1 hafta sonra
Hastane koridorunda ondan başka kimse yoktu. Oturduğu sandalyede gözleri, sırasıyla tavanı, etrafı ve ellerini izleyip durdu. Tam karşısındaki odada ise, yaklaşık kırk dakikadır çıkmasını beklediği başka bir kadın vardı.
Koridorun başında beliren hemşire, katın ısıtmasının yetersiz olduğunu belirterek, aşağıda beklemeyi teklif etti.
"İsterseniz aşağıda bekleyebilirsiniz. Ne zaman çıkacağı belli olmaz.''
''Normalde bu kadar uzun mu sürer?''
''Değişiyor, her doktorun muayene ve uygulama süresi farklılık gösterir. İçeride kontrollerinin de yapıldığını belirtmek isterim, işleme sonrasında başlanır. Yalnız ben sizi, üşümeyin diye aşağıya davet etmek istemiştim.''
''Teşekkür ederim,''dedi nazikçe reddederek. ''Bekleyeceğim.''
''Siz bilirsiniz.''
Burası, beyaz önlüklü hemşireler olmasa, hastane denilmesi zor bir klinik. Buna rağmen iki katlı hizmet veriyor. Çalışanlar, buranın bir hastane olduğunu, hastalar ise yetersiz olduğu için, klinik olduğunu iddia ediyor.
Binaya girişte, normal bir daireye gireceğinizi sanar, girdikten sonra ise uzun bir koridor karşılar. Sağ ve sol duvarlarda küçük odalar var ve bu odalar, hem küçük çaplı operasyonlar için hem de çalışan hekimlerin şahsi kullanımı için ayrılmış. Devlet hastanelerinin ve kimi özel kuruluşların bile reddettiği kürtaj işlemi, burada cüzi rakamlarda kolayca hallediliyor.Kızılay'da bu kliniği tanımayan yok. Buna rağmen içeri girdiğinde insana, sanki merdiven altı bir kuruluştan hizmet alıyormuş hissiyatı bırakıyor. Bu kadar bilindik bir kliniğin, bu kadar bakımsız ve donanımsız bırakılması, gayret verici.
Beklediği odanın kapısı nihayet aralandığında, Sibel hemen çıkmadı. Yavaş adımları vardı.
Şafak oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve süzer gibi baktığında, bu ağır yürüyüşünün sebebini tahmin edebiliyordu. ''Ağrın fazla mı?''
Sibel başını iki yana salladı. Koridorda suskun halde, yürümeye kaldığı yerde devam etti.
''Sibel?''
Sibel'in adımları durmayınca bir kaç adımla yetişti ve kolundan tutarak durdurdu. "Neden bu kadar uzun sürdü?"
"Yapamadım."
"Nasıl?"
"Yapamam."dedi, duraksayarak. Yalnız yüzünde anlamsız, kendini suçlayan bir ifade vardı. "Kürtaja girmeden önce, ultrasona aldılar. Onu duydum. Kalp atışını duydum, Şafak. Yaşamak ister gibiydi. Sanırım onu içimde öldürmeye hakkım yok.''
Oysa odaya girene kadar, kürtaj olacağından çok emindi. Bu kliniğe kendi gelmek istedi. Şuan ise bu odadan, adeta başka biri çıkıyordu. ''Yaşamak için, bana tutunuyor. Belki de bu hayata, benim de tutunmam için bir sebep olacak. İçimde olmasının bir sebebi var.''dedi ifadesini bozmadan. ''Öyleyse beni seçmesinin de bir anlamı vardır ha?''
''Peki onu büyütebilecek misin? Tek başına.''
Sibel, girdiği odada farklı bir anlam bularak çıkmıştı. Kararından ötesi, teferruattı artık onun için. ''Tek başına çocuklarını büyütmüş, çok fazla kadın var.''
''Bırak lütfen..Ne demek istediğimi biliyorsun.''dedi Şafak. ''Demek istediğim; sen ve benim gibilerin, bahsettiğin kadınlar gibi düzenli bir hayatı hiçbir zaman olmadı. Eminim pavyonda bizim gibi kusana kadar içip, sağ solda kendilerini unutmamışlardır. O çocuğu böyle bir kaosun içine sokmaya hakkın var mı?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZLAR SÖNSÜN
Teen FictionBerna, Ankara'nın en ünlü pavyonlarından biri olan, Sarıgün Gazinosu'na borçlu bir konsomatristir. Bir gün mekan sahibi tarafından düzenlenen büyük gecede, sahne alması karşılılığında tüm borçlarının silineceği söylenir. İş adamları, bürokrat ve siy...