Hiçbir dersi dinlemeden günü bitirmiştim. Jason ile birlikte çıktık. "Nerede yapacağız?" Diye sordum. "Şehir dışına kadar yürüyebilirmisin?" Sorusuna tek tepkim "Ha?" Oldu. "Yürüyebilirsin. Yürü." Dedi. "Bu eğitim değil dostum , eziyet." Diyerek surat astım. "Endişelenme. Pişman olmuycaksın." Dedi. Ve bunu söylemesi nedense gaza gelmeme neden olmuştu. "O pisliği gömeceğim." Dedim kendi kendime. Jason bakarak güldü ve "Rakibin sesi kontrol ediyor. Farketmiş olmalısın." Dedi. Gözümün önüne kulaklarımın patlamak üzere olduğu an geldi. "Evet. Sanırım farkettim." Dedim. "Azazel mührü birden fazla elementi kontrol etmene izin verecek. Yani önce sakin ol. Onu yenmen zor olmayacak." Dedi. "Geçen gün yine beni buldu." Dedim. "Biliyorum. Seni bilerek kurtarmadım." Dedi. "Neden?" Dedim. "Kendine olan güvenini kazanman için." Dedi. "Anladım. Teşekkürler. Oldukça işe yaradı." Dedim. Gülümsedi ve yolumuza devam ettik. Yaklaşık yarım saat aralıksız yürüdük. En sonunda bir araziye vardık. "Suuuu!" Diyerek kendimi sırtüstü çimenlere attım. "Gökyüzü harika görünüyor değilmi?" Dedi. Gözlerimi açtım. Bulutlar şekilden şekile girerek rüzgarın etkisiyle ilerliyorlardı. Rüzgar tenimde harika bir his uyandırıyordu. "Haha! Rüzgar hiç bu kadar güzel hissettirmemişti." Dedim. "Nasıl hissediyosun." Dedi Jason. Elimi havaya kaldırıp gözlerimi kapadım. "Rüzgarı tutabilecekmişim gibi." Dedim. "Hava. Belkide senin gücün bu olabilir." Dedi. "Hava ile ne yapabilirim ki?" Dedim. "Hava insanları uçurabilir. Bir ortamda hava olmazsa o insan ölür. Hava insanın yüzüne sürekli carparsa nefes alamazsın. Ve hava keskin bir kılıçtan daha keskindir." Dedi. Ağzım açık kalmıştım. "Pekkalaa. Iımm.. Ne zaman başlıyoruz?" Diye sordum. "Fazla vaktimiz yok. Hemen. Kalk ayağa." Dedi. Kalktım ve "Ne yapacağız?" Diye merakla sordum. "Bana ne kadar çevik olduğunu göster." Dedi. Bunu söylerken suratında pis bir sırıtış vardı. Hadi hadi hadi hadi!! Sadece bu kadarmı ha? Daha hızlı daha hızlı ! Düşmanın sana benim gibi nazik davranmayacak!" Jason bunu derken üstüme mermi büyüklüğünde su parçacıklarını hızla yolluyordu. Bense onlardan kaçabilmek için koşuyordum. "Bir an önce bana saldırmazsan ölüceksin. Hadi!" Diye bağırırken su mermileri üstüme hızla geliyorlardı. "Aptal! Daha hiçbişey kullanamıyorum!" Dedim. "O zaman gücünü keşfetmek için zamanın kısıtlı ha?" Diyerek dalga geçmeye başladı. "Madem uzaktan saldıramam. Bende yakınına gelirim. Diyerek kendimi gaza getirdim. Tam ileri adım atarken "Yapabilirmisin acaba?" Diyerek sırıttı. Bağırarak Jason a doğru koşmaya başladım. Sadece üç adım attım ve sağ tarafımda büyük bir su kitlesinin hızla bana doğru geldiğini farkettim. Kendimi savunmama fırsatım olmadi ve suların hepsi hızlıca bana çarptı. Kaç metre uzağa fırladığımı hesaplayamadım. Sürüklendim ve ayağa kalkmadan sırtüstü çimenlere bıraktım kendimi. "Lanet mühür bana yardımcı olmuyor." Dedim. Jason yanıma geldi ve "Beni oldukça şaşırttın. Dedi. "Ne konuda?" Diye sordum. "Su mermilerimi ilk defa görmene rağmen onları takip ettin ve hareketlerini ona göre yaptın." Dedi. "Teşekkür ederim." Dedim. "Herzaman dostum." Dedi. "Yarın abimin yanına gideceğim. Bir sorun olurmu ?" Dedim. "Abin.. Hastaydı. Değil mi ?" Dedi. "Yakında iyileşicek." Diyerek doğruldum ve çantamı alıp "Ben gidiyorum." Dedim. "Yarın gidemezsen devam edebiliriz." Dedi. "Elbette. Görüşürüz." Dedim ve evin yolunu tuttum. Otobüse binmek istemiyordum. O sesi kontrol eden pislikle yeniden konuşmak istiyordum. Ama o etrafımdayken hissettiğim şeyden eser yoktu. Hava iyice kararmıştı. Telefonumla