordu.

"matematik ile aran iyi değil mi?" jeongin başını salladı. "güzel, benim aram berbat ve bir proje ödevim var. bana yardımcı olursun, değil mi?"

'benden bir sınıf üstte olduğunu biliyorsun, değil mi? 4 konularını bilmiyorum' hyunjin oflayarak jeongin'e bakmıştı. "hadi ama bence konu anlatımına baksan yarım saate yaparsın. bu akşam bana gelmeye ne dersin?"

jeongin hızla başını iki yana salladı ve bakışlarını kaçırdı. 'akşam olmaz. izin alamıyorum. yarın okul çıkışı olsun.'

hyunjin'in kaşları çatıldı. "akşam bana geliyorsun jeongin? gerekirse ailenden ben izin alırım ve aynı sınıfta olduğumuzu söylerim."

jeongin başını iki yana salladı. 'izin vermezler. hiç arkadaşım olmadığını biliyorlar ve inanmazlar.'

"hiç arkadaşın yok mu? seungmin?" jeongin kaşlarını çatarak ona baktı. seungmin'i nereden biliyordu? "bakma öyle. okuldaki herkesi tanıyorum. seungmin daha önce seni tanıdığını ve arkadaş olduğunuzu söylemişti."

i'll be with youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin