Duvardakiler

30 5 1
                                    

Sonsuz karanlık bu sefer hiç yabancı değildim. Ellerimle başımı sarmış ayaklarımı karnıma çekmiştim . O hiçlikten biri adımı andı

-josefın , josefın.........

karanlığın içinde beyaz bir ışık vardı . Beyaz ışığa doğru ilerledim. Gözlerimi aralamıştım burnuma hastahane'nin o bilindik kokusu geldi . Beyaz renli duvarları olan bir hastahane odasındaydım. Başımla birlikte kardımdada bir sızı vardı. Elimi başıma götürdüm sarılmıştı. Doğrulmaya çalıştım kardında tarif edilemez bir acıyla bağırdım kardıma baktım hastehane kıyafetinde bir kanlekesi hızla büyüyordu.
Hemşireye haber veren dümeye defalarca bastım . Hemşire hızla odaya girdi o gelene kadar kıyafetimden kanlar damlamıştı yere o halimi görümce gözleri korkuyla büyüdü. Hemen doktora haber vermek için çıktı.

Doktor gelince karnımdaki patlamış dikişleri yeniledi serum takıldı. Dikişlerim yenilendu  temiz kıyafetler giyince iyice rahatladım. Doktor ailemin geldiğini söyledi.
İçeri ikizim ve teyzem daldı.
Teyzem yanımdaki tekli koltuğa oturdu max üzgün bir ifadeyle beni süzüyordu teyzem saçımı okşamaya başladı.

- doktorun bir iki gün daha muşade altında kalman gerektiğini söyledi daka . İstersen bu akşam yanında kala bilirim .

-hayır teyze ben iyiyim kalmana gerek yok gerçekten kalmanı gerektirecek bir durum yok .

Teyzem ikna olmuş gibiydi yüz ifadeside kalmayacağını onaylıyordu.
Max bir köşeye geçmiş beni izliyordu
gülümsedim ona bakıp. O bana gülümsedi. Kimse nasıl düştüğümü sormadı sorsalar bile vere bileceğim net bir cevabım yoktu aklımda sorular dönmeye başladı.
"Beni kim itti? Neden itti? Beni iten onlardanmıydı yoksa bir yanımsamamıydı? " bu ve bunun gibi sorularla odaklanmıştım dağılmıştı birinin kapı sesi dikkatimi dağıttı.
İçeri uzun boylu , sarı uzun saçlı kahverengi gözlü kadın bir doktor girdi tahminen benimle ilgilenen doktordu. Yaka kartında adı yazıyordu doktor denvers

- hasta'nın dinlenmesi lazım

Dedi doktor denvers teyzem ve maxsa bakarak doktoru başımla onayadım. Teyzem bana omzumu sıvazladı. Maxsa bana yaklaşıp sıkıca sarıldı endişelenmişti. O endişelenince konuşmazdı asla kulağına eğilip

- korkma bana birşey olmaz ben dakarya josefın cpırsım uçurumdan düşüpte sağ kalan.

Kıkırdadı sonunda geri çekildiğinde endişesi kaybolmuştu. Odadan çıktıklarından sonra doktordan telefonumu ve bir şarj cihazı istedim. Hemşireler bana istediğimi getirdirdiler serumumuda çıkartıp gittiler kısa sürede. Amcam o yarın gelicekti gelmesini ne kadar istesemde onun karşısına
salam çıkmak istiyordum.
İyiki hades amcamın kredi kartı'nın numarası ezberimde vardı. Amcamın biletini iptal etmekti. Uçuş tarihlerinede baktım en yakın uçuş bir hafta sonraydı.

İşimi bitirince yatağa uzandım uyumaya çalıştım.sonunda uykuya daldım karanlıktı ama etrafımda milyonlarca ağaç olduğunu görebiliyordum.
Yürümeye başladım attığım her adımda önümdeki ağaçlar çekiliyor bana yol açıyordu.
Yürüdükçe ağaçlar dağılmaya azalmaya başladı sonunda artık etrafımda tek bir ağaç bile yoktu. Yürümeye devam ettim ileride büyük demir bir kapı vardı. Demir kapıya doğru ilerledim.

