BAĞ EVİ

174 9 2
                                    

'Bir daha da beni aramadı. Bende onu aramadım. Beni öldüren bir adama ne diyebilirdim ki; en fazla kusursuz bir cinayet işlediği için tebrik edebilirdim. Ama ölü kadınlar hiç konuşmazdı.'

Duyduklarım karşısında şok olmuş bir ifadeyle ona bakıyordum daha fazla onun saçmalıklarını dinlemiycektim. Sinirle ayağa kaltığımda elimde bir el hisettim ona baktığımda endişeli bir şekilde elime bakıyordu. Bende gözlerimi elime çevirdiğimde cam parçacıklarından dolayı kanayan elimin kanlarının kuruduğunu gördüm. Elimi ondan kurtarmaya çalışırken camların daha da derine girdiğini hissettim. Hiddetli bir şekilde ona bakarken bağırmaya başladım.

- Ya yumruğu çakıcam gözüne ne dokunuyorsun, bana bir daha sakın dokunma!

- Meraklı değilim sana dokunmaya elin kötü görünüyor. Sana yardım edende kabahat kıza bak ya.

- Sana ne benden bu yardım etme çabası ne sende ki?

- Bana yardım et diye yalvaracağın günler de gelecek.

- Hahaha ya sen ne komik çocukmuşsun ölsem senden yardım istemem.

- Ne uzattın be

tam cevap vereceğim zaman bacaklarımdan tutup ani bir hareketle ayağa kalktı. Bende onun sırtını yumruklamaya başladım ve bir yandanda ona sövmeye başlamıştım. Odadan çıktığımızda herkes kıkırdayarak bize bakıyordu buna küçük kız kardeşimde dahil hepsine kızgın bakışlarımı yönelttim.

- Yavrum Baran napıyorsun? Bu hal nedir?

Baran babamın sorularına cevap dahi vermeden merdivenlerden inip kapıda daha önceden fark etmediğim arabasına doğru ilerledi. Arabanın kapısını açıp beni içeri oturtacağı sırada daha fazla tepinmeye başladım ve girmemeye çalıştım ama sadece çalıştım. Daha sonra beni içeriye itip hızla kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçip oturdu. O anahtarı kontağa taktığında bende fırsattan istifade arabadan inmeye çalıştım. Tam kapıyı açmış iniyordum ki Baran kolumdan tutup sertçe kapıyı kapattı, bana sinirli bir bakış atıp arabanın kapılarını kilitledi. Şimdi kaçmak için hiç bir yolum yoktu. El mahkum buna daha fazla karşı çıkmamaya karar verdim sanki karşı çıksam birşey yapabiliyordum...

Sessiz geçen yolculuğun ardından yeşillik dağ alanının bulunduğu bir mevkiye gelmiştik. Bu alanda bir bağ evinden başka hiç bir şey yoktu. O arabadan indiğinde bende onun peşinden arabadan indim. Bağ evine doğru gidiyordu bende onun tam arkasında onu takip ediyordum bir anda onun kolunu yara olmayan elimle tutup kendime çevirmeye çalıştım Maşallah o vücudu yani nasıl çeviriyim tutupta, durup bana tam olarak döndü. Neden buraya gelmiştik, burada ne yapacaktık bunları sormak için onu durdurmuştum.

- Neden buraya geldik ? sinirli bakışlarımı ona yöneltiyordum.

- Bir kaç gün burada kalıcaz. ben daha ağzımı açamadan o önüne dönüp yoluna devam etmeye başlamıştı.

- Ya sen saçmalamaya başladın iyice ne demek bir kaç gün burada kalıcaz ? yürümeye ve yine, yeni, yeniden ona saydırmaya başladım. Ama o beni hiç umursamadan bağ evinin kapısını açmaya çalışıyordu. Kapıyı açtığında birlikte içeriye girdik. O koltuğa oturduğunda ben hala evi inceliyordum. Kahve ve beyaz tonları kullanılmıştı ve güzel dekore edilmişti. Ona baktığımda beni izliyordu bende ona ne var anlamında kafamı sağa sola salladım. Başıyla koltuğa geçmemi işaret etti. Onun dediğini yapıp karşısında ki tek kişilik koltuğa oturdum.

- Seni buraya birbirimizi tanıyalım ve birbirimize alışalım diye getirdim. Sonuçta bu evlilik illa ki olacak.

- Acaba hiç bana sordunuz mu? bu evliliği istiyor musun diye şaka gibi ya şuna bak.

- Sanki töre'yi bilmiyorsun. Bide sana gelip sorucaklar mıydı?

- Tamam ama bu evlilikte seninle anlaşma yapıcaz.

- Ne anlaşması?

- Evlenicez ama sonradan boşanıcaz.

- Hahah kızım sen dalga mı geçiyorsun benimle töre'de boşanma diye birşey yok bunu kafana sok sen istesende istemesende bu evililk olucak. Anlayacağın bana alışmaya bak.

- Önlöyöcöğön bönö ölöşmöyö bök. somurtup koltukta öbür tarafa döndüm. Bununla uğraşamıycaktım.

O elimde ki kurumuş kanları temizlemek ve cam parçalarını çıkarmak için ilk yardım çantasını getirmeye gitti. Bende onu beklemeye başladım. O geldiğinde elimi tuturak kendine doğru çekti biraz baktıktan sonra çantadan cımbız alarak elime saplanan camları çıkarmaya başladı ve bende o anlık acıyla bağırmaya başladım.

- Ya yavaş ol ayı.

- İnsan hiç müstakbel kocasına ayı der mi ? Dediği şeye karşın sadece gözlerimi devirdim pabucumun kocası. Son kalan parçayı da çıkaracağı zaman, ki o daha çok derine batmış. Çıkardığı zaman o kadar çok acımıştı ki kükrememek için onun kolunu ısırdım. Acımış olmalıydı ki hemen kolunu tuttu. Hehehehe canım müstakbel kocamın kolunu ısırmıştım...

MERHABA CANIMCIMLAR OKUDUKTAN SONRA VOTE VE YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİN PLEASEE!! HADİ YENİ BİR BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZZ :*** CANIMCIKLARR

EVLENMEK İSTEMİYORUM!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin