thirteen

367 56 9
                                    

Changbin'in Felix'i öpmesinin üzerinden 3 gün geçmişti. Ve Felix resmen ondan kaçmak için elinden geleni yapıyordu.

Changbin'i gördüğü an yolunu değiştiriyor, geç çıkacağını söyleyip beklemesini istemediğini mesaj atıyordu.

Şimdi ise Changbin'in kendisini kafeteryada görmemesi için kampüsten çıkmış bir kafede oturuyordu.

Sürekli kendi kendine düşünüp durmaktan yorulmuştu. Yaşadıkları küçücük şey onu biraz fazla etkilemişti. Hoşuna gitmişti fakat yüzüne bakmaya çok utanıyordu.

Felix'in kaç gündür yüzünü doğru düzgün göremeyen Changbin araya girdiklerinde  kafeye gitmeye karar vermişti.

İçeri girdiği gibi kenarda oturup telefonuyla oynayan Felix'i görmeyi beklemiyordu.

"Demek ki bu yüzden seni göremiyordum.." diye mırıldandı.

Kahvesini yavaş yavaş yudumlayarak telefonuna bakarak gülümsüyordu. Hâlâ kendisini fark etmemesine ve bu kadar sık gülümsemesine biraz siniri bozulmuştu. İçeceğini sipariş etmiş servis edecekleri masayı söyleyerek karşısına oturmuştu.

"Selam." Kendi dünyasında olan Felix onu fark etmeyerek sese başını kaldırmıştı.

"Se- Changbin!?" Karşısında yüzüne son zamanlarda beğendiği gülümsemeyi yerleştirmiş ona bakıyordu, Changbin.

"Beklemiyordun sanırım ha? Yanlış mıyım güzelim?"

"Hm.." Aklına dolanlarla kulakları kızarmıştı, Felix'in. 'Bu kadar küçük şeye nasıl utanabilirsin? Öpüşsek neler olur düşünemiyorum. Niye düşüneyim ki zaten salak!'

"Duyuyor musun beni? Dalgın gözüküyorsun bebeğim." Elinin tersini uzanıp yanağına sürtmüştü.

"İyiyim ben." Elini hızlıca ittirerek kahvesini içmişti.

"Pekâlâ. Şeyi merak ediyorum kaç gündür neden benden kaçıyorsun?"

"Neden senden kaçayım ki? Nereden çıkardın bunu!" İç sesi şuan kesinlikle dediği şeye gülüyordu.

"Bilmem, sence neden?"

"Kaçmıyorum. Sadece yoğunum şu sıralar. Beni beklemeni istemedim."

"Beni gördüğünde yolunu değiştirmeni göz ardı ediyorum o hâlde." Gelen garsona teşekkür ederek devam etti. "Utanıyor musun?"

"Ne alakası var? Konuyu kapatalım. Neden geldin?"

"Neden mi geldim? Burası bir kafe değil mi, gelemez miyim?"

"Gelebilirsin tabii." Gözlerini kaçırarak dışarıya bakmaya başladı.

"Seni takip etmedim, burada olduğunu bilmiyordum bile. Kaç gündür benden kaçtığın, pardon yoğun olduğun için seni göremedim." Göz kırpmıştı.

"Ders başlamak üzere gidiyorum ben." Felix ayağa kalkarak siparişin parasını ödemiş, kafeden çıkmıştı.

Aynı şekilde Changbin de çıktığında hızla yanına gelmişti.

"Yanına gelmeden önce neye gülümsediğini merak ediyorum doğrusu."

"Ha?"

"Diyorum neye gülümsüyordun bu kadar güzelim?"

Aslından Changbin'in fotoğraflarına bakıyordu o sıra, fakat gülümsediğinden bihaberdi.

"Seni ilgilendirmez." 'Seni izliyordum o yüzden' diyemeyeği için bunu söyleyivermişti. 'Eski Felix geri gel' diye yalvarıyordu şuan kendine.

"Oh- Kaba."

"İyi dersler sana." diyerek yanından uzaklaşmaya başladı. "Tam bir aptalım, kesinlikle aptalım."
















































what is your name? : Changlix [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin