Hırs

79 4 2
                                        

Ev ödevlerimi yapacak halde olmadığım için hemen uyudum ve okula gittim. Uykulu bir şekilde dersi dinlemeye çalışıyordum. Jason'ın da benden pek bi farkı yoktu. Öğretmenin bize bakarak bağırmasıyla irkildik ve dersi dinlemeye çalıştık. Zil çaldı. Jack , Ryne ve jason ile birlikte okul kantinine inip uykumuzu açması için birer kahve aldık. Ryne uykulu bir şekilde "kız arkadaş istiyorum." Dedi. "Biraz aklın olsaydı o kızı bırakmazdın." Dedi Jack. "Etrafına bir bak. Buraya bakan onlarca kız var." Dedim. "Onların bana baktığından ne kadar eminsin." Diyerek bayık gözlerle Jason'a baktı. Jason ise telefonuyla uğraşıyordu. Zil çaldı. Koridorda merdivenlere doğru ilerlerken birden bire yanımda birini hissettim. Ani bir hareketle kafamı çevirdim. Ama sadece bir kızdı. Yanımdan geçip gitti. Arkasından bakakaldım. Onu hissedememişmiydim? Kafasını çevirip göz ucuyla bana baktı. Nedense nefes nefese kalmıştım. Jason kolumdan tuttu ve "gitmemiz gerek. Bir sorun mu var?" Dedi. "H-hiçbişey. İyiyim." Dedim. "Acele edelim o zaman." Dedi. Sınıfa çıktığımızda öğretmen çoktan sınıfa girmişti. Kaç dakika donakalmıştım?     Öğle arasında sınıftan çıkasım yoktu. Aklım sadece nerden geldiğini anlayamadığım ve birden yanımda beliren kızdaydı. Yanımda belirdiği an hissettiğim duygu tanıdıktı. Fazla tanıdık. Sanki biri hatırlama duyguma sınırlayıcı koymuştu. Jason'a bundan bahsetmeye karar verdim. Kantine Jason'u bulmak amacıyla indim ancak orada değildi. Tost ve kahve alıp oturdum. Tam kahvemi yudumlayacakken kim olduğunu anlayamadığım birisi kollarımdan tutup "Maaaat!" Diyerek beni sarstı ve hala sıcak olan kahve üstüme döküldü. Bağırmamak için dudaklarımı ısırdim ve kendimi sıkarak bağırmamaya çalıştım. Sinirle arkamı döndüm ve karşımda Kate'i gördüm. "Senin sorunun ne?" Diyerek çıkıştım. Birden gözü doldu. Kate uzun boylu ve gözlük kullanan biriydi. Fazlasıyla hassas ve alıngan bir insandı. Ona bu şekilde çıkışmak ağlatmaya yeterdi. "İnsanlara bu şekilde yaklaşmamalısın." Dedim ve ceza olarak yanağını sıkmaya başladım. Bağırarak garip bir sesle "Özür dilerim." Dedi. Kahve döküldüğü için üstüm berbat görünüyordu. "Eve gidip üstümü değiştirmem gerek. Söylemek istediğin bişey mi vardı?" Dedim. "Yalnızdın vee düşünceli görünüyordun bende yanına gelmek istedim. Tekrar özür dilerim." Diyerek acındırıcı bir bakış attı. Gülerek "Tamam sorun değil." Dedim. Eşyalarımı toplayarak okuldan çıkmaya hazırlandım. Üstümün ıslaklığının belli olmaması için montumu boğazıma kadar çektim ve yola koyuldum. Jason'a bir mesaj bırakmıştım. Otobüse binerek şehir merkezine gitmem gerekti. Evime oldukça yakındı. Otobüs geldi ve en arkaya geçip oturdum. Yarı yolda tekerleğin patladığına dair şiddetli bir ses geldi ve yolcular inerek yürümek zorunda kaldı. Islanan yer buz gibi olmuştu ve acele etmeliydim. Arasokağı kullanarak yolu kısaltmak istedim. Koşar adımlarla giderken kan donduran bir ses "Nereye gidiyorsun. Korkak." Dedi. Bu ses. Tren yolunun orada kulaklarımı çınlatan sesti. Korkak. Tamamiyle haklıydı. Buz kesilmiştim.     Sakin olmalıydım. Jason'un söylediklerini hatırlamalıydım. Mühür , güç , kötüler. Kafamı toparlayıp " Kendini göster." Dedim. Sanırım kekelemiştim. "Arkandayım , aptal." Dedi. Titremeye başladım. "Emirlere göre ölmek için fazla zayıfsın. Zayıf kalarak hayatta kalabileceğini düşünme sakın , korkak". Dedi. Korkak adıyla çağırılmak damarlarıma güç salıyordu. Titreyişim durdu. "Yüzünü göstermeyen birine göre sağlam bir dilin var. Sana sözüm olsun. Kafanı mezarının üstüne dikeceğim." Dedim. Titremeye başlamıştım. Ama herzamankinden farklıydı. Korku değildi. Öldürme isteği ya da nefret olabilirdi. "Bekleyeceğim , korkak." Dedi. Taşmıştım. Arkamda olduğunu biliyordum. Bağırarak arkama dirsek darbesi savurdum. Boşa gitmişti. Kafasını eğip karnıma vurdu ve birkaç metre uzağa uçtum. Kendi kendime "Lanet olsun!" Dedim ve kalktım. Kafamı kaldırdığımda yoktu. Yerdeki suyun yansımasından kendime baktım ve boynumdaki mühürün kırmızı renkte parladığını gördüm. Güçlenmek istiyordum. Ailemin dönmüş olması gerekiyordu. Anahtarı çıkarmadan zile bastım. Açan yoktu. Bende anahtarımı kullanarak içeri girdim. Masamda küçük bir not vardı ve "Ablanın iş görüşmesi için birkaç günlüğüne şehir dışına çıktık." Yazıyordu. Telefonumu kontrol ettim ve arayan biri yoktu. Kendi kendime "en azından arayabilirdiniz." Dedim. Yemek yoktu. Uzandım ve olayları gözden geçirdim. Jason'a ihtiyacım vardı. Bana herşeyi öğretmesi lazımdı. Aradım ve "Yarın müsait olurmusun." Dedim. "Senin için herzaman vaktim var dostum." Dedi. Teşekkür ederek kapattım ve uyumaya karar verdim. Herşeyi oldukça anlamıştım. Şu kız dışında. Belki fazla endişeleniyordum. Ama farklı olduğuna kesinlikle emindim. Uykum kaçmıştı. Hala yemek yememiştim. Giyinip dışarı çıkacaktım. Kapıyı açtım ve karşımda Jason vardı. "Jason? Okulda olman gerekmiyormuydu?" Dedim ve yere yığıldı. Sırtı kan içindeydi. "Jason!" Diye bağırdım ve kaldırmak için eğilecektim ki arkamdan biri bogazıma sarıldı. Yüzünü görmek için zorda olsa kafamı çevirdim. Gözlerim sonuna kadar açık bir şekilde bakakaldım. O kızdı. Güçlükle nefes alarak "Sen.. Ne zaman?" Cümlemi tamamlamama gerek yoktu. "Acıyı tat, çocuk." Dedi ve sırtımda bir sıcaklık hissettim. Aynı zamanda karnımda. Midemi bir katanayla delip geçmişti. Gözlerim kaymıştı. Katanayı hızlıca çekip çıkardı ve gözlerimi yatağımda açtım. Sadece bir rüyaydı. Nefes nefese kalmıştım. Böyle bir kızın bilinçaltıma bu derece girebileceğini tahmin etmemiştim. Hava kararmıştı. Açlıktan kendimi sindirmeye başladığımı hissettim. Dolaptan yumurta çıkardım ve karnımı az da olsa doyurdum. Yemek yapmayı çok severdim. Ama şu an canım istemiyordu. Kendi kendime "Abimin yanına gitmeliyim." Dedim. Aslında bir abim yoktu. Şehir dışında ailesiyle oturan bir kuzenim vardı. Benden yaşça büyük olduğu için ona abi derdim. Abi. Sanırım öz abim olsaydı bu kadar sevemezdim.     Saat sabahın 3 ü olmuştu ve ben hala ayaktaydım. Ses olması için televizyon açıktı ve bende manga dergimi okuyordum. Okula gitmek için uyanmama 4 saat kalmıştı. Ve ben hala uyumayı reddediyordum. Kalkıp yüzümü yıkadım ve aynadan mührüme baktım. Kendi kendime "Nasıl bişeysin sen?" Diye söylendim ve yatağıma uzandım. Gözümü kapattım. Açtığımda güneş doğuyordu. Uykumu alamamıştım. Ailemin bugün dönmesi gerekiyordu. Okul çıkışında Jason ile çalışacağım için masanın üzerine "Geç kalacağım. Merak etmeyin." Diye not bıraktım. Kapıyı kilitleyerek çıktım ve okulun yolunu tuttum. Okuldan nefret ediyordum.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin