2 Hafta Sonra...
Pazartesi / 10:48
Elinde getirdiği oyuncağı, yurdun içine sokamadı. Kapıdaki güvenlik, içeri oyuncakla girilmesine izin vermemişti. Elindekiler kapının girişinde kaldı.
Oturduğu sandalyede bir an etrafına bakındığında, küçük bir oda içerisindeydi. Önünde bir masa ve diğer tarafında da oturulması için bir küçük sandalye koyulmuştu.
Bu oda aynı zamanda, psikologların çocuklarla yaptığı özel bir görüşme odasıydı. Dakikalardır bu boş odada, öylece bekledi.
Vücudunu sarmalayan boğazlı lacivert bir kazak ve uzun paltosu çıkarılmış, sandalyeye asılmıştı. Duvara asılı saate baktığında yaklaşık on iki dakikadır odada olduğunu fark etti.
Ellerini ovuştururken, kapı açıldı ve bir kadın elinden tuttuğu çocuğu odanın içerisine itekler gibi getirdi.Ardından kapıyı kapatarak, ikisini yalnız bıraktı.
Bir çift ela gözlere bakıyordu. Dudakları o gözleri gördüğü gibi, istemsizce kıvrıldı.
''Can?''
O küçük çocuk iteklendiniz yerden bir adım bile kıpırdamadı. Haftalardır terk edildiğini düşünmüştü ama karşısında gördüğü kadına rağmen bu düşüncesinden vazgeçmedi. Beklediği kişi, bu odaya uğramamıştı.
''Bana sarılmak ister misin?''
Şafak yoklar gibi sorduğu soruya yanıt alamadı. O gözlerini düşüren çocuk, bir yabancı gibi davranıyordu. ''Ben çok istedim de.''diyerek ekledi.
''Ablam yok mu?''
Kahve saçları ve yüzünde, Berna'nın yüz çizgilerini andıran bir sima var. Sesi çok toy.
''Oturur musun?''dedi Şafak, kibarca. ''Seninle konuşmaya geldim ama vaktimin az olduğunu söylediler.''
İstemsizce yanaştığı sandalyeye oturdu. Kafasını kaldırmadan öylece hareketsiz bekliyordu.
Şafak laf arar gibi masa üzerindeki ellerini ovuşturdu. ''Belki neden 1 aydır uğramadığını soracaksın ama...''
''45 gün.'' Diyerek araya girdi Can, gözlerini dikerken içinde bastırdığı kızgınlığı ortaya seriliyordu. 12 yaşında bir çocuğa gör epey zayıftı. Bu zayıflık bedenine göre kafasını orantısız bir büyüklükte bırakmış, yüzünü ise iyice zayıflatmıştı.
Gözlerini düşürdü ve suçlu bir ifadeyle, ''Haklısın.''dedi.
''Neden gelmedi? O yanlış saymazdı.''
On iki dakika boyunca bu soruya ne yanıt vereceğini düşündü. Hatta gelirken tüm yol boyunca, aklında bu soruya verecek bir yanıt aramıştı. ''Benimle...''
''Burayı bir kez bile aramadı,''dedi Can, sitemle. ''Ben akşamları uyumadan önce onu kızdıracak bir şey mi yaptım diye hep düşündüm. Belki bana küstü, benim de ona bir zaman küstüğüm gibi. Belki ona sarılırken boynunu acıttım, belki onu kızdıracak bir şey söyledim.''
''Şuan gelemez..''
''Arkadaşlarıma sordum.''dedi birikmiş bir kızgınlıkla. ''Hepsi aynı şeyi söylediler.''
''Söyledikleri ne?''
''Beni cezalandırdığı.'' Sandalyeden ayağı kalktı ve küçük cebindeki resim kağıdını çıkardı. Pastel boya ile yaptığı resmi Şafak'a uzattı. ''Bunu ona verir misin?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZLAR SÖNSÜN
Teen FictionBerna, Ankara'nın en ünlü pavyonlarından biri olan, Sarıgün Gazinosu'na borçlu bir konsomatristir. Bir gün mekan sahibi tarafından düzenlenen büyük gecede, sahne alması karşılılığında tüm borçlarının silineceği söylenir. İş adamları, bürokrat ve siy...