BÖLÜM 1: İNTİKAM

174 4 2
                                    

Sabah yataktan çıkmaya çalıştım. Yorganların arasından tekme atarak çıktım. Benim ağırlığım kadar, yorganın ağırlığı vardı. Ama sıcacık oluyordum, onu üstüme doğru çektiğim zaman hatta sobanın yanında, mayışan bir kedi gibi göz kapaklarım dayanamaz, düşmeye hazır beklerlerdi. O yüzden, o yorganım benim bir parçam gibiydi. Her ne kadar ağır ve tekmelemek zorunda olsam da. Kalktığımda balon gibi şişmiş gözlerle karşı karşıyaydım. Hıh ne güzel oldu ya, çirkindim iyice çirkin olmuştum. Söylene söylene elimi yüzümü yıkadım ve daha normal bir hal almaya çalıştım. Mutfaktan takır tukur sesler geliyordu, annem işe yetişmek için mutfağı talan etti kesin. Yüzümü yıkadım, yüzüme sahte gülümsememi yerleştirdim ve mutfağa geçtim. Bir yandan da karnımı tutuyordum (ilk hedef annemi hasta olduğuma inandırmak ve okula gitmemekti) bu hal ile hayatta okula gidemezdim. Onun yerine bütün gün film izlemeli ve ağlamalıydım tabi ki çikolatam ile birlikte.

- Günaydın Anne

- Günaydın Mia

*sessizlik*

Senin yüzüne ne oldu böyle der gibi şaşkın bir ifade ile yüzümü inceliyordu annem. Ve beklediğim soru geldi.

- Kızım senin yüzüne ne oldu böyle?

Hiçbir şey olmadı desem inanmazdı bende dün izlediğim film yüzünden bayağı ağladım diye bir yalan attım. Tabi ki annem buna inanmayacaktı. ( Ama ona erkek arkadaşım beni en yakın arkadaşım ile aldattı yani dost kazığı yedim ve aşk acısı çekiyorum diyemezdim. Üzgünüm anne bu yalanıma inanmak zorundasın.)

- Emin misin diye üsteledi annem.

- Evet, Mary lütfen uzatma dedim.

- Pekâlâ, ben gidiyorum sende hazırlan okula geç kalacaksın dedi

- Hayır, ben okula gitmeyeceğim kendimi hasta gibi hissediyorum dedim ( o eski sevgilim olacak olan Colin ve arkadaş sandığım Taylor'un yüzünü görmek istemiyordum.)

- Peki, maden dolapta yemek var acıkırsan yersin dedi ve gitti.

Annemin bana bu aralar çok ihtiyacı var. O dile getirmese de ben hissediyorum. Çünkü eskisi gibi değil sürekli koşturmaca peşinde ama kim eskisi gibi ki? Annem bu aralar yeni bir haber peşinde ülkemizde yani yeni Zelanda da bazı iç işler ile ilgili bir yazı derlemesi gerekiyor ve sürekli şehirlerarası seyahat ediyor bazen gazete binasında sabahladığı bile oluyor ve bu onu çok yoruyor. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor sırf ben daha iyi bir hayata sahip olabileyim diye.

(Acaba okula gitse miydim ya! Hem girmem gereken önemli bir sınavda vardı. Aman ya sınava sonrada girerim hatta Colin'i görmemek için lise 2'yi tekrar bile okurum. Şuan ondan öyle nefret ediyorum ki her an öldürmeye meyilli bir kaplan gibiyim.)

İç sesimi susturmaya çalışarak gidip cornflex aldım ve koltuğa oturup TV'yi açtım. Kafamı dağıtmam gerekiyordu yani farklı şeyler ile meşgul olmalıydım.

Ama kendime engel olamıyordum sürekli o görüntüler aklıma geliyor ve gözlerim doluyordu şuan burayı terk etmek istiyordum sürekli sıcak basıyordu. Kalbim de ise tanımlayamadığım bir ağrı vardı. Bu ağırlık ihanetin acısıydı.

Ama salak kafam hala kapıma gelip özür dilese diye düşünüyordum ama beni aldattığını öğrendiğimi bilmiyordu bile. Artık o kadar çok şey düşünmüştüm ki başım deli gibi ağrıyordu. Ağrı kesici aldım ve kafamı ıslanan yastığa koydum. Birkaç saat dalmışım uyandığımda annem yemek hazırlıyordu. Yemeğimi yedim ve odama geçtim. Aynada kendime baktım, yarın Colin ile konuşup bu işi bitirecektim. Aynen şunları diyecektim;

Merhaba Colin,

Öncelikle seninle 1 yıl 3 ay 12 gün boyunca geçirdiğimiz zamanlar çok güzeldi. İyi veya bu günlere kadar geldik. ( of bu ne ya sert olsana kızım klişe konuşma. Acaba direk yüzüne tokat mı atsam? Hayır, benim bildiğimi de bilmiyor ki. Yani birden, ne oluyor demesin. Ah o Taylor'a da göstereceğim gününü.)

Pekâlâ, baştan al Mia.

Selam Colin, müsaitsen konuşmamız lazım! Yok, yok bugün konuşmamız lazım son teneffüs arka bahçeye gel ve tek başına gel! ( hah bu oldu sert ol kızım !)

Gelince de aynen bunları diyecektim;

"Adam olmak sadık olmak, dürüst olmak nedir Colin? Ben cevaplıyayım; bir ilişkinin temelidir. Eğer bir tanesi bile olmazsa o ilişki yürümez. Zemini eksik olan bina gibi. Sen benim ilk aşkım, ilk nefesim, ilk kıskandığımsın, sen benim dokunmaya kıyamadığım parçamsın daha doğrusu parçamDIN. Sen benim için mükemmelsin, zekisin, komiksin, eğlencelisin ama ADAM DEĞİLSİN ve bu yüzden de gözümde artık bir hiçsin. Şimdi Mia sen neler saçmalıyorsun böyle diyeceksin.

Aynen şunu diyorum eğer biraz sağdık olsaydın, biraz ada yerine koysaydın kendini beni en yakın sandığım insan ile aldatacak kadar şerefsiz olmazdın. Onu seviyor olman beni her ne kadar kırsa da söylemeyi tercih etmeliydin kalbimi böyle paramparça etmeye hakkın yok! Neyse lafı uzatmayacağım, eğer bu ilişkide sen şerefsizlik yapacaksan ben YOKUM!"

Evet, aynen bunları diyecek ve tokattı basıp arkama bakmadan gidecektim.

Arkadaş kelimesi de yalanmış zaten, herkes her şey sadece senmişsin. Taylor 'ada tokat atmak geliyordu içimden. Belki de onunla da konuşmalıydım. " Sen eğer arkadaşından vazgeçiyorsan, sen gerçekten de dost değilsin..." diyebilmeliydim yüzüne.

Her bir cümleyi aklıma kazırken göz çevreme şişliği alsın diye krem sürdüm. Yarın büyük bir gün olacaktı her şey ile tam olmam lazımdı...

AÇIK DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin