I Hold You-Clann
Dış görünüşüm.
Aynaya baktığımda kendimde değiştirmek istediğim onlarca şey saybilirdim ve bu maddelerin hepsi muhtemelen tüm yüzümü kapsardı.
Kendimi beğendiğim birkaç an hatırlamaya uğraştım ve benliğimden bu denli nefret etmemin sebebinin ne olduğunu düşündüm. Kendime ne kadar süredir bu kadar yabancıydım? Ellerim soğuk tenimde dolaştı, mor göz altlarımda, yüzümü olduğundan daha uzun gösteren çelimsiz saçlarımda ve hissiyatını unuttuğum dudaklarımda. Sahip olduğum her şeyden nefret ediyordum. Neden hiçbir şey yapmadan mükemmel gözüken şu kızlardan biri değildim? Neden daima makyajın arkasına saklanıp güzel olmak için tüm kusurlarını yok etmeye çalışan kesimdendim? Bunun arkasındaki adalet tam olarak neredeydi?
Sıkça böyle sorularlarla tanrıya sitem eder ve sonra özür dilemekle uğraşırdım. Sanki umut edersem kendimi değiştirebilirmişim gibi. Sanki dilediğimde çabasızca güzel gözükebilen o kızlardan birine dönüşebilecekmişim gibi.
Kendimden her zaman bu kadar nefret etmediğimi hatırladım. Mesela ilkokulda- ki annem o zamanlar beni severdi sanırım- annem saçlarımı ördüğünde kendimi ne kadar beğendiğimi hatırladım. Sabah kahvaltısında kaşığın üzerinde gözüken yansımam bile beni sevindirirdi. Ortaokul mezuniyetimde o mükemmel kahverengi elbiseyi giydiğimde midemde uçuşan heyecanlı kelebekleri hala hatırlıyorum. Ne kadar da güzeldim.
Ne zaman ki büyüdüm ve insanların yargıları beni dış görünüşümden vurmaya başladı, işte o zaman kendime küstüm. Önce burnumla başladılar. Yine çok güzel hissettiğim bir gün burnumun ne kadar büyük olduğunu farkında olup olmadığımı sordular. Sonra vücuduma geçtiler, benim özenle baktığım vücuduma bilmeden kendilerince anoreksiya teşhisi koydular. Onlar için zayıf oluşum anoreksik bir durumdu ve ben hastaydım. Yediğim yemekleri tartıştılar, ağzıma zorla yemek sokmaya çalıştılar. Onlar için sadece bir eğlenceydim. Kaşlarıma dem vurdular sonra kalın oluşunu eleştirdiler senelerce. Çok beğendiğim gözlerimi fazla büyük olmakla ve dudaklarımı fazla ince olmakla yargıladılar, yüzüm fazla uzun yanaklarım fazla çıkıktı. Duyduğum her eleştiride aynaya bakmaya biraz daha küstüm ve sonunda aynayla baş başa kaldığımda onların yargıları dışında hiçbir şey görmedim. Beni yargıladıkları her şey oluvermiştim. Gerçekten de onlara teslim olmuştum. Birinin beni beğeneceğine olan inancım dahi kalmamıştı. Biri bana baktığında bu beni beğendiği için değil, benim ne kadar çirkin gözüktüğümü düşündüğü içindi. Bir ortamda biri kulaktan kulağa konuşuyorsa bu kesinlikle benim dış görünüşüm hakkındaydı. Ve biri beni beğendiğini söylüyorsa daima bir çıkarı vardı.
Aaron o videoyu yaydıktan sonra kendime olan nefretim iki kat artmıştı. Vücudumu herkesin apaçık bir şekilde görmesi ve yargılamaya devam etmesi beni çok fazla yaralamıştı. Bu sefer sakladığım mahremiyetimden vurulmaya başlandım. Küçük göğüslerimden, zevkle kıvrılmış dudaklarımdan, kalçamdan, bacaklarımdan... Böyle bir vücut kimseyi tatmin edemezdi ki. Bu olaydan sonra daha çok içime kapandım, o kadar fazla şeyi aynı anda düşünüyordum ki beynim patlamasın diye bazen kafamı sertçe tutardım. Bir gün düşüncelerim çok ağır geldi ve intaharı denedim. Onların tabiriyle 'güçsüz', 'ince' bileklerimi tek çırpıda kestim ve bu bana kendimi çok iyi hissettirdi. Bitmişti işte, artık yargı dolu gözler bana bakamayacaktı bir daha. Gerçi mezar taşımı bile eleştirirlerdi değil mi? Bu trajikomikti.
Yabancıyla tanışana dek intahar girişimimin başarısızlığıyla oradan oraya sürüklenip duruyordum. Nadiren dışarı çıkıyor ve annem benimle muhattap olmazsa dudaklarım kuruyana kadar susuyordum. Herkesin aksine beni beğeniyordu, beni kör olmakla suçluyor böyle bir güzelliği nasıl görmediğim konusunda benimle tartışıyordu. Beni kendimle yüzleştirdi ve bana kendimi güzel hissettiğim onlarca anıyı yeniden hatırlattı. Uzun süre sonra ilk kez aynaya baktım ve tenime dokunuyor olmak bana kendimi kötü hissettirmedi. Kaçtığım o aptal videoyu defalarca kez izledim ve artık bana acı vermeyi bıraktı. Ne kadar inkar edersem ediyim onun yanımda olması beni değişime itiyordu. Beni imrendiren gücü onun gibi olmayı istememi sağlıyor ve beğenisi kendimi beğenmeme yardımcı oluyordu. Karakterine hayrandım ve o olana kadar durmayacaktım. Ayrıca benden vazgeçmemişti. Tanrım, annem bile benden vazgeçmişti ama o başarısız girişimlerime rağmen hala benimle buradaydı. Bana inanıyordu.
Eğer saçlarımın mavi olmasını istiyorsa, bende gidip onları mavi yapardım. Sweat'imin kapüşonuna daha çok sokuldum ve yüzlerce renk arasından mavi olanı düşünmeden sepetime attım. Değişiklik bana iyi gelicekti, hissediyordum.
B: başka bir isteğin var mı?
DaddyS: demek beni dinlemeye başladın
B: sana güvenmeye başladım desek daha doğru olur
DaddyS: geç oldu küçük
DaddyS: dışarıya çıkmana sevindim
DaddyS: yine sweatinle misin
B: henüz vücudumla barışmadım
DaddyS: pekala
DaddyS: dışarıdasın ve dediğim şeyleri dinlemeye başladın
DaddyS: o halde şimdilik elindeki boyayı bırak ve seni vücudunla barıştırmama izin ver
DaddyS: kıyafet reyonuna ilerlemeye ne dersin
B: burada mısın
DaddyS: hayır şu an değil
B: önünde soyunabilirdim
DaddyS: önümde soyunuyorsun zaten
DaddyS: daima
B: ah
B: bu da ne demek
DaddyS: fazla sorgulama ve kıyafet reyonuna ilerle olur mu
B: sorgularsam kafayı yerim gerçekten
DaddyS: sorgularsan kafayı yersin gerçekten
B: benimle oynama
DaddyS: rol mu değiştik?
DaddyS: seninle oynamıyorum küçük
DaddyS: sadece beni sorgulamayı bırakman gerek
DaddyS: bir şeyleri çabuk öğrenmeni izlemek zevkli olurdu
Benden sıkıldığını hissediyordum. Korkak adımlarla kıyafet reyonuna ilerledim ve değişik desenli sweatlerde elimi gezdirdim.
DaddyS: sweat inceliyorsun değil mi
B: hayır
DaddyS: kandırma beni
DaddyS: uzaklaş oradan
DaddyS: meydan oku kendine
DaddyS: neyin içinde mükemmel hissederdin
Gözüm croplara, ekose eteklere ve çiçekli elbiselere gitti. Bana ne kadar yakışacaklarını düşündüm, eskiden olsa onları zevkle giyerdim.
B: pantolonlar hakkında ne düşünüyorsun
DaddyS: olumlu şeyler değil
DaddyS: gidip en bolunu seçeceğini biliyorum
B: tanrım
B: çok zorsun
B: ve her şeyi biliyorsun
DaddyS: 'hakkındaki' her şeyi biliyorum
B: korkunç
Elimi eteklere attım, bedenimi unuttuğumu fark ettim. Birkaç crop ve eteği elime alıp kasaya ilerledim.
B: alışverişim bitti
DaddyS: umarım beni hüsrana uğratmamışsındır
DaddyS: biliyorsun ki giydiğin her şeyi göreceğim
B: seni bir daha hüsrana uğratmayacağım
DaddyS: bunu biliyorum
DaddyS: bir an önce eve geç
DaddyS: üstündekileri görmek istiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is The Real Story || Daddykink!
Romance"Eğlenebileceğin bir oyuncak değilim çocuk." || Gerçek bir connected2.me hikayesidir.||