6. BÖLÜM

904 23 3
                                    

Telefonu gülümseyerek kapatıp yatağıma fırlattım. Oh be, şimdi rahatlamıştım Turna'yı kıramayıp davetini kabul ermiştim fakat abisiyle karşılaşmak benim için iyi olmazdı. Kendimi buna hazır hissetmiyordum heleki bu mesaj atma haltını yedikten sonra karşısına çıkıp gözlerine bakacak yüzüm yoktu. Tunç'un onayladığı kombinin üzerine beyaz bir straplez giyip kalın fermuarlı küçük siyah çantamı elime aldım telefonu' da çantanın içine sıkıştırsıktan sonra bir sokak arkada oturan arkadaşımın evine doğru yürümek için evden çıktım.

Lise de samimi olduğum üç kız vardı onlar dışında kimseyle aram olmamıştı üniversite de bile böyle bir arkadaşlık ortamı kuramamıştım ne yazık ki. Zaten çekingen bir kızdım her ortamda ben burdayım diyen bir kişiliğim yoktu aksine çok zor alışırdım.

Zaten oldukça yakın olduğum eve geldiğimde dış kapının açık olması nedeniyle zile basmadan merdivenlere yöneldim. Asansörü kullanabilirdim fakat şu sıralar fiziğime baya dikkat ediyordum. E tabi birde okuduğum meslek nedeniyle fiziğim benim için hayatımın en öncelikli alanıydı.

İki kat merdiven çıktıktan sonra daire kapısının önüne geldiğimde usulca zile bastım. Turna, sanki beni kapıda bekliyormuş gibi, zile basmamla parmağımı çekmem arasındaki kısacık zaman zarfında kapıyı açtığında, kapı zilinin melodisini birlikte dinledik.

"Berceste!" diye bağırdı beni gördüğünde. Büyük bir sevinçle kollarını açtığında bende kollarımı açtım ve sımsıkı sarıldık.

Turna Sakarya'da okuyordu. O yüzden artık eskisi gibi sık sık görüşemiyorduk. Görüştüğümüzde ise birbirimizi asırlardır görmüyormuş gibi özlem gideriyorduk. Aslında bunu çok seviyordum. Araya mesafeler girdiğinde kopmayıp daha da güçlenen bir bağımız vardı. Nihayet sarılmamız bittiğinde beni içeri davet edecek kadar nazik olmayıp direk kolumdan tutarak salona doğru sürüklemişti.

"Bırakmam bu gün burda kalıyorsun. Sana anlatacağım dağ kadar dedikodu birikti. Ellerin memleketinde kimseyle muhabbetde edilmiyor valla. Çok özledim seninle konuşmayı.

Ona gülümseyerek.

" İnan bende çok özledim. Akademi'de bir tane kız var, şimdilik iyi gibiyiz ama asla senle aramdaki samimiyeti bulamıyorum hiçbir yerde. Kafayı yemek üzereyim." diyerek katıldım ona

"Yok yok, ben kafaya koydum abime alacağım seni. Allah muhafaza, Gidip elin adamıyla evlenirsen ben çat kapı her kafam estiğinde kapına dayanamazsam kafayı yerim!"

Espriydi tabi ki.. Bir kaç saniye dona kalsamda gülümsedim.

"Hadi, geç otur lütfen" diyerek masayı gösterdi

Masada aynı yaşlarda olduğumız Nisan ve Esra da vardı Turna'nın kuzenleriydi aynı zamanda lisede çok yakın olduğumuz bir diğer arkadaşımız olan Ceylan da masada otururken beni gördüğünde ayağa kalkarak sırıtttı ve kollarını kenara açarak yanıma doğru geldi.

"Berceste!" diye ciyakladı Ceylan. "Pılis hanım" dedi ardından.

"Ceylan..." dedim göz devirerek beni saran kollarını ellerimle tutup okşadım.

"Biz seninle ayda bir kaç kez görüşüyoruz." dedim yıllardır görmemiş gibi verdiği tepkiye.

"Evet ama bu benim Turna'yı kıskanmadığım anlamına gelmez." dediğinde tipinin aldığı hale gülümseyip bende ona sıkı sıkı sarıldım.

"İyi hadi madem bekletmeyelim sofrayı."

Dediğimde beni onaylayarak masadakş yerine geçti.

Turna, "Bu akşam yemekleri kendi ellerimle yaptım habeeiniz olsun. Eper beğenmezseniz belli etmeyip ellerine sağlık Turnacım çok güzel olmuş nasıl yaptın bunları böyle ah hamarat arkadaşım benim tü-tü-tü maşallah diyorsunuz." dediğinde gülerek masada kendime bir yer buldum.

Turna yemekleri koyup dağıtmaya geçtiğinde kuzeni Nisan en rahat yer onun olduğu için, oturup kalkma konusunda sıkıntı çekmeyeceğini söyleyerek Turna'ya yardımcı oldu ve yemekleri birlikte servis ettiler.

