"Seni çatı katında ilk defa gördüm sevdiğim. İlk defa çatı katında sevdim, çatı katında öptüm. Güzel anılarımızı dolduran o yer, bana artık yaralı yüzünü ve yaşlı gözlerini hatırlatıyor.
Biliyorum buna hakkım yok, ama engel olamıyorum, her saniye seni özlüyorum.. Eskiden duymaktan bıktığım sesini şimdi deli gibi duymak istiyorum… Bugün 200. Günümüz sevdiğim. Sana papatyalar vereceğime söz verdiğim gün. Ama ben mezarına bile gelemiyorum..
Biliyor musun, geçen gün rüyamda seni gördüm. Papatya dolu bir çayırda bana gülümsüyordun. Bu ölmüş ruhumu bir anlığına hayata döndürdün papatyam. Ama malesef ki, rüyalar da senin gibi bitiyor.. Bazen yanına gelmek istiyorum. Ama sonra aklıma mektubun geliyor.
Haklısın papatyam, sana yaşattıklarımdan sonra ölmeyi bile hak etmiyorum. Hayatım boyunca bu hücrede ölü bir ruh olarak sürünmem, sonra da vicdan azabı ile bedenimi de ruhumla birlikte gömmem gerek.
Üzgünüm sevdiğim, umudunu söndürmek yerine umudun olamadığım için. Değerini geç anladığım için. Sonuçta kim istemez ki, zarif bir meleğin umudu olmayı… Ben senin değerini bilemedim aşkım, af dilemeyeceğim. Beni affetme ki cehennemde yanayım. Sana yaşattıklarımın değil on katı, bin katını yaşayayım.
Senin o güzel sevgine böyle karşılık verdiğim için özür dilerim meleğim.."
Jake yazdığı mektubu yüzüne aşina olduğu gardiyana verdi. Hapse ilk girdiği zamanlar ona iğrenerek bakan Jong Seong artık merhamet ve üzüntü ile bakıyordu. Her pazartesi mektup sırasına ilk Jake girerdi. Başta Jong Seong, bir katilin nasıl bir mektup yazabileceğini merak etmiş, bakmıştı. Suçu hafif olan mahkumlar çoğunlukla "seni özledim, seni seviyorum" gibisinden şeyler yazarlardı. Cinayet işlemiş veya birine tecavüz etmiş olanlar ise herkes onlara sırtını döndüğü için kimseye yazmazlardı. Ama üç liseliyi öldürmüş Jake Sim Jae Yoon adlı liseli çocuk sürekli birine mektup yolluyordu.
Mektubu okuduktan sonra, ilk defa bir katil ile bu kadar bağ kurmuştu. Jake aslında iki kişiyi öldürmüştü, ama sevdiğinin ölümünü de üstlenmişti..
Flashback
"PARK CHANYEOL, BYUN BAEKHYUN!" Jake gözü dönmüş bir şekilde eski arkadaşlarına doğru yürüyordu. "Aa selam Jake! O ibne intihar etmiş bil-" Chanyeol yüzüne yediği yumruk ile yere yığıldı.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun orospu çocuğu!" Baekhyun sinirle Jake'e doğru yürürken karnına yediği tekme ile kafası duvara çarpmıştı. Baekhyun'un ağzından ufak bir inleme çıkarken, Chanyeol'un başı döndüğü için ayakta duramıyordu.
Jake Chanyeol'un boğazına yapışmış yüzüne yumrukları sıralamaya başlamıştı. Öbür eli ile saçından tutup kafasını yere vuruyordu. "Ona dokunmayacaktınız! Onun canını yakmayacaktınız!" Chanyeol'un yüzü kan içindeydi. Baekhyun zar zor ayağa kalkmış Jake'i durdurmaya çalışmıştı. Ama sonuç olarak başına yediği kaya sonucunda hayatını kaybetmişti. Jake Baekhyun'un ölümünün az geldiğini düşünüp Chanyeol'u da kafasına taş vura vura öldürmüştü. İşte ilk cinayetini böyle işlemişti Jake Sim..
Sonradan insanlar, sevdiğinin arkasından intihar etti demesinler diye Sunghoon'u çatıdan onun ittiğini söylemişti.
Flashback end
Bu acı verici aşkları, ona ailesini hatırlatmıştı. Kıskançlık yüzünden eşini öldüren babasını.. Yaptığı şeyi fark edince, karısını öldürdüğü silah ile vurmuştu kendisini. Jong Seong her zaman nefret etmişti babasından. Neden? Neden onu öldüresiye sevmişti? Neden kendi canı kadar sevdiği kadını öldürüp, kendi canına kıymıştı?
Jong Seong'a göre insanlar aşka ölümü değil, yaşamı dahil etmeliydi. "Uğuruna ölmeyi göze alırım" yerine "Uğuruna yaşamın zorluklarına göğüs gererim" demelilerdi. Neden insanlar aşkı bu kadar kötü gösteriyordu?
Peki ya Jae Yoon? Neden sevgilisinin ölümüne göz yummuş, sonra ise ölmesine sebep olan kendisiyken başkalarını öldürmüştü? Yaptığı şey ne doğru, ne de yanlıştı. Dünyada doğru veya yanlış yoktur.
Yanlışları olan doğrular, ve doğruları olan yanlışlar vardır..
Bu kitabı hangi kafayla yazdığım konusunda hiçbir fikrim yok :/

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neden? -Jakehoon-
FanfictionSunghoon: Gelmedin Jake. Her zaman ki gibi beni acı ile baş başa bıraktın sevgilim.. !angst!