20. Bölüm: "İkinci Defa Ölmek İstemeyen Adam"

23.7K 2K 6.5K
                                    

"Belli bir kişiye duyulan yoğun sevgi ve şefkatin yanında hemen her zaman bilinçdışı düzeyde saklanan bir düşmanlık vardır." -Sigmund Freud

-----

KIŞ, 20 Aralık 2016

Otel skandallarımın üzerinden bir yıl geçmişti. Bu yüzden eve korkak adımlarla girmeyi unutmuştum.

Jungkook'la fotoğraflarımızın medyaya düşmesi sayesinde eski günleri hatırlamak zorunda kaldım.

Titreyen dizlerimle daireye giriş yaptığımda beni oturma odasında bekleyen ailemle yüzleştim. Benim hakkımda konuştuklarını hissederdim. Gözlerinde, "Sen gelmeden önce dedikodunu yaptık," bakışları olurdu. Uzun süre aynı evde yaşayan insanlar birbirlerini bu kadar iyi tanırdı işte.

Babam, "Otur," dedi sakince. "Konuşalım."

Beni Jungkook'la öpüşürken görmüştü. Medyaya düşen fotoğraflar, sıradan değillerdi. Babam, ilişkilerim konusunda daima rahat olmuştu ancak bugün farklı görünüyordu. Yaklaşan bir depremin gerginliğini yaşıyordu.

Depreme nasıl katlanabilirdim, sarsıntıya karşı nasıl dik durabilirdim, hiçbir fikrim yoktu. Ailemle tartışmak istemiyordum... Ancak Jungkook'un hayatımdan çıkmasına da tahammül edemezdim. "Sizi şaşırtmak istemezdim..." dediğimde avuçlarım ısındı ve ıslandı. Terleyen avuçlarımı pantolonuma sürterken, "Umarım bana kızmadan önce beni biraz olsun dinlersiniz," dedim.

"Evet," dedi babam. "Seni dinlemek için buradayız. Umarım bize yalan söylemenin düzgün bir sebebi vardır."

Konuşmak için ağzımı açtığımda babamın ayağa kalkması dikkatimi dağıttı. Konuşamadım. Öylece babamın ne yaptığına bakakaldım. Çantasından kalın bir zarf çıkartmıştı. O zarfı da önüme koydu.

"Fakat," dedi, biraz önceki sözlerine ek olarak. "Öncelikle bunu al."

Titreyen ellerimle zarfı kavradım. Dokunduğum anda içinde ne olduğunu tahmin ettim. Gerginlikten ve üzüntüden ötürü midem yanmaya başladı. Niyetim her zaman iyilik yapmak olmuştu ancak şu dakikadan itibaren bana inanmaları çok zordu. Zarfı kontrol ettiğimde bugüne kadar babama verdiğim paraları gördüm. Babam hiçbirini harcamamıştı. Babam başından beri borcu tek başına ödüyordu. Gerçeğin ortaya çıkacağı o güne kadar benim verdiğim paraları saklamıştı.

Neden? Bana iyi bir ders vermek istediği için miydi? Benimle dalga geçtiğini düşünsem de hemen başımı iki yana sallayarak bu aptalca düşüncemden vazgeçtim. Babam son derece ciddi görünüyordu. Biraz da kırgın...

"Baba," dedim, yanlış bir şey yapmadığıma emin olduğum halde utanmış hissediyordum. "Bu parayı çalışarak kazanmıştım. Yanlış bir şey de yapmadım." Babam sessiz kalınca iyice telaşlandım. Midem bulanmaya başladı. Neredeyse bu sessizlik beni ağlatacaktı. "Eğer bir sene önceki otel skandallarımı düşünüyorsan... Artık değiştiğimi bilmelisin. Jungkook'la gerçekten düzgün bir iş yapıyorduk. Kesinlikle utanacağım türden bir iş değildi."

Can havliyle söylediğim sözler babamın üzerinde bir etki yaratmamıştı. Kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. "Her şeye sırf pastaneyi kurtarabilmek için başladım. Senin yeniden battığını, üzüldüğünü görmek istemedim." Burnumu çektim ve yaşlı gözlerimi aşağıya indirdim, "Çabucak borçlarını kapatmak, senin sırtındaki yükü hafifletmek istedim. Gerçekten başlarda her şey senin mutluluğun içindi. Sana karşı hep sorumlu hissettim."

"Bana karşı neden sorumlu hissettin? Bu benim borcumdu." Babamın sesi sert ve otoriter çıkıyordu. Uzun zamandır benimle bu şekilde konuşmamıştı. Kelimeleri yumuşatarak, dikkatle seçerek, biraz da espri katarak konuşurdu. Şimdi onu üzmüştüm. Kulaklarımı domine eden o ses, başımı ağrıtıyor ve ağrıdan kıvranmama sebep oluyordu.

Dört Mevsim | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin