Hastane yatağının kenarından tutunarak, zor da olsa kalkabildi. Günlerdir gördüğü, bu dört duvardan başka bir şey değildi. Nitekim nasıl göründüğünü ona gösterecek bir ayna bulamasa da, yaklaştığı pencerenin kirli yansıması belli belirsiz göstermişti. Ne denli zayıfladığını ve güçsüzleştiğini, bu odada kaldığı her gün hissediyordu.Kambur bir pozisyonda yaklaştığı pencereyi açamadı. Yalnızca şehri, kuytu bir hastanenin 6. Katından izleyebiliyordu. Kaç gündür bu hastanede olduğundan bile haberi yoktu. Birden gözünü açtığı bu hastane odası, onu yalnızlığı ile dört duvar arasına kıstırmıştı.
O gecenin üzerinden 8 gün geçti. Yaraları ise her gün, o geceyi hatırlatır gibi tazelendi. Yarası, 2 kez dikiş attı ve verilen ağrı kesiciler, acısını dindirmekte yeterli olamadı.
''Yemeğini yememişsin.''
Arkasını döndüğünde, Mücahit çoktan odaya girmiş, refakatçi koltuğunda oturmuştu. Kendisini süzer bakışları olduğunu sandı ve olabildiğince, omuzunu düzeltip, dik durmaya çalıştı. ''Buradan ne zaman çıkacağım?''
''İyileştiğin zaman.''dedi Mücahit.
''Beni çıkar buradan."
''3 gün yoğun bakımda kaldın. Kolay kolay taburcu etmezler seni. En az 1 hafta daha buradasın.''
''Lütfen, çok fazla! Çıkar beni buradan.''
''Bu sahneyi hatırlıyorum.''dedi Mücahit umursamaz bir tavırla. ''Bana yalvaracağına, bir an önce kendini toparlamalısın.''
Kafasını iki yana salladı ve yorgunlukla, yatağına geri döndü. ''Karnım delinmiş gibi hissediyorum.''dedi, elini rahminden çekmeden. ''Dünden böyleydi. Önceki gün de, önceki günde..''
''Buradaki vaktini uzatıyorsun.''
''Bu yatakta acı bitmiyor! Tüm gün duvara bakıp, sadece düşünüyorum ve bu bile, acı çekmeme yetiyor.''dedi sitemle. ''Ne beni iyileştirecek, yemek mi?''
''Sen istedin.''
''Neyi?''
''Böyle olmasını.''dedi Mücahit, kestirip atarak. ''Beni dinliyor musun? Seni o gece mekandan aldığımda, kahramanı olduğun kadın çoktan kaçmıştı. Öleceğin kimsenin umurunda olmamıştı. Doktorların bile.''
O içinde karışmak istediği şehre çok uzaktı. Kafasını, perdesi bile olmayan pencereye çevirdiğinde, içindeki kırgınlıkları bastırabileceği bir an aradı. ''Yanlış olduğunu biliyorum.'' Dedi itiraf eder gibi, kırgın bir sesle. '' Gözümü açtığımda anladım. Onu burada göremediğimde anladım.''
''Hep iş işten geçtikten sonra mı anlarsın, bir şeyleri?''
Kafasını Mücahit'e çevirdiğinde kendini sorgular gibi kaşlarını çattı. ''Geç. Hep geç.''
''Yemek..''
''Yaşamayı bilmiyorum.''dedi araya girerek. ''Ama beni bunun içine sen çektin.''
''Yemeğini ye.''
''Zorla! Ben istemedim.''dedi. ''İstediğini alana kadar koruyamadın bile! Bana nasıl yaşayacağımı söylemedin bile!''
''Yemeğini ye.'' Dedi Mücahit, ayaklanarak.
''Beni de götür!''
Bir an duraksadı ama ardından, hiç duymamış gibi odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZLAR SÖNSÜN
Teen FictionBerna, Ankara'nın en ünlü pavyonlarından biri olan, Sarıgün Gazinosu'na borçlu bir konsomatristir. Bir gün mekan sahibi tarafından düzenlenen büyük gecede, sahne alması karşılılığında tüm borçlarının silineceği söylenir. İş adamları, bürokrat ve siy...