Kapı kurşuni bir renge sahipti
üzerinde bazı kabartmalar vardı kapı öylece ortada duruyordu. Ne bir kapı kolu ne bir kilit vardı.toprak çatladı ve beni yine yuttu. Uyanmıştım
Telefonum çalıyordu elime aldım aramayı açtım isme bakmadan.

- dakarya hastahanede olduğunu öğrendim max'tan yanına geliyorum kimse varmı orda.

- hayır herkez gitti.

-tamam sen dinlen gelince bana anlatıcaksın herşeyi.

- tamam.alaca

Telefonu kapattım uyumak istemedim zaten birkaç dakkaya gelirdi buraya . ilaç saatim gelmişti hemşire dikişlerimi kontrol etti arı kesiçi ve kanyapıcı bir kaç hap verdi ve gitti pencereden dışarıyı sehretmeye başladım hava açıktı. Dışarda bir ambulans vardı park halinde içeri giren hastalar ve dışarda sigara içen hastane çalışanları tipik bir hastahane ortamıydı.
Odamın kapısı açıldı alaca geldi sandım ama o değildi kimse yoktu. Kapıyı kapatmak için davrandığında kapının üzerinde kanlı bir el vardı.
Bunu korkutmak için yapıyorlardı ancak korktuğumda bana saldıra bilirlerdi.
Birden duvarlara birileri vuruyormuş gibi sesler gelmeye başladıbuna çılıklar ve kükreyişler eşlik etti. Tuvarlarda catlaklar oluştu çatlaklardan odama kan fışkırdı. Korkuyla geri sıçradım nabzım hızlanıyordu onların varlığını hissediyor
dum epey çoktu sayıları odamın etrafındaydılar bana doğrudan yaklaşamazlardı sırtımdakiler den dolayı ancak onlardan korkarsan yanaşa bilirlerdi.
Nabzımı yavaşlattım sakinledim

Ama hayır sesler durmuyordu akan kan artık bileklerime kadar geliyordu mobilyalar kan yüzünden şişmeye başlamıştı.
Odaklandım olanları yoksayıcak
ve murdoyu beklicektim. Sesler
her bir saniye artıyordu. Birden herşey sustu o kadar sessizdiki nabzımı duyuyordum. Yatağıma geçtim oturdum. Bağdaş kurup adaklandım. Bir hırıltı duyuldu korkuyla gözlerimi açtım duvardan çıkan bir mahlukat vardı. İskeletimsi bir yapısı vardı dişleriyle bir tankı parçalaya bilirdi pençeleri yoktu. Hemen etrafıma baktım kendimi savuna bileceğim bir şey aradım yatağımın baş uçunda serum tutma aparatı vardı. Onu elime alamna kadar mahlukat duvardan çıkmıştı.

Üstüme atladı çenesi nekadar güçlü olsada vücudu zayıftı elimdeki serum tutma aparatını canavarın boğazına dayadım ayağımla canavarı tekneledim kalbim gösümden çıkacakmış gibi atıyordu.
Canavar yere yığılmışdı toparlanmadan dikişlerimi önemsemeden serum tutma aparatını alıp canavarı bir kaç kez vudum. Karnımda keşkin bir açı hissedince durdum bu bana yapılan ikinci saldırıydı
Canavar birazdan uyanırdı
aklıma ilk gelen şey onu kül olana kadar içten yakmaktı ve sözcükleri söyledim yüksek bir sesle

-ZABALIĆ SPALIÇ ÚNUNTRY

Cananvar yavaş yavaş yanmaya başladı. Odam kanlar içindeydi ve dağılmıştı yere oturdum sırtımı duvara yasladım. Perişan haldeydim kıyafetlerim
kan içindeydi beyaz saçlarım bile kana bulanmıştı. Baçakla- rımı kendime çektim artık sadece o an dikkatimi cekti duvardaki çatlaklar duvarda bir yazı yazılmıştı.

SENİ İZLİYORUZ CPIRS

bu yazıyı görünce korktum. gerçekten korkmuştum kapıya vurulmaya başlandı kapının kırıldığını gördüm giren kişi'nin yüzünü gördüm

Siyah saçları boynuna uzanıyordu sarı gözleriyle bana bakıyordu bembeyaz bir teni vardı. Yaklaştı yaklaştı

Gecenin çocukları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin