BÖLÜM 2 : SON NOKTA

76 3 0
                                    

 

       Güneş ışıklarının gözüme vurması ile sabahın ilk saatlerinde uyandım. Saat 7 ye geliyordu. Yorganı bir tekme ile yere sererek banyoya gittim. Bugün için çok heyecanlıydım ve kendimi iyi hissetmek için sıcak bir duş almam gerektiğini düşündüm. Ardından banyodan çıktım ve üstüme beni gerçekten de güzel gösteren bir dizleri yırtık Jean pantolon bir de saçaklı bir gömlek giydim. Uzunca bir kolye taktım ve kumrala yatkın saçlarıma hacim verip anneme koştum. Yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

-  Günaydın Mia. Bugün özel bir gün herhalde Colin ile bir yere mi gideceksiniz dedi

Bunu duyunca yüzümün asılmış olduğunu fark edecek ki.

-  Bir şey mi oldu diye sordu? (bu kadın nasıl olurda her şeyi hisseder anlar ya )

-   Hayır ya ne olsun ruj sürmeyi unuttum diyerek odama koştum.

Annem böyle söyleyince bir garip hissetmiştim. Çünkü bugün Colin ile olan birlikteliğimin son günüydü. Parlatıcımı çantama attım ve simsiyah gözlüklerimi saçlarımın arasına geçirip mutfağa Nutella yemeğe gittim. ( çikolata mutluluk hormonu veriyorsa bizde yeriz) saat 8’i çeyrek geçiyordu üstüme mont tarzı bir şeyler alıp ayakkabıları giydim ve okul otobüsümü bekledim.

(Taylor şimdi bana yer ayırmış kulaklığını takmış ve benim sevdiğim şarkıyı açmıştır. Aslında onun yanına oturmak istemiyorum ama başka da düzgün boş yer yok tabi 9’lardan bir çocuğun yanı dışında. Ama onun da yanında oturmak istemiyordum. Garip garip hareketleri vardı amaTaylor’a tepkimi belli etmeliydim.)

Servis geldi Tay bana el salladı ama görmezden geldim ve o çocuğun yanına oturdum. Bana şaşkın gözlerle baktığına ve hatta ne yapıyor bu kız dediğine eminim. Daha geçen gün bu çocukla dalga geçiyorduk şimdi yanına oturmuş olmam garipti. Bütün yolculuk boyunca yanıma gelip niye oraya oturdun diye sormasını bekledim ama gelmedi. İnerken neden oraya oturdun dedi ve bende canım öyle istedi Taylor dedim. ( ki ona hep Tay derdim ve bu ikinci şaşırması olmuştu.)

İlk ders kimyaydı ve gerçekten bir şey anlamıyordum. Onun yerine Colin ile ne konuşacağımı tekrar etmeye karar verdim.

*zil çaldı*

Koridorda gözlerim sürekli Colin’i arıyordu. En sonunda ümidi kesip sınıfa dönerken birden karşıma çıktı

- Günaydın bebeğim. Neredeydin bütün teneffüs seni aradım dedi.

- Selam Colin, müsaitsen konuşmamız lazım! Son teneffüs arka bahçeye gel ve tek başına gel! Dedim. ( aynen planladığım gibi gidiyordu her şey)

- Bir şey mi oldu dedi bana şaşkın bir yüz ifadesi ile.

- Gelirsen bir şey olup olmadığını öğrenirsin dedim ve yürümeye başladım.

Arkamdan tamam dediğini duydum. Nedense yüzümde bir gülümseme oluşmuştu şimdi sıra büyük konuşmadaydı.

*Son teneffüs*

       Zilin çalması ile direk dışarı fırladım. Arka bahçeye yaklaştıkça daha da heyecanlanıyordum. Oraya vardığımda Colin zaten oradaydı iki elini birbirine kenetlemiş çenesini tutuyordu. Endişelenmiş olduğu belliydi.

-   Evet, seni dinliyorum Mia.

-  Ha? Anlamadım. ( bir anda nasıl bütün diyeceklerimi unuttum ben ya )

-  Mia benimle bir şey konuşmayacak mıydın? Dinliyorum diyorum.

- Hee evet konuşacağım dedim ve derin bir nefes aldım. Aklıma gelen her cümleyi teker teker söylerken Colin’in kıpkırmızı olduğunu görüyordum ve her seferinde haklısın der gibi başını salladığını.  

Konuşmamı bitirdim ama tokat atmaya cesaret edemedim. Tekrar “sen şerefsizlik yapacaksan ben YOKUM!” dedim ve gitmeye hazırlanırken kolumu tuttu.

- Haklısın ben şerefsizlik yaptım. Sana söylemeliydim zaten söyleyecektim ama daha zamanı değildi gibi şeyler geveledi ağzında.

Benim beklediğim cevap bu değildi. Resmen yıkılmıştım onu üzmek istiyordum ama o karşıma geçmiş zaten eskisi gibi değiliz ben Tay’i seviyorum tarzı şeyler geveledi. O kadar kötü oldum ki. Bir insanın ikinci planda olması, onun hiç umurunda bile olmamam bana öyle koydu ki. Gözlerimin dolduğunu hissettim ve ağlamamak için boğazıma baskı yaptım. Artık boğazım öyle acıyordu ki

- BIRAK KOLUMU! Diye bağırdım ve oradan koşarak uzaklaştım. Koşarken gözyaşlarıma engel olamıyordum. Sınıftan çantamı aldım ( Alırken sıraları bile devirdim.) ıslak gözlerimle Tay’e baktım ve sinirle “tebrikler” dedim ve evin yolunu tuttum.

( ilk evre pişmanlık evresi; Keşke Colin ile hiç konuşmasaydım. En azından daha az üzülürdüm. İyi halt ettin Mia. Onun umurunda bile değilmişsin be. Sen kendini kandırıyormuşsun kızım. İkinci evre kendini avutma; aman zaten onamı kaldım ya. Salak çocuğun tekiydi. Ohoo bende şimdi çirkin değilim. Bulurum bana deliler gibi âşık olan birini.)

İçimden söylene söylene eve geldim. Annem ile aynı anda gelmiştik. Yüzüme baktı ve gene mi o film dedi.

- Hayır diyebildim kısık bir sesle.

-  Hadi gel de bir yerlere yemek yemeğe gidelim dedi.

-  Bu halimle mi baksana iğrenç görünüyorum dedim.

-  Hayır, sen her halinle güzelsin mia dedi kocaman bir gülümseme ile. Bu bana güven vermişti. Kendimi annemin yanında çok huzurlu hissederim. Kocaman sarıldım.

- Pekâlâ, bana bir yemek ısmarla bakalım dedim.

*yemek yenilen alana vardıktan sonra*

Yemeklerimizi sipariş ettik ve annem söze girdi

- Mia seninle konuşmam gereken bir konu var ama ondan önce seni dinliyorum. İki gündür ağlamana sebep olan şu film hakkında dedi.

- Lütfen anne bu konuyu sonra konuşalım. Sen ne konuşacaksın?

-  İş ile ilgi… Daha lafını bitirmeden lafa daldım

-  Oo yine olaylar mı var yoksa diye takıldım.

Hiç eğlenecek havalarda olmadığı belliydi. Söylediğimde de çok dalgındı. Annem ile benim dururum yavaş yavaş düzeliyordu. (Gazetecilik kariyerinde ilk defa zirve gördü herhalde kadıncağız.) Şuan ortamda müthiş bir ciddiyet hâkimdi. Kesin kötü bir şey olmuştu.

 -  Neyse ne diyordum Mia, iş ile ilgili bazı gelişmeler oldu

-   Yaa gene şehirlerarası araştırma mı ?

-     Bir dakika sözümü kesme de bitireyim Mia.

-     evet ?!?!?!?!

-   Bu sefer daha farklı dedi ve anneme bir telefon geldi. Ardından da yemekler  

-  Nasıl daha farklı ya? Yoksa işten mi çıkarıldın… 

*Medyada Taylor var*

AÇIK DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin