(Fikri Karayel-Morg)
Buraya kitabımızın simgesi olan '🌞' emojisini bırakalım mıı?
Gece kaç kez o adamın kabuslarıma girdiğini bilmiyordum. Sıfır uyku ile okula gitmek için hazırlanıyordum.
Dün akşamüstü abim beni yetimhaneye bırakmıştı ve yatay geçiş işlemleri için üniversiteye gitmişti. Okul çıkışı beni alacaktı beraber hastaneye gidecektik.
Tüm enerjim ruh emiciler tarafından emcüklenmiş hissediyordum.
"Allah'ım tüm bunlar küçükken Bakkal Necmi'den cips çaldım diye mi? Valla özür dilerim ya."
Söylene söylene okul eteğimi giydim.
Kapıdan çıkıp kaykayıma bindim ve buraya çok da uzak olmayan okuluma gitmeye başladım.
................
Kaykayımı bekçi abiye bıraktıktan sonra bahçeye adım attım. Arakası dönük duran gamzelimi görünce yanına gittim.
Of bu şerefsiz jojuğun götü bile güzleydi.
Renas arkasını dönünce beni gördü ve gamzelerini göstere göstere güldü. Klasik selamlaşmamızı yapmak için elini uzattı ama ben onu şaşırtarak parmak ucuna kalkıp boynuna kollarımı sardım.
"Hey hey. Ne oluyor güzelim? İyi misin?" Saçlarımı okşayarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Ondan ayrılıp muzip bir ifadeyle yüzüne baktım.
Kimse duygu değişimlerimi sorgulamasın lütfen.
"Harika bir fikrim var yakışıklı. İlk derse girip okulu kıralım."
"Emrinize amadeyim güzel hanımefendi."
..................
"Ya işte böyle bir de diyor ki güzelleşmiş."
"Vay puşt." Kafamı sallayarak çekirdeğimi çitlemeye devam ettim.
"Abim de öyle dedi." Bana bir bardak daha kola doldururken düşünceli görünüyordu.
"Ne düşünüyorsunuz gamzeli bey?"
"Sizi neden çağırmış olduğunu düşünüyorum Atlantis hanım."
Atlantis...
Bana yıllardır böyle sesleniyordu. Arkadaş olduğumuz zamanlar bana "Gözlerin denizler altında kalmış bir gizem gibi. Atlantis gibi..." demişti.
O gün ikimiz de sadece arkadaş gibi olmadığımızı anlamıştık. Kısa bir süre sonra çıkmaya başlamıştık. Bana nasıl çıkma teklif ettiği aklıma gelince kıkırdadım.
"Neye gülüyorsun gene kendi kendine?" Kolamı yere bırakıp gülmeye devam ettim.
"Nasıl çıkmaya başladığımızı hatırlıyor musun?" O da gülmeye başladı.
"Evet hatırlıyorum. Dünyanın en odun çifti dalında birincilik alırdık."
*Flashback*
(Alkım 15- Renas 16 yaşında)
Genç kız sırada uyuklarken Renas onu dürtüp uyandırdı.
"Lan ne uyandırıyorsun? Sabahın köründe okula gelmişiz zaten. Kafana goriller otursun mu istiyorsun? Canına mı susadın Renas!" Renas gözlerini devirdi. Böyle çıkışlara alışıktı.
"Hayır geri zekalı. Derste demedin mi acıktım diye tost aldım gel arka bahçede yiyelim." Alkım tost kelimesini duyunca ayıldı.
"Canım benim en yakın arkadaşım. Ama beni uyandırmanın cezasını idamla ödeyeceksin." Renas bu ani ruh değişimlerine de alışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞ'TEN DAHA SARI
ChickLitKarışan iki hayat. Bir tarafta şımarık mutlu büyüyen bir kız. Diğer tarafta ailesinden sevgi görmeyen ve yetimhanede yaşayan bir kız. İki zıt karakter. Peki yeni ailelerine alışabilecekler mi? ........................ "Neden hiç sevmiyorsunuz beni?"...