Yemekler servis edildiğinde tabağımdaki köfteden tadımlayarak başladım. Daha köfteyi ağzıma yeni atmıştım ki,

Ceylan "Ellerine sağlık Turnacım çok güzel olmuş nasıl yaptın bunları böyle ah hamarat arkadaşım benim tü-tü-tü maşallah" dediğinde ağzımdaki lokmayı püskürte püskürte gülmemek için elimi dudaklarıma kapadım.

Turna bozarırken Ceylanın koluna çimdik atarak, "Yalancı seni!" diyerek güldü.

"Yok valla arkadaşım niye yalan söyleyeyim çok güzel." dedi Ceylan.

Kapı çalıp Turna masadan kalkmak zorunda kaldığında herkes rahat rahat gülmeye başlamıştı Crylanın söylediklerine.

"Valla güzel olmuş canım ne dedim ben şimdi sanki." dedi Ceylan sırıtarak. Lokmamı çiğneyemeden gülerken Turna'nın geldiği yöne doğru gözlerim kaydığında ağzımda gevelediğim lokmam boğazıma takılmıştı!

"Kızlar Abim de gelmiş. Nisan bir sandalye daha getirir misin rica etsem kuzi." dedi Turna. Tunç gözlerini masadakilerde gezdirirken bana değdirdiğinde bir saniyeden daha uzun bir süre gözlerimde kalışı yüreğimi ağzıma tırmandırmıştı.

Öksürmeye başladım.

Ceylan hızla önümdeki su bardağını bana uzatırken bir yandanda sırtıma vurmaya başladı. Suyu içer içmez kendime geldiğimde Ceylan'a yeterli der gibi yapıp yerine oturtturdum.

Bakışlarımı Tunç dan çekip, Turnaya diktim.

"Turna hakikaten, ellerine sağlık yani!" dedim kinayeyle.

"Ya o kadar mı kötü olmuş?" diye sızlandığında bakışlarımı onlardan çekip önümdeki tabağa diktim. Rahatsız olmuştum ve bu her halimden belliydi.

"Nisan, dur kalkma." dedi Tunç. Şuan kime bakıyordu bilmiyordum muhtemelen Nisan'a

"Ben gideyim, kız kıza toplandığınızı bilmiyordum bu gün." dedi imadan uzak bir sesle.

Esra, "aaaa olmaz hayır." dediğinde ona baktım. Bu defa Ceylan girdi söze.

"Aynen Tunç abi ya. Hepimizi tanıyorsun zaten, Esra ile Nisan Kuzenin. Bizi de az görmedin Turna'nın yanında." dediğinde Bakışlarımı ekseriyetle Tunç'a çıkardım.

"Berceste, sende söylesene."  diye omzumu dürttüğünde afallayarak bir saniyeliğine Ceylan'a bakıp tekrar Tunç' a çıkardım bakışlarımı. Gözlerini dikmiş ne diyeceğimi gerçekten merak eder gibi bakıyordu yüzüme.

"Ee.. Tabi. Buyurun lütfen yabancı kimse yok rahatsız olmayız."

Dedim güçlükle ve zorla gülümsemeye çalıştım. Cümlem ağzımdan öyle çıkmıştı ki; yalan söylüyorum git! Hemen! diye, dile gelip bağırmasa şaşırırdım.

Tunç başını hafifçe eğerek. "Teşekkürler Berceste. Ama ben, bi annemi göreyim diye uğramıştım size iyi eğlenceler." deyip arkasını dönüyordu ki, Turna bir kahkaha patlattı.

"Tarihte bir ilki yaşıyoruz şuan!" dediğinde neyi kastettiğini ben ve masadaki herkes çok iyi anlasa da, Tunç hiçbir şey anlamadığını belli ederek tek kaşını olabildiğince çatıp Turna'ya baktı.

"Abim on yıldır ilk defa, Berceste'nin adını doğru söyledi." deyip güldüğünde masadakilerde ona eşlik ederken, Tunç başını çevirerek çatık bir şekilde bana baktı ve Turnaya dönüp.

"Öyle mi? Ne diyordum ki?" diye sordu merakla.

"Hatırlamıyor musun?" diye sordu Turna şaşkınlıkla.

Ceylan, "Ama, okadar yüklenöe şimdi abine Turna, bence de Beste demek Berceste demekten daha kolay, Tunç abiye hak veriyorum o konuda kusura bakma Berceste." dediğinde masadaki bıçağı alıp boynumu kesmek istemiştim.

Tunç gözlerimin içine bu defa çok farklı bir ifadeyle baktığında, tümüyle masaya doğru döndü tekrardan. Hafifçe yaklaştıktan sonra bakışlarımdaki bakışları yoğunlaşmıştı. Uzunca bir süre bana baktıktan sonra,

"Köfte yapacağını bilmiyordum Turna." sözleri döküldü dudaklarından.

"Tüh," dedi bakışları bana işkence ederken.

"Şimdi ben bu teklifi nasıl reddederim."

BERCESTE +18 TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin