Onlardan kaçarken adamlarına yakalanırsak ATEEZ:
(mafya/yandere)
Kim Hongjoong:
-Size ne kadar kızgın olsa da adamlarına size karşı kibar davranmasını söyledi.
-Sizi odaya bırakan adamlar çıkmış ve onunla baş-başa kalmıştınız.
-"Neden?"
-Sadece yere bakıyordunuz. Cevap verememiştiniz bile.
-Ayağa kalkmıştı.
-Ve size yakınlaşmıştı.
-"Beni sevmeye çalış."
-"Lütfen."
-"Sana zarar vermek istemiyorum."Park Seonghwa:
-"Sana...Sana bir şans daha veriyorum!"
-Masanın üzerindeki şeyleri anlık sinirle devirmişti.
-"Ama sen! Sen sürekli o şansı yok ediyorsun! Neden konuşmuyorsun?!"
-Kolunuzdan tutmuş ve sizi şöminenin yanına getirmişti.
-Elinizle bileğini tutmanızı sağlamıştı.
-Sonraysa elini ateşe doğru tutmuştu.
-Onun elini hızla çektiğinizde ağladığını görmüştünüz.
-"Bana verdiğin acı elimin tamamının yanmasından daha kötü, anlıyor musun?"Jeong Yunho:
-Oda tamamen karanlıktı, en küçük gün ışığı bile yoktu.
-Onun sadece pencere önünde duran siluetini görmeniz bile korkmanıza yetmişti.
-"Vay, vay, vay! Y/N hanım?"
-Yavaşca yanınıza gelmiş ve ellerini saçınızda gezdirmişti.
-"Sonda bana yakalancağanı bilerekten kaçman...Çok zavallıca."
-"B-ben..."
-"Şşşt..." Parmaklarını dudaklarınıza koymuş ve kulağınıza fısıldamıştı.
-"Benden kaçamazsın, bebeğim."(Y/N'niz:beyefendi ne yapıyorsunuz amk)
Kang Yeosang:
-Karşısında durduğunuzda size oturmanızı söylemişti.
-Ortam fazla soğuktu, sadece elindeki belgelerle uğraşıyordu.
-Sonunda kafasını kaldırıp size baktı.
-"Sanırım fazla iyi davranıyorum."
-Derin nefes alıp şakaklarını avuşturdu.
-Ve ayağa kalkıp yanınıza geldi.
-"Sana ceza vere bilirdim, işkence ede bilirdim, seni döve bilirdim. Ama yapmıyorum."
-"Bu yüzden iyi niyetimi ve sana karşı hassaslığımı kullanma."(bensiz devam ede bilirsiniz.)
Choi San:
-"Bana yapmadığını söyle."
-Hayal kırıklığı ve öfke dolu bakışlarla size bakmıştı.
-"Sana güvenmiştim! Beni artık gerçekten sevdiğini sandım!"
-Yanınıza gelmiş ve elini kaldırmıştı.
-Ama size vuramamıştı.
-Onun yerine yanağınızı okşamaya başladı.
-"Bundan sonra sana güvenmeyeceğim."
-"Ve bir hafta odadan çıkmayacaksın, evde dolaşmak bile yasak sana."
Jung Wooyoung:
-"Cadıcığım?"
-Sizi odaya getirdikleri gibi sarılmıştı.
-Saçlarınızı kokladıktan sonra konuştu.
-"Demek benden kaçmak?"
-Gözlerinizin içine bakmıştı.
-"Korkma. Sana dokunamadığımı biliyorsun."
-Ellerinizden tutmuş ve buruk gülümsemeyle size bakmıştı.
-"Ama sen beni fena kırıyorsun..."(woo bana aşşırı laito vibe veriyor...cadıcığım laito diyor yui'ye
ayrıca beyefendi alçalanım yay yani bir randevuys çıkalım ne dersiniz?)Choi Jongho:
-Çatık kaşlar, birleşmiş eller...
-Sinirli görünüyordu, hem de bayağı.
-Hafifçe yutkunduğunuzu farketti.
-"Sen...Ne hakla?"
-Tek kaşını kaldırmıştı, cevap vermemeniz onu daha çok sinirlendiriyordu.
-"Dilini kedi mi yuttu?"
-Çenenizden hafifçe tutmuş ve ona bakmanızı sağlamıştı.
-"Gözlerime bakamayacağın hareketler yapma."y/n'ler aşırı şanslı acaba neden hep tabaklarını itiyorlar merak ediyorum...
istek için teşekkürler iekkz7 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEEZ | Reactions
Random⚛︎ Bir takım olaylar ve bazen çeviriler. ⚛︎ İstek alıyorum, lakin smut olmaması şartıyla. ⚛︎ Çok öyle ciddiye almayın, sıkıntıdan başladığım bir kitap. Ayakkabılarını çıkar, sağ ayakla gir.