uğraşarak ilerliyordum. Önümden iki adam sallanarak geliyorlardı. Sarhoş oldukları her hallerinden belliydi. Yanlarından geçip gidicektim. Birisi önümde durup "Para.. para ver." Dedi. "Kaybol." Dedim sadece. Gülmeye başladılar ve "Kapa çeneni!" Diyerek doğrudan yüzüme bir yumruk savurdu. Jason ile yaptığım çeviklik alıştırmalarından olsa gerek yumruğunu yüzüme gelmeden yakaladım. Kendimi çok güçlü hissediyordum. "Ne.. Bu da ne!?" Diye dehşetle bana bakıyordu. Sol tarafımdaki mağazanın camından kendime baktım. Mühür adeta bir kalp gibi atıyordu ve kıpkırmızı olmuştu. Ama acımıyordu. Sanki bana yardım ediyordu. Yumruğu elimde olan adamın bileğinden tutup ters çevirdim. Bağırarak "Bırak beni lanet olası!" Dedi. "Son bir kez söyleyeceğim. Kaybol." Dedim. Arkadaşı çoktan koşmaya başlamıştı. Kolundan ittirdim ve doğrularak koşmaya başladı. Az önce yaptıklarıma gerçekten inanamıyordum. Mühür bana yardımcı olmuştu. Harika bir duyguydu. Heyecandan eve koşarak gittim. Eve ulaşmıştım. Kapıyı anahtarımla açıp içeri girdim. Ailem eve gelmişti. Anneme sarılıp sonunda gelebildiklerini söyledim. Ablamın yanına gidip "Eee. Nasıldı." Diye sordum. "Sanırım onlar için fazla gencim." Dedi. Gülerek "Öyle olmalı." Dedim ve uzun zamandır yiyemediğim ev yemeklerine kafamı gömdüm. "Yarın abimin yanına gidebilirim." Dedim. "Tabiki. Sorun olmaz." Dedi annem. Yemeğimi bitirip bilgisayarımı açtım. Bilgisayar oyunlarına resmen aşıktım. Yaklaşık 3 saat kadar oynadım. Annem "Biz yatıyoruz. Geç kalma." Dedi. "Tamaam." Diyerek oyunuma devam ettim. Birden aklıma internette mühürlerle ilgili bir şeyler olabileceği geldi. On dakika sonra oyun bitti ve ekranda 'Zafer' yazısı belirdi. Oyundan çıkıp araştırmaya başladım. Arama motoruna mühür efsanesi tarzında birşeyler yazdım. Saçma sonuçlar çıktı. 3. sayfaya kadar baktım ve 'Mühürlüler' başlığı altında bir yazı buldum. Bir efsaneyi anlatıyordu. Oldukça uzun bir yazıydı. Sayfanın en aşağısına indim. Mühürler ve açıklamaları bölümüne baktım. Ve Azazel yazısını gördüm. Açıklamasını okumaya korkuyordum. Nedenini ise bilmiyordum. Cesaretimi toplayıp okumaya başladım. 'Beş mühür arasında en güçsüz olan mühürdür. Kullanıcısına fazladan kontrol yeteneği sağlar.' Yazıyordu. Aklıma Jason'un bana söylediği sözler geldi. "Mührün birden fazla elementi kontrol edebilmene olanak sağlayacak." Demişti. En zayıf mühür. Bana verdiği güç harikaydı. En zayıf mühür olması fazlasıyla şaşırtıcıydı. Bir sonraki mühüre baktım. 'Vepar' yazıyordu. 'Suların efendisi. Denizlerin kraliçesi' Yazıyordu. Sanırım bunu kullanan bir kızdı. Başka açıklaması yoktu. Bir sonraki ise 'Agares' idi. Açıklamasında ise 'Yumrukları deprem şiddetindedir. Yıkıcı güç.' Yazıyordu. Olduğum yerde yutkundum. Fazla oyalanmadan bir sonrakine geçtim. 'Amon'. 'Hızını takip edebilecek gözlere sahip ol. Ancak bu şekilde yenilebilir.' Artık neden en zayıf mühre sahip olduğumu biliyordum. Fazladan güç işime yaramazdı. En azından bu mühürler karşısında hiçbirşey yapamazdım. Bir tane kalmıştı. Sayfanın aşağısına indim ve 'Baphomet' yazısını gördüm. Açıklama kısmındaysa herhangi birşey yazmıyordu. Ama neden ? Yorum yazmak için herhangi bir kısım yoktu. Saat fazlasıyla geç olmuştu. Bilgisayarımı kapatıp yattım

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
Science FictionSabah kalktığınızda boynunuzda garip bir yara izi görseydiniz ve bunun parapsikolojik bir güç olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız ? Beş büyük mühür ve Matt'in ölümle yaşam arasinda verdiği büyük mücadele. Ya güçlenirsin , ya da ölürsün.