İlk karşılaşma

38 2 0
                                    

İçeride tam ses müzik… Yatağın üstünde Bilal… Bir yandan evde yalnız olmanın tadını çıkarırken bir yandan kafasında onca sıkıntı ile gözlerini tavana dikmiş, derin düşüncelere dalmıştı. Acaba dün gördüğü grafiti nereye kaybolmuştu. Gerçekten Ebuzer’in dediği gibi izlediği filmlerin etkisinde kalıp halüsinasyonlar mı görüyordu. “Evet evet, bu mümkün. Bütün dertler, sıkıntılar beni buluyor. Sanırım ben kafayı yiyorum” diye düşündü. İyi giden ne vardı ki hayatında? Okul dersleri kötü, ailesi onu anlamıyor hatta yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor, aşk desen; tam bir ümitsiz vakıa… Hayatta mutlu olacağı hemen hemen hiçbir şey yoktu. Şu an son ses dinlediği; en sevdiği sanatçının en sevdiği parçası bile zevk vermiyordu artık. Ve tüm bunların üstüne ailesi şu anda okulda, veli toplantısındaydı. Kim bilir kaç hoca şikayet edecekti ve ailesi kim bilir kaç hocaya; “bizim oğlan çok zeki hocam da çalışmıyor işte…” diyecekti.  Sonra biranda kafasını yastığın altına koyup hiçbir şey duymamak için bastırdı. Çok bunalmıştı. Sonra kalkıp bilgisayarı açıp ve geçen gün yüklediği oyunu oynamaya başladı. “Adamlar yapmış abi” diyerek öylesine kaptırmıştı ki kendini, ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyordu. Hatta veli toplantısından dönen ailesinin eve girdiğini bile duymamıştı. Ancak babasının alaylı tavrıyla kendine geldi;“Bizim oğlanın dersler süper ya, çalışmasına gerek yok. O yüzden açmış bilgisayar oynuyor. Hanım, bundan adam olursa sokak çocukları bile adam olur. Ben sana diyorum, bu çocuğun okumaya niyeti yok, alalım bir işe verelim. En azından bir zanaat öğrenir…” Babasının azarları uzadıkça uzuyor, Bilal’i aşağıladıkça aşağılıyordu. Bir yığın yasak da koymuştu; “… Bilgisayar yasak, gezme- tozma yasak, kungfu antrenmanları bile yasak…” Bilal sonunda dayanamadı ve;“ Canımı da alın kurtulayım. Hep ben suçluyum zaten. Hep kötü olan benim. Hiç kimsede suç yok sanki… Kimse benim dertlerimle ilgilenmesin zaten. Ne yapsam suç, ne yapsam kötü… Madem bu kadar sorun olacaktım, ne diye doğurdunuz o zaman?” dedi ve hızla evden çıktı. Bilal gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Önce alt katın merdivenlerini oturup doyasıya ağladı. Tüm dertlerini boşaltırcasına ağladı. Biraz sakinleşince kalktı ve apartmandan çıktı ve yürümeye başladı. Bir yere gitmek için değil, bir karara varmak için yürüyordu. Geçen gün aklına gelen düşünceyi hatırladı; “sorunlardan kurtulmanın yolu bazen de sorunları terk etmekti”. Belki de uzaklaşması gerekiyordu her şeyden… Herkesten… Evet evet, tam da ihtiyacı olan şey buydu. Evden, okuldan, dertlerinden, her şeyden… Sıfırdan bir hayat! Tamam, karar vermişti; evden kaçacaktı. Birden heyecanlanmış, morali biraz olsun yerine gelmişti. Hemen yön değiştirip, dostu Ebuzerlerin evine gitti. Ebuzer’in odasına geçip başından geçenleri ve planlarını anlattı. Ebuzer çok şaşırmıştı, dostu için endişeleniyordu;-          Ya hacı, nereden çıktı şimdi bu? Son zamanlarda çok tuhafsın zaten. Senin için endişeleniyorum…-          Evet haklısın. İyi değilim ama iyi olabilmek için evden kaçmak istiyorum. Her şeye sıfırdan başlamak, anlıyorsun değil mi?-          Seni anlıyorum hacım da, bu doğru bir seçim mi onu anlayamıyorum. Peki ne yapacaksın evden kaçıp?-          Amcamın oğlu ile aram iyidir, 2 yıldır Alemdağ’da öğrenci evinde kalıyor. Onun yanına gidip beni bir süre saklamasını isteyeceğim. Sonra bir iş bulup çalışacağım. Sonra da kendi evime geçerim. Sonra gel keyfim gel...

AYDINLIK SAVAŞÇISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin