Balşovik 1 haftadır Denizli'deydi. Sürekli Hayriye ve Feyzullahiyenur'un etrafında olmak onu yormuştu.
Kaldığı odanın kapısi aniden açıldı ve elinde davetiyeyle, Hayriye odaya girdi. Balşovik içinden sonunda Hogwarts'a kabul edildim diyordu.
Hayriye davetiyeyi uzattı ve:
-"Eğer düğüne bir kavalye lazimsa ben hazirim."diyerek göz kirpti.
Balşovik davetiyede gördugu isime şaşirmişti. Gazoz ve Peygamger evleniyordu.
Balşovik koşarak valizini hazırladı ve valiziyle okula gitti. Tüm derslerine valiziyle beraber girmişti. Daha sonra otogara gitti ve Çaka Bey'in uzun uğraşları sonucunda Isparta Petrol ile Konya'ya geldi.
Otogarda ellerinde pankartlarıyla Çaka Bey, Işkur ve Osmaniye duruyorlardı. Pankartta 'Evine hosgeldin guzellik' yaziyordu.
Çaka Bey arabasiyla Osmaniye ve Balşovik'i evlerine biraktiktan sonra Işkur ile basbasa kalmislardi:
-"Biz ne zaman evlenecegiz?!"dedi, Işkur.
Çaka Bey:
-"Ben zaten evliyiz saniyordum."dedi.
Işkur duyduğu şeyle hemen Çaka Bey'i kendine çekti ve öpüşmeye basladilar.
Çaka Bey geri çekildiğinde:
-"Ekim ayında evlenelim!"dedi.
Işkur sevinçle çiglik atti ve tekrar opusmeye basladilar hatta belki daha fazlasi...
Düğün günü gelmişti sonunda. Konya Mevlana Kir Dugun Salonunun önunde duruyorlardi.
İçeriye giriş yaptıklarında tüm gözler Balşovik'e çevrilmişti. Çünku duğunun en guzel en muhteşemi oydu.
Uzun bir halay, roman havası oynamanın ardindan sonunda Gazoz ve Peygamber arkadaslarinin yanina geldi.
Gazoz:
-"Balşovik sen ne zaman evle-"
Sözünü tamamlayamadan arkadan bir zılgıt ve kırbaç sesi duyuldu.
Hayriye elinde tuttuğu kırbacıyla dans pistinin ortasında duruyordu.
Balşovik yanına gitti ve:
-"Burada ne yapıyorsun?!"dedi.
Hayriye:
-"Sensiz 1 gün bile geçiremedim."
Balşovik hiç düşünmedi ve Hayriye'nin dudağina yapisti. Düğünde gelin ve damattan daha çok konuşlan 2 kişi vardi Hayriye ve Balşovik...