Jason gerek sarı saçlarıyla gerek gözleryle her kızın ilgisini çekebilecek türden bir çocuktu. Bende ondan farksız sayılmazdım. Uzun sarı saçlarım ve mavi gözlerim vardı. Aramızdaki tek fark kalıplarımızdı. Kalıplı olansa bendim. Jason'u gerek fiziksel gerek düşünce olarak kendime çok benzetirdim. Okulda sürekli onunla gezer düşüncelerimi onunla paylaşırdım. Parapsikolojiye ve uzaya ilgisi büyüktü. Aynı zamanda biraz gizemliydi. Okulda pek çok arkadaşım vardı. Ama herşeyimi paylaşabileceğim sadece dört kişi vardı. Ashley , Jason , Jack ve Ryne. Genellikle birlikte takılırdık. Jack boyu benimle aynı kısa saçlı ve tarz sahibi bir insandı. Ryne ise uzun boylu saçları dik fiziği insanların dikkatini çekecek kadar güzel bir insandı. Sınıfın cam kenarının en arka dört sırasına biz otururduk. Jason'la ders dinlediğimiz pek söylenemezdi. Jack ve Ryne ise derslerine önem veren tiplerdendi. Fakat Jason herzamankinden farklı davranmaya başlamıştı. Bu sabah bana herşey yolundamı derken gerçekten endişeli görünüyordu. Matematik dersinde öğretmenin bizi duyamayacağı bir sesle "Bu sabah endişeli görünüyordun. Bir sorun mu var?" Dedim. Cevabı ise fazla sadeydi. "Hayır , sadece bi an sana bişey oldu sandım." "Pekâla , okuldan sonra napıyorsun ?" Dedim. Bu soruyu sormam tamamen saçmalıktı. Jason şehire yakın bir kasabada oturuyordu. Müsait olması imkansızdı. "Özel derse gitmem gerek. Cumartesi bulusabiliriz istersen." Cevabını aldım. Okul çıkışı. Eve gitmeye hiç niyetim yoktu. Aklım tamemen yara izinin çıkıp kaybolduğu yerdeydi. Yaraya dokunduğum zaman kendimi bulduğum alt geçide gitmeye karar verdim. Gittiğimde anormal hiçbişey yoktu. Trafik herzamanki halindeydi ve yattığımı gördüğüm yerde en ufak bi iz yoktu. Çimenliklere uzandim ve bulutları seyretmeye başladım. Telefonumu kimsenin aramaması için kapatmıştım. Bir anda arkamda garip bir hırıltı duydum. Arkama baktığımda yıkılmış evlerin arasında birinin oturduğunu gördüm. Üstünde siyah bir kısakollu ve altında bedenine tam oturan siyah bir esofman vardı. Yüzü karanlıkta kalıyordu. Birde gözümün önüne kendimi yerde bulduğum an geldi. Bu yanıbaşımda duran adam ya da kadına çok benziyordu. Ayağa kalkıp "Kim var orada ?" Diye seslendim. Hafif bir şekilde kıkırdadı ve "Hala çok zayıf. Öldürmeye bile değmezsin." Dedi. Buz kesilmiştim. Sanki birisi bütün bedenimi sarmıştı. Hareket edemiyordum. Sesi tanımaya çalıştım. Ama olmuyordu. Sesini duyuyordum. Ama nasıl bir şeye benzediğini kestiremiyordum. Gülmeye başladı ve "Güçlen." Dedi. Kulak zarımı patlatacak kadar güçlü bir ses ile doğruldum. Kulaklarımı ve gözlerimi kapadım. Ses kesildi. Gözlerimi açtığımda ise gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mühür
Ciencia FicciónSabah kalktığınızda boynunuzda garip bir yara izi görseydiniz ve bunun parapsikolojik bir güç olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız ? Beş büyük mühür ve Matt'in ölümle yaşam arasinda verdiği büyük mücadele. Ya güçlenirsin , ya da ölürsün.