lovesick

33 6 0
                                    


Kim Jisoo gülümseyerek edebiyat öğretmeni Kim Namjoon'un kapısını kapatırken utangaç bir şekilde gülümseyerek saçını kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Uzun boylu adam kahverengi uzun saçlı kızın gülümsemesine fazlasıyla karşılık verirken Jisoo arkasını dönerek kapıyı kilitlemişti.

" Tam 50 dakikamız var Bay Kim, iyi değerlendirmeliyiz bence."




Arkadaşının anlattıklarıyla ağzı bir karış açık kalan Roseanne, aşkın arkadaşını bir haftada ne kadar hızlı değiştirdiğini hayretler içerisinde izliyordu. Onun tanıdığı Jisoo, böyle konular konuşulduğu anda bile kendisinin ağzına biber sürmeye çalışırdı...

" Sen... ve Bay Kim, ha? Onda bir şeyler olduğunu biliyordum..."

Koluna yediği yumrukla gülümseyen Roseanne, arkadaşının saçlarını karıştırmıştı.

" Lalisa ile olanları sana anlattığım günleri dün gibi hatırlıyorum Jisoocuk, ama senin anlatman benim için fazlasıyla yeni olsa gerek."

" Aah, beni utandırmayı kesmelisin!"

İki arkadaş gülüşürken sarı saçlı kızın başı birden şiddetli bir şekilde ağrımaya başlamıştı, elini başına götürürken gözlerini de kapamasıyla Kim Jisoo duraklayıp arkadaşını incelemeye başlamıştı.

" Hey, iyi misin?"

Rose, küt saçlı kızın onu evden kovduğu günden beri doğru dürüst uyuyamıyor, kokusunu yeniden kazandığı aşkının ayrılışıyla kalbindeki yaralara bir yenisinin eklenmesini kaldıramıyordu. Yorgun ruhunun canı, çok ama çok yanıyordu ve dayanmaya takati kalmamıştı.

" Jisoo... Sen derse kalıp not al, benim eve gitmem gerekiyor. Hiç iyi hissetmiyorum."





Bedeninin hiçbir kısmını açık bırakmayacak şekilde sarıldığı pembe yorganla salonun ortasında oturmuş bir şekilde televizyon izleyen Rose, arada buruşturduğu peçeteyle burnunu siliyordu. Ruhsal olarak zaten iyi değildi, şimdi bir de başına bu hastalık saçmalığı çıkmıştı. Ailesi iş seyahatindeydi ve kendisi de hiç ama hiçbir şey yapmak istemiyordu. Doktora gitmeyi bırak, kendine bir çay hazırlamak adına bile gücü yoktu şu an. Derin bir nefes verirken gözlerini kapatmış ve başını koltuğa yaslamıştı.

Bitkin... Şu anki durumunu en iyi tarif edecek kelimelerden birisi buydu. Ruhsal olarak bitkin, bedensel olarak bitkin, kalbi zaten hep bitkin... Telefonunu üst kattaki odasında bırakmıştı ki bu bitkinliğini kimseye bulaştıramasındı.

Kimi kandırıyordu ki?.. Dayanamayıp Lalisa'ya yazmaktan korkuyordu delicesine. Sanırsa şu an en savunmasız halindeydi ve ne yaparsa yapsın sonuçları iyi olmazdı.

 Sanırsa şu an en savunmasız halindeydi ve ne yaparsa yapsın sonuçları iyi olmazdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

gone |chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin