TOPRAKTAN YORGAN

356 10 0
                                    

Ahmet dünya hayatında sadece kitapların satırları arasında okuduğu,varlığına inandığı ama hiç göremediği kanatlı varlıklılarla gözgöze geldi. Titriyordu. "Bu bu!" Diyordu sadece ölüm sonrasında yaşanacak olaylardır. Gözlerindeki perde kalkmıştı. Görünmeyen varlıklar şimdi sanal dünyanın ürünü olarak değil gerçeğin ta kendisi olarak karşısında duruyorlardı.
-Dur Ahmet nereye?
-taziyeye katılacağım baksana eşim ve çocuklarım orada yanlarına gideceğim.
-onlar zaten senin taziyendeler senin taziyeni kabul ediyorlar.
-nasıl yani! şimdi ben ölü müyüm?
-maalesef artık fani hayatının üzerine topraktan yorgan çekildi. Bundan sonra ebedi yurdun için hazırlanacaksın.
Ahmet "aaah!" Etmenin fayda vermeyeceği bir dönemeçte olduğunu çok iyi biliyordu. Merak ettiği varlıklara tekrar baktı. Hiç de dünyada hayal edilen gibi değildiler. Kendilerine has apayrı özgün bir yapıları vardı. Kanatları da çok orijinaldi. Hiçte ressamların hayalindekilere benzemiyordu.
Güneşin Kızıllığı mezarların üstüne çökmüştü. İşte en çok sevenleri kendisini bir çukurun içine koymuş ve o güne kadar ki eylemleriyle,inanç,duygu ve düşünceleriyle başbaşa bırakmışlardı.
Celal ve Furkan annelerinin koluna girmiş hüzün melodisinin ritimleriyle mezarlıktan ayrılıyorlardı. Kızları ise o güne kadar çok sevdiklerini söyledikleri ama bir türlü inancın fiziksel özelliğiyle ilgili sözlerine kulak vermedikleri babalarının ardından Matemin hazin tablosunu sergiliyorlardı.
Ölüm keşkeleri toprağın altında hissizleştiren bir duygu anaforudur.
"Keşke yaşasaydı babam dediklerini yapıp hiç üzmeseydim." "Keşke keşke!" Uzar da gider herkesin kendi yüreğindeki acılarının hüzne dönüştürdüğü kadar. Ama hiçbiri olmazdı,çünkü sevilen uğruna fedakarlık edilecek kişi yoktur Artık bundan sonraki sevgi iddiaları asılsız ve hilekarlıktır.
Kısa bir müddet önce kalabalıktan görünmeyen mezar şimdi üzerinde güneşin son ve ilk ışıklarıyla yalnızlığını yaşıyordu.
Sondu. Çünkü artık dünya yaşamının etli,kanlı, Dedikodulu,iftiralı,sevinçli, hüzünlü,hoşgörülü,sevimli komplo teorili,darbeli,derbesiz, lüks,sade günlerine elveda diyordu. Artık sevdiklerini öpemeyecek,bağrına basamayacak,kızamayacak, öfkelenemeyecekti. Şehvet ifritinin sinsi ayartmaları etkilemeyecek kafaları çekip sarhoş olamayacak veya bir camide sessizce ibadet edemeyecekti.
İlkti..o güne kadar günlüklere en ince ayrıntısına kadar işlenmiş yaşadığı hayatla yüzleşecekti çünkü mezarda gecesiydi.
Karanlık çökmüştü. Melekler şimdilik yanından ayrılmışlardı. Ne olacaktı,nelerle karşılaşacaktı? Kendisini itiraf etmekten çekinsede korkuyordu işte korkuyordu!!
Ayın ışığı ağaçların arasından süzülerek mezarlığa ayrı bir kutsiyet katıyordu. Çarşının kalabalığına ve gürültüsüne inat sessizdi mezarlık. Ancak az sonra gecenin sükuneti köpek havlamalarıyla bozuldu. Bu sırada bir ballici gençte elinde bir torbayla kendisinin mezarına doğru geliyordu. Genç yaklaştıkça ilçenin en psikopatı olduğunu anlamakta gecikmedi. Çekinmeye başladı.
Daha toy bir ölüydü. Kimden niçin korkacağını tam kestiremiyordu. Dünyalılığının izleri henüz silinmemişti. İşte tam o sırada bir ses daha yankılandı.
-Korkma!
Ürktü sağına soluna baktı kimseyi göremedi. Mezarının taşına sindi. Dünyalılığı tutmuştu. Korkunca sığınacak yer arınırdı. Aynı sesi tekrar duyuldu.
-Korkma !
Bu sefer sağına baktığında sesin sahibini karanlık bir silüet halinde gördü. Ama bu melek değildi.
-Sen kimsin??..

Kabirde ilk geceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin